20.Bölüm-Geçmiş zamandan kesit 9

25 3 0
                                    

Geçmiş...

24 mayıs 2018...

Alkım Meriç Aslan...

Bugün gerçekten yorucu bir gün olmuştu hemen eve dönüp dinlenmek istiyordum. O yüzden işten çıkar çıkmaz beklemeden eve doğru yol almaya başlamıştım bile. Kulaklıklarım da çalan şarkıya odaklanmıştım.

Son sözü söyler gibi derin bir nefes derinden bir ses

Elveda diyecek elbet ama gitme kal ...

Bu şarkı Meriç için değişik bir havası ve yeri vardı. Dinlerken huzur bulduğunu hissediyordu sevdiği bir şarkıydı ama şuan hoşuna gitmemişti . Bugün içine dolan bir kasvet vardı havada bulutlu ve kapalıydı. Bu da Meriç'in içine daha çok stres sokuyordu. Biraz sonra önünde aniden fren yapan arabayla yüreği ağzına gelmişti Meriç'in. Biraz sonra arabadan çıkan 2 siyah takım elbiseli adamla olduğu yere çakılmış gibi kalmıştı Meriç. İki adamın arkasından da ağır adımlarla yaklaşık 50-55 yaşlarında görünen üzerinde ki siyah paltosu ve saçına düşmüş aklarla oldukça ciddi bir adam inmişti Meriç ne kaçabiliyordu ne de ne olduğunu anlayabiliyordu. Ki kaçsa bile kaçamayacağını biliyordu o yüzden durduğu yerde duruyordu. Arabadan inen yaşlı adam kısaca Meriç'i süzünce yerinde rahatsızca kıpırdanmıştı Meriç ve yaşlı adam da zaten çok uzatmadan konuşmaya başlamıştı.

Merhaba Meriç kızım, demişti adam şaşkınlıkla adama bakıyordu Meriç bu adam onu nereden tanıyordu neler dönüyordu.'' Ben Payidar Yavuz, babanın yakın arkadaşıyım. Seninle konuşmamız gereken şeyler var o yüzden buradayım'' demesiyle Meriç'in şaşkınlığı kat ve kat artmıştı babası ne alakaydı. '' Bunu nereden bileceğim'' demesiyle çalan telefonuna götürdü elini bilinmeyen numaraydı açıp açmamak arasında tereddüt de etse Payidar beyin telefonunu cevapla demesiyle açmıştı telefonu.'' Alo, kimsiniz?'' ilk başta cevap gelmese birazdan hafif bir hışırtının ardından gelen tanıdık sesle şaşırmıştı Meriç. '' Benim Meriç.'' diyen sesle Meriç şaşkınlığı sesine yansımış bir şekilde cevap vermişti.Bu sesi nerede olsa tanıdırdı. Yüzler unutulurdu belki, ya da isimler ama ne cehenneminiz olan sesi ne de kokuyu unutmazdınız. Yıllar geçmişti belki fakat Meriç amcasının sesini asla unutmamıştı.

'' Amca?'' diye sormasıyla

Cüneyt bey anında konuşmuştu. Payidar'ı dinle kızım ne diyorsa yap sana anlatacakları mühim şeylerdir. Korkma sana ondan zarar gelmez, diyerek telefonu kapatmıştı Cüneyt bey. Ne diyordu bu adam Allah aşkına onca olan şeyden sonra hala kendisine güvenmesini mi bekliyordu. '' Neler oluyor bilmiyorum ama amcanın saçma sapan işlerine beni bulaştırmayın.'' diyerek gitmeye yeltenmesiyle iki koruma silahlarını ona doğrultmuştu. Korkuyla yutkunarak durmak zorunda kalmıştı Meriç fakat buna rağmen kendisine silah doğrultan adamın bileğini ters çevirerek yüzüne kafa atmasıyla adam gerilemek zorunda kalmıştı. Meriç Mithat'ın yanında kaldığı zaman zarfında dövüşmeyi de öğrenmişti o pislik adamın kendisine tek katkısı bu olmuştu. Diğer adamın beklemeden kendisine gelmeye çalışmasıyla Payidar bey adamı eliyle durdurmuştu. '' Sana zarar vermeyeceğiz kızım fakat bizi zorlarsan vermek zorunda kalırız o yüzden bizi zorlamadan arabaya bin sadece konuşacağız '' demesiyle Payidar bey'e dönmüştü Meriç. İsterse bu adamların kendisini alt edebileceğini biliyordu tamam dövüş biliyordu ama profesyonel değil ve bu adamlara belli bir süre sonra karşı koyamama ihtimali daha yüksekti ve bu ihtimalle kendisi zarar görürdü ve işler daha çok karışırdır o yüzden el mahkum Payidar beyi onaylayarak arabaya binmişti içini saran korkuya engel olamıyordu.

45 dakikaya yakın bir süre sonra bir binanın önünde durmuşlardı. Tahmin ettiği gibi izbe karanlık bir yere değil aksine şirket benzeri kalabalık bir yere gelmişlerdi bu Meriç'in içini biraz daha rahatlatmıştı. Önden Payidar beyin inmesiyle Meriç'te arkasından inmişti. Yanlarında korumalar yoktu istese şu dakika buradan kurtulurdu Meriç fakat bu adamın kendisiyle ne işi olduğunu merak ediyordu. Biraz sonra kapıda Toplantı odası yazan bir yerin kapısını açmıştı Payidar bey ve önden Meriç'in geçmesi için eliyle yolu işaret etmesiyle Meriç'te geçmişti. Odaya girmesiyle şaşırmıştı. Çünkü burada yalnız değillerdi. Odaya kısaca göz gezdirince odada 7 kişi olduğunu görmüştü ve Payidar bey ve Meriç ile birlikte 9 kişi olmuşlardı fakat Meriç'i esas şaşırtan bu 9 kişiden birinin amcası Cüneyt Aslan olmasıydı uzun yıllar olmuştu bu adamı görmeyeli fakat hiç değişmemişti Meriç'e göre. Hala aynı sert ve gaddar ifade, aynı yeşil gözler. Tek değişen şey siyah saçlarının arasına eklenen aklardı Meriç'e göre. Odadaki kişiler Meriç ve Payidar beyin içeri girmesiyle ayaklanmışlardı uzunca masanın etrafında ki koltukların başındaydılar Payidar bey masanın en baş köşesine oturunca diğerleri de oturmuşlardı. Payidar beyin karşısında bir diğer uç köşede de amcam vardı. Bir tek ayakta kalan bendim. Amcamın '' sende otursana Meriç'' demesiyle isteksizce kendime en yakın koltuğa oturmak için hareketlenmiştim fakat Payidar beyin '' oraya değil!'' diye hafif yüksek sesle konuşması üzerine irkilerek ona döndüm. devam ederek'' Amcanın oturduğu koltuğa geç'' demesiyle amcam itiraz etmeden yerinden kalkarak az önce benim oturacağım koltuğun karşısına geçerek oturmasıyla ben de o'nun kalktığı yere oturmuştum itiraz etmeden Neler dönüyordu bu odada biri bana açıklama yapmazsa stresten ölebilirdim şuan. Ki çok sükür beklemeden Payidar denilen adam konuşmuştu. '' herkes kendini tanıtsın'' demesiyle kimse itiraz etmeden ilk baştaki sarışın kadın başta olmak üzere sırayla isimlerini ve anlamadığım bir şekilde yanında sayılar söylemeye başlamışlardı. Bu adamın her dediğini itirazsız yaptıklarına göre herhalde bu adamın borusu ötüyordu burada.

Merminin UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin