-12-

3.1K 158 11
                                    

Uyandığımda dünkü kıyafetlerimle uyuduğumu fark ettim. Başım inanılmaz ağrıyor, midemde felaket bir yanma hissi vardı. Saçım başım dağılmış yatağımda kendime gelmeye çalışıyordum. O sırada çalan telefonumla yatağımın yanındaki komidine yöneldim. Aytuğ arıyordu. Aytuğ... Dün gece yaşadıklarım aklıma geldiğinde dumura uğramıştım. Şaşkınlık ve utanç aynı anda gelince elim ayağım titremeye başladı.

Telefon ısrarla çalmaya devam edince susması için elime alarak çağrıyı cevaplandırdım.

"A-aytuğ?"

"Miden nasıl?"

"Ş-şey yanıyor. Birazda başım ağrıyor."

"Evde badem varsa bir kaç tane ağzına atıp bir bardak süt iç mide yanmanı alsın. Biraz bekle sonrada kahvaltını yap ama çok yağlı ve ağır şeyler yeme."

"Tamam."

"Ağrı kesici içmeyi unutma. Sonra da hemen ofise gel Can. Bekliyorum."

"Şey ben-"

"Bekliyorum Can. Bay bay."

Ve tek kelime edemeden telefon suratıma kapanmıştı.

******

"Anlıyorum ders çalışmaktan artık yoruldun ve bıktın oğlum ama en ufak bir kaçak yaptığında bu kadar abartmana gerek var mı ? Biraz dişini sık sınava az kaldı."

Annem kahvaltı sofrasında bana söylenirken önümde durak peynire bakıyordum. İlaç içmem için bir şeyler yemem şarttı ama gördüğüm her şey midemi bulandırıyordu.

"Hayır ben Aytuğ'ya şaşırdım. Nasıl oldu da bu kadar içmene izin verdi?"

Ah canım annem. Emin ol gerçekte nerede olduğumu bilseydin Aytuğ'nun içmeme izin vermeyeceğini bilirdin.

"İçki konusunda hassas olduğu için o sohbete dalarken ona fark etttirmeden içtim."

"Aferin sana yavrum. Sen dua et baban erkenden yattı da o halini görmedi senin. Çenesinden kurtulamazdın valla."

"Baban demişken, babamla ablam niye erkenden çıktı."

"Ne erkeni oğlum? Öğlen oldu öğlen. Ablan sana ağrı kesici bıraktı. Kahvaltını bitir sonra iç hemen."

"Şey... Canım hiçbir şey istemiyor."

"Olmaz öyle aç karna ilaç içmek. Zorla da olsa ağzına at bir şeyler. Bugün dinlen yarın çalışırsın derslerine."

"Aytuğ yanına çağırdı. Ona gitmem gerek."

Annem çayından bir yudum alıp keyifle bana baktı.

"Hehh... Bak buna sevindim. Baban bilmediğinden sağlam bir azar yiyememiştin ama Aytuğ kendine getirir seni. Çabuk ol bari de adamı bekletme."

Konu dün geceyse o on yıl daha beklemesini isterim anne emin ol.

********

"Anlıyorum. O zaman yarın öğlen üç gibi eve bakmaya gelebilirsiniz... Tamamdır... Size randevu oluşturuyorum, yarın attığım konuma yaklaştığınızda beni arasanız yeter... İyi günler."

Aytuğ'nun iş yerine geleli yarım saat olmuştu ama o devamlı müşterileri ile konuştuğundan hiçbir şekilde benimle ilgilenemiyordu. Zaten azar yiyeceğimi bildiğimden ötürü bu da benim işime geliyordu.

Sonunda telefonu kapattığında bana döndü.

"Şimdi sana gelelim Can efendi."

"Bak biliyorum yaptığım saçmaydı ama sadece biraz eğlenmek istemiştim. Beni de anla, çok sıkıcı ve derslerle yoğun bir dönem geçiriyorum. Bazen uykumda tümleçler boğazıma sarılıyor, denklemler tokatlar çarpıyor. Hayır beni biliyorsun bira dışında içki de içmem ama tadı oldukça hafif ve tatlıydı. Ama Aytuğ kusura bakma, sende kalkıp o kadar beni içkiden mahrum bırakırsan ben de ne yapacağımı şaşırırım. Ama sen yine de beni yanlış anlama, elbette üniversiteye gittiğimde böyle bir şey yapmam. Hani olurda yolum İstanbula düşerse diye diyorum. Zaten bu sabahtan sonra baya soğudum ben içkiden. O ne öyle mide yanmaları, baş ağrıları falan. Hayır yani o kadar para veriyorsun, ne bu eziyet ? Öyle değil mi ama Ay-"

"Can sus artık!"

Aytuğ'nun bağırması ile kendime gelmiştim. Korku ve paniğin birleşimi ile susmak istememiştim. Böylece kurtulacağımı düşünmüştüm ama-

"İstediğin kadar hızlı ve sık konuş Can. Dün geceyi unutmayacağım."

Ama işte karşımda Aytuğ vardı.

"Bak sadece-"

"Anlıyorum eğlenmek istiyorsun. Emin ol seni anlıyorum. Ama yaptığım şey saçmalıktan başka bir şey değil. Başına bir şey gelebilirdi."

"Tek başıma değildim."

"Hayır tek başınaydın. O çocuğa güvenmediğimi biliyorsun."

"O benim arkadaşım."

"Arkadaş dediğin insan seni kötü yola sürüklemez Can. O Mahmut denilen çocukla görüşmeni istemediğimi bilmene rağmen böyle saçma sapan bir hareket yapman gerçekten saçmalık."

Dedikleri kendince haklıydı ama benim için değil. Mahmut'u severdim. Kafa dengi biriydi. Dün kendini tutamadan durmadan içmek benim hatamdı ama Aytuğ'ya bunu güzel bir dille açıklasam bile beni anlamayacaktı. O yüzden haklı olduğunu söyleyip kafa sallamak en kolay kurtuluş yolum olacaktı.

"Haklısın. Bu ilk ve sondu. Zaten sabah çok kötü uyandım. Bir daha o mide yanmasını yaşamamak için ağzıma alkole dair hiçbir şey sürmem."

Aytuğ bugün onu gördüğümden beri ilk defa sırıtmıştı.

"Seni tanıyorsam bu mümkün değil. Ama yine aynı şeyler yaşanırsa bu kadar sakin karşılamam."

"Tamam. Tamam."

"Madem dün yeterince dinlendin. Derhal eve. Baş ağrın geçti mi?"

"Daha iyiyim."

"Bugün ağır bir şeyler yeme. Biraz dinlen sonra ders çalışmaya devam."

Gözlerimi devirip kafamı salladım.

"Ne konuşmuştuk ?"

"Göz devirmek güzel bir hareket değildir."

"Aynen öyle. Bugün çok yoğunum. Yarın yine haberleşiriz."

Kafamı sallayarak ona sarıldım. Aytuğ hemen karşılık verse ve uzunca iki yanağımdan da öptü.

İş yerinden çıkıp eve doğru ilerlerken İbo abilere denk gelmiştim. Üçlü çete oturmuş hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. O kadar çok sohbete dalmışlardı ki beni fark etmemişlerdi bile. Tam onlara seslenecektim ki karşıdan gelen ablam ile duraksadım.

"Abla. Sen okulda değil miydin?"

Sonunda sesimi duyan Leven, İbo ve Ali abi beni fark etmiş ve bize doğru dönmüşlerdi.

"Ay Can neler öğrendim bir bilsem. Doğrumu değil mi öğrenmek için okuldan çıkıp koşa koşa mahalleye geldim."

"Dur tahmin edeyim. Malum kişiler tekrar mahalleye dönüyor dedikodusu mu ?"

Levent abinin söylediği ile şaşkınlıkla ona döndüm. Malum kişi de kimdi?

"Evet, evet tam olarak o. Doğru mu duyduklarım? Gerçekten mahalleye geri mi dönmüşler?"

Kimden bahsediyorlardı bunlar?

"Valla biz de onu konuşuyorduk. Duydukların doğru. Muhtardan öğrendik bizde. Yarın burada olacaklarmış."

"Nasıl yani? Nasıl bir yüzsüzlük bu ya? O kadar yaptıkları rezaletten sonra bir de utanmadan mahalleye geri mi dönüyorlarmış?"

Şimdi meraktan çatlayacaktım.

"Ya bahsettiğiniz kişiler kim? Kim mahalleye geri dönüyormuş?"

Sonunda İbo abi merakımı gidermişti.

"Burcular Can. Burcu ve ailesi mahalleye geri taşınıyorlarmış."

Burcu mu? Gerçekten mi? Hala bu mahalleye gelecek yüzleri var mıydı gerçekten?

GülSelen Mahallesi / bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin