merhaba multimediadaki zeynep karakteri.
iyi okumalar diliyorum."zeynep kaç kere diyeceğim kalk artık."
her sabahki gibi annemin bağrışlarıyla uyanıyorum.
"bi sabahta öperek uyandır annem be."
"yatmaya devam edersen güzel öperim ben seni."
komidinin üstündeki saate baktım. yuh daha 8.35 insaf anne haftasonuda bu yapılmaz ki!
"anne senin haftasonu merhametin yokmu bana bu eziyeti niye yapıyorsun ya"
"yok size haftasonu bak ben hergün çalışıyorum bu evde onu düşünen var mı? çabuk 10 dk sonra mutfaktasın."cevap vermemi beklemeden çıktı.
yatağa yapışan tarafımı sökmeye çalışarak kalktım yataktan.banyoya gidip aynaya bakmamaya çalışarak ki şuan tipimi görmek istemiyorum yüzümü yıkadım. mutfağa giderken melisin odasının boş olduğunu gördüm.anlaşılan oda mutfaktaydı.mutfağa gittigimde annem ve melis kahvaltı yapıyordu. herzamanki yerime geçip oturdum.
"babam kalkmadı mı ?"
"bütün gece yazılı kağıtlarıyla uğraştı.bende kaldırmadım haftasonu bari dinlensin adam."
bu arada babam edebiyat öğretmeni.aynı zamanda edebiyat aşığı bi adam.bende onun yoğun istekleri üzerine edebiyat bölümü okuyorum.gerçi küçüklükten beri bizide öyle yetiştirdiği için o demeseydi de bu bölümü seçerdim.
"iyi yapmışsın."keşke banada biraz merhamet etseydin derdim ama sabah sabah tartışmayalım.
"bugün efe gitar dersi verecek bende ziyarete gideyim diyorum."
"haftaiçi zaten berabersiniz bide haftasonu git ziyaretine ."diye atıldı melis.aslında uysal bir kızdır.efe hariç herkese diyelim.ilişkimiz başladığından beri memnun değil bu durumdan.beni üzeceğini şuanki mutluluğumunda yalan olduğunu düşünüyor.tamam ufak tefek hataları oldu ama o kadar kötü olsaydı kendini bana sevdiremezdi.zamanla alışmasını bekliyorum.melis bi huylanırsa birinden daha ne desek hayır gelmez ama benimkide bi umut işte
"ne zamandan beridir ben sana hesap veriyorum."
"yok ne demek sen herşeyin hesabını efe beye verirsin."lafa bak ne diyeceğimi de bilemedim.doğrusu bi tuvalete gittiğimi haber vermiyorum efe'ye.
"ne biçim konuşuyorsun ya sen."
"aman abla hiç bişey demedim say."
dedi kalktı masadan.bide triplere girdi bak.hemen arkasından bağırdım.
"ablan olduğumun farkındasın yani."kapıyı çarparak cevap verdi.kırsaydın.
annem gülümsedi.
"huysuzluğu üstünde bugün."
"olsun annem.kendine zararı dokunmasında.sen ne diyosun gidebilirmiyim?çok gecikmem."
"hiç gecikme.iki saat süre sana."
"annelerin en sultanı hazırlanıyorum o zaman ben." deyip annemi o güzel yanaklarından öpüp, odama geçtim.arada bi huysuzluğu olur ama her anne kadar işte . ev hanımlığını sürdürdüğü bu hayatta hiç birşey kolay değil biraz huysuzluk hakları da olsun.sonuçta hepsi birer melek. dolabın önüne gidip kapağını açtım efe'nin doğum günümde aldığı deniz mavisi elbisemi aldım üzerime geçirip banyoya gittim.dişlerimi fırçaladım hafif bi makyaj yapıp saçlarımın önünü arkaya doğru tutturdum. aynaya baktığımda efe'nin neden bu elbiseyi bana çok yakıştırdığını düşündüm. bu renk gerçektende benim rengimdi. gözlerim nasılda parlıyordu. üniversitede ikinci yılımdı.tokatta yaşadığımız için üniversiteyide burda okumaya karar vermiştim ailem içinde benim içinde böylesi daha kolay olacaktı. efe ile burda tanıştık. sonrasında ilişkimiz başladı. onun benim için bir hediye olduğunu düşünüyorum.hayatıma öyle bi canlılık kattı ki o olmadan önce napıyordum hatırlamıyorum. acaba oda benim gibi hissediyor mudur?bunun cevabını nedense kendime veremiyorum.ağzıyla söylese de gerçekten içinde ne yaşadığını bilememki.keşke kendi duygularım kadar onunkilerdende emin olabilseydim.o duygularını belli etmeyen tiplerden.beni sevmiyor olamaz diye düşünüyorum.yoksa bir senedir ilişkimiz neden sürsün.düşüncelerim bana durduk yere efe'ye trip attırmadan önce aynaya bakmayı bırakıp odama döndüm. telefonumu ve çantamı aldığım gibi kapıya gittim.anneme ben çıkıyorum deyip kapiyi çektim. sokağın sonundaki durağa dogru ilerlemeye başladım.vardığımdan beş dakika sonra minibüs geldi. binip camın kenarına oturdum.beynimi durduramıyorum ki yine derin düşüncelerime daldım.gerçektende mutlumuydum?ömrümü paylaşacağım adam efe miydi gerçekten ? kendime bu tür sorular sormamalıyım durduk yere kendimi üzüyorum. gereksiz laflar etme zeynep süt gibi çocuk işte daha ne istiyosun ki sen . minibüsün durmasıyla çok şükür bu düşüncelerden kurtulup minibüsten indim.kursun verileceği binanın önüne kadar yürüdüm. tam olarak nerde olduğunu bilmiyordum mesaj atıp sorsam anlardı birinden öğrenmem iyi olurdu. binaya girdim.etrafa bakındığımda görevli olduğunu düşündüğüm adam ve merdivenin başında genç bi oğlan vardı.belkide kurs için geldi.kesin yerini bilir efe'nin.beni farkedince kafasını kaldırdı sonra dikkatli bakmaya başladı.şu uzun boylu, hafif kumral, kirli sakal, yakışıklı, tiplerden bi oğlan. delimi ne.tuhaf tuhaf bakıyor.bakışlarından rahatsız oldum. en iyisi görevliye sormak.oda bilir heralde.görevlinin masasına yaklaşıp;"bakarmısınız efe toydemir burda gitar dersi vericekti bi bilginiz varmı acaba ne tarafta olduğu hakkında?"
"evet yanlız kurs henüz başlamadı efe en sondaki odadaydı."dedi imalı imalı bide sırıtıyor adam sinir oldum.niye böyle yaptı ki bu adam.
"teşekkürler."
tarif ettiği odaya doğru ilerledim. kapının kulbunu indirip açtım. içeri baktığımda efe burdaydı evet ama yalnız değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-UMUT IŞIĞIM-
Romancesevgilisi tarafından aldatılan bir kız ne kadar umut dolu, yaşadıklarının intikamını almaya hazır bir erkek ne kadar acımasız olabilirdi? kimileri acı çekerken kimileri de bundan mutluluk duyardı. herkesin aynı anda mutlu olması imkansızdı. yaşanan...