Özlemek,
bir bencillik aslında;“öz”ünü verdiğinin,
Қzӟnle gitmesi,
canının,
“öz”süzlüğünde can çekişmesi.
Zihninin geceler boyunca anılarla sevişmesi.Özlemek;
ızdırabını uzatan ilaç gibi,
ve biraz melankoli,
sabahlara kadar kalbinin acılarla dans etmesi,
her gün doğumunda “öz”ünün ölüp ölüp dirilmesi.Özlemek;
bir şarap şişesinde boğulmak gibi,
veya buğulu bir rakı kadehi sanki.Özlemek:
yağmurun yanaklarına yağması, kalbindeki volkan patlaması,
aklının ona tutulması
ve dünyanın durması..Özlemek;
sanki bir cenaze namazı,
Kendisi hem tabut hem de musalla taşı,
atmak gibi üstüne o ölü toprağını
ve okumak ardından “el fatiha”yı.Özlemek;
unutmaya çalışırken hatırlamak;
bir kokunun beynine şimşek gibi çakması,
herhangi bir şarkıda,
boğazında düğümlenen o keskin acı.Özlemek;
binlerce sesin arasında bir sesi duymaya çalışmak,
her duyduğun sesi “o” sanmak,
duyduklarının peşinde koşmak ama aradığını hiç bulamamak…Özlemek;
Aynadan gözlerine derin derin bakarken,
gözlerinden içeri girip zamanda geriye gitmek,
odadan odaya zaman yolculuğu,
ve en sonunda bir hiçliğe düşmek.Özlemek kötü bir şeydir be,
sever ve sevilirken özlersin işte o çok tatlıdır,
ama gidenin ardınan özlem duyarken yanında bol acı da çekersin,
hiç özlemek istemesen de onu daha çok özlersin…