Yardım edin bana. Lütfen yardım edin. Duyun amansız çığlıklarımı ve bir bakın. Bir bakım benim yaşlı gözlerine. Yüzüme inen sise. Ya da bakmayın. Çünkü yok, yaş falan yok. Ağlayamıyorum doya doya. Çünkü insanlar değil de aptallar koşuyor yanıma. Soru soruyorlar, bir sorunu çözebileceklerini sanıyorlar. Oysaki ben sadece bir kucak istiyorum. Oysaki ben sadece sevilmek istiyorum orada. Oysaki, sadece yalnız kalmak belkide. Kana kana ağlamak istiyorum. Bağırmak istiyorum dağ tepelerinden ama duyulmak istemiyorum. Savaşmak istemiyorum, canım çok sıkkın. Kafam, ah kafam. Haklı kafam. Aptal kafam. Güçsüz kafam. Neden ha? Neden kafam? Neden kafam ağrıyor? Aslında ağrımıyor ama ağrısın isterdim. Acısın, meşgul olsun. Düşünmesin. Aptal kafam...
"düşünüyorum." diye tamamladı cümle kendini. Güldürmedi ya da gülümsetmedi. Yanıyor içim ama ateşle değil sanki. Siyah, asitimsi bir çamurla kaplı da eriyor gibi. Erimek de değil, çürüyor sanki. Çürüyorum değil mi? Çürüyorum burada. Her insan gibi. Aklım boşa gidiyor. Beynim ölüyor. Sen, okur. Sen ne yapıyorsun? Sen de öldürüyorsun kendini. Aptalsın, aptal. Benden de aptal. Alınma sakın, övmeye falan çalışmadım. Biri alındı da kendisine hediye bile alamıyorum. Sevemiyorum bile, ona da izin vermiyor. İçimden ise yok etmek geçiyor. Her şeyi yok etmek. Bir silah almak ve...
Ve yok etmek.
Karanlığa gömülmek, hapse girmek. Yok, yok dur.
Öyle değil. Sadece ağlamak istiyorum. Ağlamak. Ağlamalıyım. Lütfen dünya, sal da bari ağlayayım. Bari ağlayayım. Lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahmet
RandomAhmet bir yazardır, kendisini yazar zamanın çoğunda. Çok garip, tuhaf ve de delice şeyler yazar Ahmet. O kadar ki akla mantığa sığmaz ve kendisi de reddeder kendi yazdıklarını. Kelimeler bir yana, noktalama işaretleri de bir yana kayar. Varlığın öte...