Jeongin: "benim günahım neydi ki?"
Minho: "sus, başımı ağrıtıyorsun."
Jeongin emekleyebildiği kadar hızlı emekliyordu. Ama Minho daha hızlı yürüyor, durmuyordu. Bu ise Jeongin'in köpek gibi boynundan tasmayla sürtüklenmesine neden oluyordu.
Jeongin: "biraz yavaş olabilir misin, canım acıyor."
Minho: "sus dedim sana."
Minho buraya doğru birinin geldiğini görür ve hemen depoya koşar.
Jeongin ağlıyordu, canı acıyordu, kaçırılmıştı, onunda hayalleri vardı. Ama artık öleceğini biliyordu, şu an bile öldürebilirlerdi.
Minho hemen deponun kapısını kapattı.
Minho: "kahretsin! Umarım görmemiştir."
Jeongin: "YARDIM EDİ-"
Minho Jeongin'in ağzını eliyle kapatır.
Minho: "sus dedim sana şerefsiz."
Minho Jeongin'i sedyeye yatırdı. Jeongin kendini onlara bırakmıştı, pes etmişti. Sedyeye bağladı ve tasmayı çıkardı.
Minho: "bu yaptığından ceza alacaksın."
Jeongin: "özür dilerim..."
Minho: "mesela seni boğacacağım."
Minho Jeongin'in yanına gitti ve bir anda iki elini Jeongin'in boynuna getirdi. Sıkıyordu.
Jeongin: "y-yapma..."
Jeongin konuşunca daha sert sıkmaya başladı.
Jeongin öksürmeye başladı. Minho ise ellerini geri çekti.
Minho: şu an seni öldürürdüm ama Changbin buna karar vericek."
Jeongin susmuştu, bir şey demiyordu.
Minho: "orası çok rahat değil mi?"
Minho Jeongin'i çözer, daha sonra yere iter. Jeongin ise ellerinden destek alarak kafasının yere çarpmamasını sağlar.
Minho sedyeyi duvara yaklaştırdı ve sedyeye oturup duvara yaslandı.
Jeongin yerde oturuyordu, duvara yaslanmıştı. Belki de hepsini öldürmek istiyordu, ama karşısında yedi tane adam vardı. Korkuyordu, sonunun nasıl olacağını bilmiyordu. Sadece geziyordu. Eğer buradan kurtulabilirse, gezemeyecekti. Bu bir travma kalacaktı, ve fobisi olacaktı.
Aslında bunların aynılarını Jisung'a da yapmışlardı, bu yüzden yapmak istemiyordu, ama Changbin zorla yaptırıyordu, yaptıracağını.
Jeongin oracıkta ağlayarak uyuyakalmıştı. Zamanı geri almak istiyordu, bu sokağa gelmeseydi, bunların hiçbiri olamayacaktı. Sürekli kabus görüyordu, benim kaderim neden böyle diye düşünüyordu. Küçükken çok mutluydu. Ama şu anda kaçırılmış ve üzerinde can acıtıcı deneyler yaplıyordu.
Saba olmuştu, saat 09.00'du.
Minho: "Hey! Uyan!"
Jeongin uyanmıştı ve karşısında duran bedene bakıyordu.
Minho: "nasılsın paşam?"
Dalga geçiyordu.
İçeri Changbin geldi.
Changbin: "bu gece ben kalıyorum."
Minho: "tamam."
Minho Jeongin'in kucağına aldı ve sedyeye yatırdı. Bağlamaya başladı.
Changbin: "Minho bekle bağlama."
Changbin: "eve git diğerlerine söyledim, bu gün dinlenin."
Minho: "teşekkürler."
Minho depodan çıkarak evine doğru yol aldı.
Changbin deponun kapısını kapattı ve kilitledi. Daha sonra Jeongin'in yanına yürüdü.
Changbin: "otur."
Jeongin oturdu ve duvara yaslandı.
Jeongin: "napacaksın?"
Changbin: "ismin ne?"
Jeongin: "Yang Jeongin."
Changbin: "hmm Yang, sevişmek ister misin?"
Jeongin: "hayır desem zorla yapacaksın, evet desem aynı şey. Peki istediğini yap."
Changbin: "onları neden gönderdiğimi biliyor musun? Bütün gün bizim olucak."
Changbin üst kıyafetini çıkardı ve hemen Jeongin'in kucağına oturdu.
Changbin: ahh, bebeğim. Çok rahat."
Changbin yaklaştıkça yaklaştı. Daha sonra Jeongin ile dudakları birleşti.
Changbin: "mhh~"
Burda bitiyorrrr, Yazmaya üşeniyorum o yüzden bölümler geç geliyorr
Hediye: