0.4

6 1 11
                                    

AAA BOLUM MU GELMIS

Medya:Acar Bıçakçı

Sabah olmuştu Emre yani kardeşimi ben berbere götürecektim. Cok gereksiz bir heyecanım vardı ,sabahtan beri kalbim nasıl atmasını unutmuş gibi bir hızlanıp bir yavaşlıyordu. Emre'ye çaktırmamaya çalışıyordum ama sürekli bana bakıp sırıtıyordu. "Ne bakıp bakıp gülüyorsun be sabahtan beri?" çok takıyormuş gibi görünmüyordu."Sen neden bu kadar heycanlı gözüküyorsun ya?" bunu da yine eşek gibi sırıtırken söylüyordu. Bir şeyleri anlamıştı, Acar'la zaten çok iyi anlaşıyorlardı."Kaç yaşına geldin hâla biz götürüyoruz seni berbere" dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. Cidden 12 yaşına gelmişti ama annemin düşkünlüğü yüzünden tek başına sokağa bile çıkamıyordu. Aslında bugünlük bu hoşuma gitmişti ama bunu Emre'nin bilmesine gerek yoktu."Benim suçum sanki git anneme söyle onu" dedi konuşmama izin vermeden de "Hadi gecikeceğiz çıkalım artık abla" dedi, tamam diye mırıldanıp kalktım.

Siyah bir eşofman üstüne beyaz,kalın askılı bir crop giymiştim. Hava biraz soğuk olduğu için de üstüme eşofmanımla aynı renk fermuarlı bir sweat geçirmiştim. Emreye ne kadar söylesem de söz geçirememiştim ve zorla tişört giymişti. Dışarda üşüdüm diye söyelenirse diye yanıma onun için de bir hırka almıştım. Tahmin ettiğim gibi de olmuştu yolun çeyreğine bile gelmeden elimden hırkasını alıp giymişti.

Şimdi ise tam dükkanın olduğu sokaktaydık. Gereksiz gerilmiştim ve korkuyordum. Ya benimle hiç konuşmazsa ya selamıma cevap bile vermezse diye yolda kendimi bitirmiştim. Dükkana girdiğimizde Acar yerleri süpürüyordu,kapının sesini duyduğunda süpürgeyi kenara bıraktı arkasını dönerken hoşgeldiniz diyecekti ama bizi daha doğrusu beni görünce şaşırmıştı ve cümlesini tamamlayamamıştı.

Baktı,baktı,baktı ama bir şey söylemedi ilk konuşan ben olmuştum "Hoşbulduk" dediğimde başını salladı ve Emre'ye döndü, bana sunmadığı mükemmel gülümsemesini sunarak "Sen de hoşgeldin abim" dedi bana değil Emre'ye. Gerçi tanıştığımızdan beri bana hiç tam anlamıyla gülümsememişti ki. Bütün hevesim solmuştu. Neden benim getirdiğimi bile sormamıştı. Oflayıp köşedeki pufa oturdum ve onları dinlemeyi kestim. Kulaklığımı telefonuma bağlayıp müzik dinlemeye başladım ve Acar'ı izledim. Özleyene kadar yüzü hep gözümün önünde olsun diye. Gerçi muhtemelen eve gidince özleyecektim ama neyse. Gözlerimin üstünde gezindiğinin gayet farkındaydı ama rahatsız olduğunu belirtecek hiçbir şey yapmamıştı. Kafa karıştıran bir insandı kendisi.

Bir süre sonra karşınızda Acar olsa bile boş oturmaktan sıkılıyordunuz. Ayağa kalkıp "5 dakikaya burdayım" dedim ama Acar başını bile sallamadı Emre bana dönüp "Tamam abla" dedi.
Başımı sallayıp dükkandan çıktım.

Gözün dolmasın Efnan

Oflayıp Ankara'nın gri gökyüzüne baktım. Acar ne kadar gri rengini ve karanlığı seviyorsa ben de o kadar nefret ediyordum,genelde o günü hatırlatıyordu bana.

Acar'ın sevip benim sevmediğim tek şey

Bu zamana kadar Acar neyi seviyorsa ben de onu sevmeye çalışmıştım. Ama en çok da Acar'ın sevmediği kendimden nefret etmiştim. Acizliğimin ben de farkındaydım,muhtemelen benim yaşadığımı yaşamayanlar da benim gurursuz olduğumu düşünüyordu.Ben de öyle düşünüyordum aslında. Rastgele bir markete girdim ve limonlu ice tea alıp çıktım. Sanırım hayatım boyunca su dışında içtiğim tek içecekti,bana göre dünyanın en iyi içeceğiydi.

Dükkana girdiğimde Emre'nin traşı bitmişti ödmeyi yaptım. Acarla göz göze geldiğimizde gülümsedim ama saliseler içinde gözünü gözümden çekti "Görüşürüz Acar" dedim,sadece başını salladı en boş bakışıyla.

Barbar Berber✂️(Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin