16.Bölüm- Yara

16 3 0
                                    

Günümüz...

Deniz Ege Sargun...

Elimde ki iki adet güle bakarak ezbere bildiğim yolu tekrar sayısını bilmediğim bilmem kaçıncı kez arşınlıyordum. Sevdiğim kadın beni evinin kapısında karşılayamıyordu artık ya da apartmanın önünde bekleyemiyordu belki bekleyemiyordu bile artık. Çünkü benim geldiğim yer ne bir evdi ne de bir apartmanın önü... Ben bir mezarlığa gelmiştim ve sevdiğim kadının gözlerinin içine değil mezar taşında yazan ismine bakıyordum. Defalarca ismini okuyordum ilk ismini es geçerek. Mezar taşlarında ki isimleri okumak unutkanlık yapar derler ben her geldiğim de defalarca okumama rağmen bir türlü içimde ki acıyı unutmuyordum. Belki de tamamını okumadığım içindi bilemiyordum ama dilimde varmıyordu. Ben o'na hayatımın rengarenk sayfası demiştim ama o gittikten sonra ben tüm renklerimi kaybetmiştim.

Varlığınla her rengi tatmış ve sevmiştim kadın...Fakat yokluğun bana sadece yası ve siyahı bıraktı kapkaranlık bir dünyaya hapsetti beni ve ben ona alışamadım Meriç ama sevmeye çalıştım biliyor musun sırf senden kalan bir şey diye...

Sana Alkım demeye dilim varmıyor sevgilim, beni affet olur mu ? diye fısıldadım ve elimdeki iki gülü yerine yerleştirmeye başladım. Biri siyah biri maviydi.

Ektiğim her siyah gül bizim acılı ayrılığımızı simgeliyordu belki de her hafta ektiğim bu siyah gül hafızamı tazeliyordu ve istesem de acımı unutamıyordum. Ama unutulur muydu ki sevdiğinin yokluğu? unutulur muydu sevdası?

Cevabı tek ve netti.

UNUTULMAZDI.

Siyah gülün ekim işlemi bittikten sonra bu seferde mavi güle geçtim siyah gül içimi yakıyordu ama mavi gülü dikerken gülümsüyordum çünkü mavi gül bana Meriç'i hatırlatıyordu. Mavi gül eşsizlikti ve Meriç'te bana eşsizdi. İki çiçekte bizi anlatıyordu. Çiçeklerle işim bittikten sonra duamı etmeye başladım. İşim bittikten sonra arkamdan gelen sesle arkamı döndüm.

Çiçekler senindi değil mi bunca sene nasıl anlamadım ki, dedi Milay.

Evet, dedim tebessüm ederek.

Nasıl anlamadım sanki başka kim koyacak kimimiz var ki bizim birbirimizden başka Deniz abi bir sen varsın aptallıklara doyamıyorum sanırım, dedi gülerek bu sırada gözünden de bir damla yaş akmıştı.

Deme öyle hem sen niye ağlıyorsun Milay, bir şey mi oldu? diye sormamla gözlerinden akan yaşlar hiç durmaksızın akmaya başladı. Bir şey demeden gelip mezar taşının kenarına oturmuştu toprağı okşuyordu bu sırada sesimi çıkarmadan o'nu izliyordum bir şey olmuştu belliydi.

O çok şey yaşamış Deniz abi çok acı çekmiş çok canı yanmış o'nun ama gelip bir gün bana anlatmadı biliyor musun , dedi ve hıçkırarak ağlamaya başladı şakınlıkla o'nu izliyor ve devam etmesini bekliyordum. Kafasına kaldırarak bana baktı ve hiç beklemediğim bir şey sordu.

O'nun uyuşturucu kullandığını biliyor muydun ? yani çok önceden , senden bile önce kullanmış ama ne bileyim hiç bahsetti mi yani? diye sorarak gözlerini tekrar toprağa çevirdi.

Şaşırmıştım.

Ne diyorsun Milay? Meriç'in sigara bile kullanmadığını biliyorsun değil mi? diye sordum şaşkınlıkla. Bu dediğimle Milay'ın ağlaması şiddetini artırmıştı. Yanına giderek yanına oturdum ve sarıldım çünkü ne yapacağımı bilmiyordum çok çaresizdi ne olduğunu bilmiyordum tam anlatmıyordu ama belli ki bir şeyler olmuştu ve bu o'nu derinden sarsmıştı belliydi. O'na sarılmama karşılık daha çok ağlamaya başladı bir süre sonra sakinleşince benden ayrıldı ve daha iyi olduğuna emin olmuş oldum.

Merminin UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin