6

97 15 8
                                    


Alfa eve girdiğinde kravatını genişletti. Sıcak bir Mayıs ayıydı ve akşamüzeriydi, güneş daha batmamış sıcak bir sarı renk ile etrafı aydınlatıyordu.

Girerken kullandığı evin anahtarını eşinin çömlekçilik kursunda yaptığı lila renk kasenin içine bıraktı ve üzerindeki baharlık ceketini portmantoya asarak holden koridora doğru yöneldi. Koridorun sonundaki evi süsleyen ve beraber boyadıkları renkli, çekmeceli şifonyerin üstünden eşinin yaktığı tütsünün gri dumanları etrafa yayılıyordu, vanilya kokusu evi sarmıştı.

Taze, yeni pişmiş yemek kokusu burnuna geldiğinde aç olan karnı sanki daha da acıkmıştı. Biraz daha ilerledi ve mutfağa doğru başını uzattı. Uzun ve kıvırcık saçları omzuna gelen omegası hala yemekle uğraşıyordu.

Belini ve vücudunu güzelce ortaya çıkaran hoş ve rahat bir elbise giymişti, bunu daha önce görmemişti alfa... Yeni aldığını düşünmüştü.
Ayağında, ona doğum gününde aldığı yeşil şirin terlikleri vardı.

Gülümseyerek içeriye doğru girdi, girer girmez zemin gıcırdamıştı ancak omegası işine öyle odaklanmıştı ki geldiğini fark etmemişti bile!

İyice yaklaştığında, omeganın, alfa kokusu sayesinde geldiğini anlayacağını düşünerek beline yöneldi ve kollarıyla ona sarıldı.

Sonra boynuna minik bir öpücük bırakarak mırıldandı.

"Sevgilim."

Harry gülümsedi ve yavaşça alfasına doğru döndü.

İrkilerek gözlerini açtığında tavanla birkaç saniye bakıştı ve gözlerini kapatarak alfasının yüzünü görmeye çalıştı Harry.

Yatakta dönerek uykuya dalmaya, rüyasına devam etmeye çalıştı, ona bu kadar sevimli davranan eşini daha göremeden uyanmıştı!
Bu ilk kez oluyordu. Bunca zaman sonra ilk kez alfasını rüyasında görmüştü... Belki de alfası buradaydı?

Kafasında bir çok soru işareti vardı ve rüya, kalbinin hızlanmasına, büyük bir sevgiyle uyanmasına sebep olmuştu. Ciğerlerini daha kim olduğunu bilmediği alfasının o hoş kokusu ile doldurmak istiyordu.

Kime duyduğunu bile bilmediği bu duygular midesinde kelebeklere sebep olmuştu bile. Gülümseyerek yastığına sarıldı.

Eşinin yüzünü hatırlamıyordu, tek bildiği işten geldiği için ona yemek hazırladığıydı. Karnının şiş olduğunu da hatırlamıyordu, anlaşılan çocukları yoktu.

Detayları tekrar tekrar düşünmek ve bu rüyayı tamamen zihnine kazımak istiyordu ancak saat gecenin dördüydü ve uyku çoktan tekrar bedenini ele geçirmişti bu yüzden kapanan gözlerine engel olamadan yastığına sarılarak gözlerini kapattı.

Lottie'nin gülüş sesine uyanan Harry kalkarak gözlerini ovuşturdu. Banyoya girip işini halletikten sonra mor rengindeki pijamalarını çıkardı ve üzerine günlük bir şeyler giydi.

Odadan çıkıp alt kata indiğinde kahvaltı masasında sadece Jay ve Lottie vardı.

"Ah, seni uyandırdık mı? Üzgünüm Harry Lottie'yi sessiz olması konusunda uyarmıştım oysa ki." Diyerek imalı gözlerle Lottie'ye baktı.

Lottie annesinin gözlerinden rahatsız olurken Harry yanlış anlaşılmamak için lafa atladı. "Hayır, ben normalde de bu saatte kalkarım zaten."

"Sekiz buçukta mı?" Dedi Lottie garipseyerek.

Harry saatin kaç olduğuna fark etmemişti ancak bozmak istemedi. "Yani, sayılır."

"Kusurumuza bakma, gel ve masaya geç tatlım sana bir tabak çıkarayım." Diyerek kalktı Jay.

out of the woods (larry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin