0.2

136 25 83
                                    

"O zaman biraz ses yapalım!"

Arkamdan bağıran kişiyle kafamı çevirip çattığım kaşlarımla merdivenden inen çocuğu izledim.

Sırtına bağladığı kocaman hoparlör ve telefonunu elinde tutmuş gülerek bize geliyordu. Telefondan açtığı notaları yüksek olan şarkıyla bütün binayı bırak dışardakilerin bile duyabileceği tarzdan yüksek ses çıkmıştı. Elimdeki sopayı atıp kulaklarımı kapattım.

Kulak zarımı falan patlatmaya çalışıyor olmalıydı ki gitgide yaklaşıyordu. Açtığı şarkıya eşlik ettiğinde onun kesinlikle bir deli olduğu kanaatine varmıştım.

Kafamı cama çevirip baktığımda adeta şoka giriyordum. Kuşlar tek tek aşağı düşüyordu, kaçmak için çırpınıyordu. Gözümün önüne uzatılan kulaklıkla kafamı deliye çevirmiştim.

Müzik yüzünden bağırarak konuşmuştu.

"Sağır olmak istiyorsan adama vereceğim!"

Dediği şeyle kulaklığı alıp kafama geçirdim. Gerçekten az da olsa sesi kesiyor, yani en azından sağır olmamı engelleyecek kadar.

Adam camı tam anlamıyla kapatıp kilitledikten sonra müziği kapatmıştı. Kulaklığı boynuma indirip duvarın dibine çöktüm. Adam, hâlâ deli olduğunu düşündüğüm çocuğun elini tutup teşekkür ederken ben hala dünyanın geldiği halı sorguluyordum.

Oynadığım zombi oyunları gibi zombi istilası çıksa kesinlikle ayak uydurabilirdim ama cidden..

Kuşlar mı?

Mutasyona uğramış küçük uçan şeyler mi bizim hayatımızı tehdit ediyordu gerçekten?

Adam koşarak evine geçip kapıyı kapattığında az önce resmen hayatımızı kurtaran çocuk önümde eğilmişti.

"Burda mı oturacaksın yoksa benimle gelecek misin?" Gözlerimi gözlerine diktim.

Manyak gülüyordu?!

"Neden senle geleyim, kafayı mı yedin?"

Kafasını sola eğip yüzümü incelemişti. Sonra ayağa kalkıp yukardan bana bakmaya başlamıştı.

"Bensiz yaşaman çok mümkün değil gibi geldi. Ayrıca yakışıklısın, vakit bulursak sevişiriz."

Dedikleriyle gözlerimi kocaman açmaktan alıkoyamamıştım. O bir deliydi ve ben kesinlikle onunla gitmeyecektim.

"Delisin sen. Hayatta seninle gelmem." Ayağa kalkıp eşofmanımı çırptım ve merdivenlere yürümeye başladım. Peşimden geldiğini gülmesinden ve ayak seslerinden anlıyordum.

"Adım Han Jisung, seninki ne?" Yanıma geçip konuştuğunda cevap vermeyip merdivenlerden inmeye devam ettim. İnatla peşimden geliyordu ve benim sinir katsayım yavaşça tavan yapmak üzereydi.

"Dışardan çok gay gibi duruyorsun oysa, yoksa değil misin?" Önüme geçip ters yürümeye başladığında ayağının takılıp merdivenlerden düşmesini bekledim ama şerefsiz gayet düzgün iniyordu.

Gülüp adımı sormaya devam ettiğimde daha fazla dayanamadım, onu duvara ittim ve elimi duvara vurdum.

"Peşimi bırak! Seninle. Gelmeyeceğim." Bastırarak ve çenemi sıkarak söylediğim şeyle ilk başta afallasa dahi hemen sırıtmıştı.

"Sinirliyken ne kadar seksi durduğunu biliyor musun? Libidom tavan şu an."

Gözlerimi kırpıştırıp geri çekildim ve hızlıca -koşarak- merdivenleri inmeye başladım. Güldüğünü yankı yapan bina yüzünden duyuyordum ve bu lanet olası hormonlarım için hiç iyi değildi.

make some noise •minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin