"Bir gün gelirde unuturmuş insan en sevdiği hatırları bile..."
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN (Beni Unutma Şiiri)
Buraya başlama tarihinizi yazar mısınız?
İyi okumalarr 🫶🏻
Saat tam altıda çalan alarm ile uyanmıştım. Oyalanmadan yataktan kalkıp kısa bir duşa girdim. Duştan sonra hazırlanıp karargaha geçecektim. Hızlı bir kahvaltı hazırladım ve şu an alt katımda camış gibi horlayarak uyuyan canım devrem Tugay'ı aradım. Tabii ki ilk aradığımda kendi horlamasından duymadığı için beşinci kez arayışımda telefonu anca açabilmişti.
"Oğlum kış uykusuna mı yattın ne bu uyku?" dedim gülerek. Hâlâ ayıkamamıştı ve uykulu sesiyle cevap verdi "Gece geç bitti oğlum ben senin gibi ev kuşu muyum?" dedi o mükemmel piç gülüşünü atarak. Durur muyum anında cevabını verdim "Senin gibi olmaktansa ev kuşu olmayı tercih ederim devrem. Hadi koca kıçını kaldır da gel kahvaltı hazırladım. " dedim.
Bir anda bağırarak "Adamsın lan sen. Hemen geliyom." dedi.
Telefonun hoparlörünü siktin Tugay.
Anında kapı çaldı. Tugay dağılmış kumral saçları uykusuzluktan mı desem yoksa çok uyumaktan mı desem bilemedim ama şişmiş yeşil gözleri ile ha birde otuz iki diş sırıtışıyla karşımda "Sürpriz devrem ben geldim." dedi. Gülerek "Mal ben çağırdım ya seni." dedim. Asla yabancılık çekmeden direkt kurulu masaya geçti. Bende yanına oturduğumda kahvaltıya başlamıştık. Gerçi burası biraz şüpheli de Tugay günlerdir aç kalan timsah gibi ekmeği koparmakla uğraşıyordu.
Ağzı doluyken konuşmaya çalıştı. "Akşam müsait misin?" dedi. "Yok devrem görev çıkabilir gidebilirim." dedim. Ellerini iki yana açarak "Ne zaman kaldın ki zaten." dedi.
Menemene bandığım ekmeği ağzıma atarken "Ben mutluyum böyle." Dedim. Tugay çayından bir yudum alarak bana döndü "İzlerinden belli mutlu olduğun." Dediğinde sadece yutkundum. Hiç bir şey söylemedim.
"Sus tugay,menemenim soğuyor." Dedim. Çayından son yudumunu alıp elinde getirdiği yastığıda kolunun altına aldığı gibi salona kaçtı.
Ne sofra kurmaktan ne de sofra toplamaktan zerre hoşlanmıyordu."Şerefsiz." Dedim arkasından. Gülmekle yetinmişti. "Sen git çalış para getir köle, ben akşama kadar yatarım." Dedi.
"Oldu, paşamız sikini çakıp otursun." Dedim. Masanın üzerini öylece bırakıp yatak odasına gittim. Üstümü giyinirken bağırdım "Burada yatacaksan akşama yemek yapmak şartıyla kalabilirsin."
Tugay'da içerden bana bağırdı "Lan mal ben üşendiğimden eve inmiyorum, sen bana yemek diyorsun. İki döner söylerim olur biter." Dedi.
Beylik tabancasını belime yerleştirirken bende ona bağırdım "Zıkkım ye Tugay. Ben siktir olup gidiyorum." Dedim.
"Tamam aşkım , kolay gelsin." Diye bağırdı. Evden çıkıp karargaha doğru yürümeye başladım. Yaklaşık on dakika sonra karargaha varmıştım. İlk olarak Ufuk albayın yanına çıktım. Kapıya tıklayıp bekledim.İçeriden gür bir sesle "Gir!" Dediğinde kapıyı açıp içeri girdim ve selam durdum.
"Yüzbaşı Alihan Korkut." Dedim.
"Gel yüzbaşım." Dediğinde kapıyı kapatıp Ufuk albayın tam karşısına geçtim.
"Pençe timi bugün karargahtan ayrılmıyor. Sahada ki elemanımız dan haber bekliyoruz. Haber geldiği an hazırlanıp çıkacaksınız." Dedi.
"Emredersiniz komutanım." Dedim.