¹

665 41 38
                                    

(2020 3 Ocak)
Babam"Sen bizi elalemin ağzına sakız mı edeceksin he" diye bağırdı.
Tam bir şey diyecekken kelimelerimi bölen suratıma inen tokat oldu.
Dudağımdan akan kanı elimle sildim ve "Abim gibi asker olucam ben sizde buna engel olamayacaksınız." diye bağırdım.
"O p*ç abinin peşinden gitmene izin vereceğimi mi sanıyorsun. Yarın seni istemeye gelecekler. Şimdi kaybol gözümün önünden." dedi.
Gözümden akan bir damla yaş ile odama döndüm.
Yarın 23 yaşıma giriyordum.
Okula geç başladığım için bu sene bitmişti.
O an aklıma gelen şeyle odama girdim kapıyı kitledim. Konağın en alt katındaydı odam. Bu çok iyi bir şanstı. Belki de son şansımdı. Büyük bir sırt çantası aldım. Bavul götüremezdim. İçine bir kaç parça kıyafet ve iç çamaşırı koydum.
Geçen senelerde annemin aldığı altınları ve altın kemerini çantama koydum.
Büyük bir aşiret olduğumuz için altınlarım vardı.
Annem hiç bir şeyin böyle olmasını istemezdi. Ama babama karşı gelmiyordu.Belkide gelemiyordu.
Babama benim için 1 Milyon Dolar vermişlerdi. Kasasına koymuştu. Kasasının anahtarını boynunda taşırdı. Anahtarı almalıydım. Herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra parmak uçlarıma basarak babamın odasına gittim. Boynundaki ipi makasla kestim. Elime aldığımda uyanır gibi oldu suratını kaşıdı ve arkasını dönüp uyumaya devam etti. Ucuz yırtmıştı..
Hemen kilere gittim. Üzerinde Osmanlı turası olan tabloyu yana çevirdim. Ortaya çıkan kasayı anahtar ile açtım.
Kasadan 'klink' diye bir ses gelince hevesle gülümsedim.
İçindeki 1 milyon dolar'da dahil diğer paralarla beraber hepsini çantama doldurdum.
Kapıyı yavaşca açtım. Kuş tüyü kadar hafif adımlarla dışarı çıktım.
O an ehliyetimi 18 yaşıma girer girmez almama şükür etmiştim.
Yavaş adımlarla Mercedes'ime gittim.
Babamın haksız olduğu bir dava yüzünden mallarının yarısı benim yarısıda benden bir yaş küçük erkek kardeşimin üstüneydi tapuları. Arabaya bindiğimde bayağı ses çıkarmıştım. O anda bekçilerin sesini duydum. "Ağam kızınız kaçıyor." Anında gazı kökledim ve sürmeye başladım. Bu saatten sonra arkamdan gelselerbile bana yetişmeleri imkansızdı. Havaalanı'na gittim.
İstanbul'a bir bilet aldım. Ve yeni serüvenim şimdi başlıyordu.

Günümüz (2026 3 Ocak)
Sabah kalktım elimi yüzümü yıkadım.
Ve ardından kısa bir kahvaltı yaptım.
Üstüme üniformalarımı geçirip askeriye'ye gittim.
Dün akşam Albay Fatih Tarakçı beni Yanına beklediğini söylemişti. Önemli bir konu içinmiş.
Hızlı adımlarla odasına gittim.
Elimi alnıma götürdüm ve
"Yüzbaşı Duru Göktaş.Emret Komutanım!"

"Evet yüzbaşı. Bize tayinini istediğini bildirdin. Bundan sonra görevine Şırnak-Cizre'de devam edeceksin. Gerekli bilgileri Sana verecekler. Başarılar Asker" dedi.

Elimi alnıma götürdüm."Emredersiniz Komutanım" dedim. Ve odadan çıktım.
Bilgileri aldıktan sonra hemen bir uçak bileti aldım.
Tayinim çıkmasını isteme nedenim abimdi. Abim Şırnak'ta görevdeydi.
Sadece askeriyenin yerini biliyordum.
Aynı askeriyedeydik artık.
Onu en son 14 yaşındayken görmüştüm aramızda 7 yaş vardı. Yani şuan 36 yaşındaydı.
Uçağım gece 3'te kalkıyordu.
Evime gittim. Kıyafetlerimi topladım ve bavulumu hazırladım. İşlerimi hallederken saat 23.00 olmuştu. Biraz kestirmeye karar verdim. Alarmımı saat 2'ye kurdum.

(3 saat sonra)

Alarmımın sesi ile uyandım.
Üstüme bir şeyler giydim.
Ardından bavulumu alıp evden çıktım.
Uçağa çift kişilik bilet almıştım.
Yani yanım boştu.
Ayaklarımın birazını yan koltuğa koyup kestirmeye başladım.
Uçağın inmeye yakın olduğunu duyuran pilotun sesiyle uyandım.
Hemen toparlandım ve inişi beklemeye başladım.
Yaklaşık 5 dakika sonra uçak iniş yaptı.
Bir taksiye atlayıp taksiciye askeriyenin yerini tarif ettim.
Askeriyenin önüne geldiğimizde taksiciye parasını ödeyip indim. Ardından bavulumu bagajdan alıp lojmana doğru ilerlemeye başladım.
O sırada karşıma bir asker çıktı.
Üstündeki yıldızlarından Yüzbaşı olduğu anlaşılıyordu. Şuan üstüm sivildi.
Beni görünce "Hanımefendi yolunuzu kaybettiniz sanırım." Dedi
"Yolumu kaybettiğimi sanmıyorum. İzninizle çok işim var." Dedim. Ve ardından lojmanıma geçtim.
Eşyalarımı akşam yerleştiririm diye düşündüm ve üniformamı giyip
Albay'ın odasını bulup kapıyı tıklattım. İçeriden gel sesi gelince girdim ve elimi alnıma götürüp. Yüzbaşı Duru Göktaş.Emret Komutanım" dedim.
İçeride 6 tane daha üniformalı asker vardı. Biri sabah karşılaştığım Yüzbaşıydı. Diğerlerinin rütbelerine dikkat etmemiştim. Zaten birazdan öğrenirdim.
Albay o 6 kişiye döndü ve "Zincir Timi 2 yıldır Verilen her görevi eksiksiz yerine getiren bir timdir. Gittiği her operasyonda düşmana korku salan namını her yere duyurmuş bir timdir.
Her türlü koşulda o görevi yerine getirirler. Ve getirmeye şüphesiz suretle devam edeceklerdir." Dedi.
Hepsi başlarıyla onay verdi. Ardından Albay time döndü ve konuşmaya devam etti.
"Bundan sonra görevlerinize iki Yüzbaşı ile devam edeceksiniz. Dışarı çıkıp tanışabilirsiniz." dedi.
Hepsinin suratında garip bir şaşkınlık ifadesi oluşmuştu.
Aynı ağızdan "Emredersiniz Komutanım." Dedik ve selam verip hepimiz çıktık.
Yüzbaşı "İçtima alanına asker" dedi.

Hep beraber içtima alanına gelmiştik.
Sıraya dizilmişlerdi.
Biri hariç
Sabah karşılaştığım Yüzbaşı yanımdaydı.
Gözleri kapkaraydı. Fazlasıyla güzeldi.

Duru ne diyorsun annem

Sus iç ses

Yüzbaşı bana döndü ve "Yüzbaşı Tuğrul Alp Alsancak" dedi ve elini alnına götürüp selam verdi. Bende "Yüzbaşı Duru Göktaş" dedim ve elimi alnıma koyup selam verdim.

Yüzbaşı askerlere döndü ve "Atilla" dedi gür bir sesle.

Baştaki asker "Kıdemli Üsteğmen Atilla Şahin. Emret komutanım" dedi. Ve elini alnına götürüp selam verdi.

Sonra Yüzbaşı "Kerem" dedi.

Diğer asker "Astsubay Başçavuş Kerem Akbaş. Emret komutanım" dedim. Ve elini alnına götürüp selam verdi.

Yüzbaşı "Mahmut" dedi.

Asker "Astsubay Kıdemli başçavuş Mahmut Özarslan. Emret komutanım" dedi. Ve elini alnına götürüp selam verdi.

Yüzbaşı "Aden" dedi.

Asker "Teğmen Aden Yakan.Emret komutanım" dedi. Ve elini alnına götürüp selam verdi.

Yüzbaşı "Tuna" dedi.

Asker "Asteğmen Tunahan Aykaç. Emret komutanım." Dedi. Ve elini alnına götürüp selam verdi.

Yüzbaşı"Rahat asker" dedi. Ve hepsi ellerini alınlarından indirdi.

Adının Tunahan olduğunu öğrendiğim asker bana döndü ve "Duru komutanım bir şey sorabilir miyim aşırı merak ettim de " dedi. O sırada yandan Kerem onu dürttü. Tunahan Kerem'e "Dur ya bir şey sorucam" dedi.

"Sor" dedim.

"Komutanım Şimdi siz kadınsınız ya hani zor olmuyo mu yani nasıl yüzbaşı oldunuz çok merak ediyorumda.Yani tabii sizi küçük gördüğümden değil ama yani şey işte komutanım" dedi.

Yandan Kerem "Sıçtın sıvadın Tuna" dedi.

Hafif tebessüm ederek "Küçüklük hayalimdi. Çok çalıştım. Oldum bu kadar çok bı hikayesi olayı yok" dedim.

Tunahan "Anladım komutanım biz sizi tutmayalım yarın görüşürüzz" dedi ve gitti.

Onlar gittikten sonra sesli bir kahkaha attım. Enerjileri çok hoşuma gitmişti.
Sonra hızlı adımlarla lojmana girdim içeride Az önce tanıştığım asker  Aden vardı.

Bana döndü ve "Komutanım bu lojmanda sanırım ikimiz kalacağız"dedi.

"Askeriye dışında bana komutanım deneme gerek yok Aden
Duru desen daha iyi olur" dedim. Ve gülümsedim.

"Tamam komutanım. Ay yani Duru" dedi.

Onun bu haline güldüm ve "Neyse Aden'cim ben eşyalarımı yerleştirmeye gidiyorum sana iyi geceler" dedim. Ve eşyalarımı yerleştirmeye başladım.
Yaklaşık bir kaç saat içinde bitmişti.
Gelen yorgunlukla kendimi uykunun derin kollarına bıraktım.

___________________________________________

Merhaba arkadaşlar bu benim ilk kurgum sayılır. Önceki kurgum aşırı göz kanatıyor ve yazım hatalarım var. Bu kurgum öyle olmamasına gayret edeceğim.
Fikirlerinizi yorumlarda belirtirseniz bana çok yardımcı olmuş olursunuz. Aşırı mutlu olurum.
İlk bölüm çok akıcı olmadı gibi ama diğer bölümler hakkında çok güzel fikirlerim var.
Bölümleride 800 kelime
üstü yapmaya çalışacağım bu bölüm 1000 kelimeyi geçti 😅
Oy verirseniz çok mutlu edersiniz
Sınır koymayı saçma bulduğum için hiç bir bölümüne koymayı düşünmüyorum.
Kendinize iyi bakıın💗
Seviliyorsunuz❣️

FırtınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin