Belimin kenarından vurulmamla sendeleyip yere kapaklandım. Telsiz elimden fırlarken hızla arkama bakıp uzakta olduklarini görünce sürünerek hızla ilerdeki kayaya vardım. Karnımda duran yenice kan olmuş belgeyi kayanın arasına sıkıştırıp ellerimi havaya kaldırdım.
Rojda: Eteş etmeyin.
Nefes nefese arkamdan gelenlere bakındım.
İnsanlıktan çıkmışlardı. Kızların bile sakalı biyiği vardı.
Adamın biri yanıma yaklaşıp yüzüme güzel bi tokat atınca yerdeki taşlarla bakıştık ve yanağımda hissettiğim sızlamayla dişlerimi sıktım.
X: Kimsin?
Rojda: Ben Rojda. Gazeteciyim. Ha burdaki halka yapılan zulmü çekiyem. Onları yayınlayıp sizi dünyaya ifşa edecem. Görecek herkes sizin gibi soysuz Türkleri.
Adam sırıtıp bana yaklaştı.
X: Ha ne güzel konişisen
Kaşlarımı çattım. Yavşak.
Rojda: Dünya görecek ne kadar iğrenç yaratıklar olduğunuzu.
X: Kızı getirin bağlayın. Etrafıda bir koloçan edin.
Bir kadın bir erkek kolumu tuttuklarında zorlamaya başladım.
Bir kaç adım atınca zorlamayı bırakıp onlarla ilerledim.
Mağaraya kadar geldiğimizde mağaranın önündeki direğe bağladılar beni.
Etrafta elleri silahla dolanmaya başladılar.
Bana bakıp sırıtıyorlardı.
O adam daha gelmemişti yanıma mağaranın içini de göremiyordum.
Yaklaşık 1 saat geçmişti. Sıcak yüzüme yüzüme vuruyordu. Kafamı eğip günesten olabildiğince kurtulmaya çalıştım ama fayda etmiyordu.
Daha sonrasında omzumdan elime kadar iri bir el dolaştı. Kafamı kaldırıp iğrenç sari dişleriyle kahpece sırıtan adama baktım.
X: Yav sen bek gözelsin ha
Dişlerimi sıkarak suratına baktım.
Rojda: Törk deilsin deil?
Adamın sırıtışı büyüdü.
X: Zekisin de ha
Gözlerine delici bir şekilde bakmaya başladım.
Arkadaki adamlara işaret verdiğinde ellerimin bağı direkten çözüldü.
Ellerimi yine ters olarak bağladı. Ayaklarımın bağını çözmediler bile.
Amacı neydi tam olarak anlamamıştım. Kayıtlı infaz yapma ihtimali yüksekti. İçeri götürüp kamera önünde beni Türklere karşı konuşturur ve kafama sıkabilirdi.
Diğer ihtimalleri düşünmeme sıra gelmeden beni sertçe itti ve bu sıcağa rağmen çamur olmuş alana düştüm.
Karnımdaki yara sızladığında yüzümü çamura değdirmeden kafamı yere koyup iki büklüm oldum.
Adam üstüme çıkıp saçlarıma dokunmaya başladı.
X: Mis gibi kokuysan hele burdakiler leş gibidir yaw
Derin bir nefes alıp ellerini üstümdeki yeleğin düğmelerine getirince onu devirmek için bir hamle yaptiğımda bana profesyonelce karşı koydu.
Yüzüme bir tokat atınca kafam yana savruldu aynı zamanda ağzıma gelen kan tadıyla dudağımın da patladığına emin oldum.
Adam düğmeleri açarken ben de çırpınıyordum.
Yeleğin düğmeleri açılınca üzerimdeki tişört göründü.
X: Gözel de geyyosun hele buradakiler var ya leş leş
Harbi leş olacaksınız orospu evlatları.
X: Köydekiler de bek gözel ha ama senin gadar deiller
Saçlarımdan bir tutam alıp koklamaya çalıştığında kafamı kaldırıp yüzünün ortasına geçirdim. Hafif geri çekilip burnunu tuttuğunda sağa devirmeye çaliştım ama hayvan gibiydi.
Elini yüzünden çekerek saçımı eline doladı ve hızla kafamı yere vurmaya başladı. Ellerim altımda eziliyordu. Başım ağrımaya başlamıştı.
Bir kaç kez kafamı yere vurup sinirini attiğında durdu ve saçlarımı sevdi.
X: Canını yahtirmadan dur gasteci.
Elini tişortün üstünden göğüslerime attı.
Ne kadar debelebirsem debeleneyim ona engel olamıyordum.
Her hareketimi tahmin ediyordu sanki.
Elini tişortün boğaz kısmına gelip yırtınca o piç sırıtışını yapmaya başladı.
Elleri vücudumda gezinmeye başladığında debelenmeye devam ettim.
Elleri bu sefer pantolonu bulup aşağı sıyırmıştı.
Elini yaralandığım yere belimin yanına getirip bastırınca acıyla tısladım.
Üzerimde yükselip kendi pantolonunu çıkarıyordu ki duyduğum bir sniper sesiyle üzerimdeki adamın üstüme yığılması bir oldu.
...