merhaba. öncelike lys ye girenlerin sınavının iyi geçtiğini diliyorum. multide kitabın oyuncularının resimler var. sonunda biraz geç olsada hepsini bir arada koymak aklıma geldi:) tabiki en büyük fotoğraf Bedrettin, sağındaki erkek Servet, diğer erkek Ali. ALİ'nin altında Işıl, diğeride Aybüke. arda2yı hayalinizde canlandırmanızı istedim. oyuncuların isimleri böüm sonunda yazıyor. uzun bir bölüme hazı olun. iyi okumalar.
Bedrettin'in arabasına bindiğimizde Bedrettin o ana kadar evlerinde olan annesini aramıştı fakat maalesef annesinin telefonu kapalıydı ve ev telefonlarının da olmadığını sandığımdan bu sefer babasını arıyordu. Neyseki babası bizi daha fazla endişelendirmeden açmıştı telefonu. Bedrettin onunla kaşları biraz çatık, ciddi bir sesle konuşuyordu ben onu izlerken.
- Merhaba baba, nerdesin ne yapıyorsun?
- Hıı tamam annem evde mi peki?
- Yok bir şey yok, öylesine aradım. Sana bir zarf ya da bur fotoğraf falan geld-
- Neyse, tamam baba hoşçkal, kolay gelsin.
- Ne dedi, diye sordum Bedrettin'e merakla.
- Fotoğraf falan görmüş gibi değildi. Annem ise evdeymiş, abim zaten Adana'da değil.
Başımı salladım içim biraz rahatlarken. Sonrasında suskundum. Diyecek bir şey bulamıyordum. Camda ln dışarı bakmakla yetinip bu olanlar benim suçum olmasamda kendimi gerçekten bir suçlu gibi hissediyordum. Sanki bunlar benim yüzünden olmuşta konuşmaya hakkım yokmuş gibi...
- Sen neden aramıyorsun aileni? Dedi Güzel Adam gaza her saniye daha çok basarken.
O bu soruyu sorar sormaz ona dömdüm ve bur saniye onun cennet rengi gözlerini yakaladım gözlerimde, sonrada o başını çevirse de bakmaya devam ettim böyle aklıllıca bir şeyi düşünmesinin ve o şeyin ne kadar doğru olduğunun bana verdiği şaşkınlıkla.
Çok güzel bur soru sormuştu. Doğruydu. Neden aramıyordum ben ailemi ? Ya fotoğraf onlara da gitmişseydi? Buradan Hatay'a mesafe çok değildi. Bir şekilde Ali'nin onlara fotoğrafı göndermiş olması zor değildi. Hiç aklıma gelmemişti ailem, diye düşündüğümde yüzümdeki şaşkınlık yerini hüzne bırakmış ve ben pencere tarafına geri dönmüştüm.
Aramalı kıydım onları? Evet aramalıydım. Ne diyecektim? Eğer fotoğrafı görselerdi beni aramazlar mıydı? Peki ben açar,mıydım? Onlarla konuşamazdım ki eğer öğrenmişlerse, hemde tek kelime... İs işten geçmiş olurdu. Bana ne desem inanmazlardı, ki zaten benimde gücüm olmazdı konuşmaya. Diğer yandan görmemiş olsalar bile hala bunu taa buradan engellememiştir imkansızdı. Yapacak bir şey yoktu, hiçbir şey... O yüzden bir şey demedim Bedrettin'e ve yolu izlemeye devam ettim.
Evleri bulunduğumuz yere biraz uzak olduğundan arabada yeterince susabilmiştik. Bu sefer öyle bir hüzün çökmüştü ki üstümüze, birbirimizle bile konuşmuyordum. Kolay değildi tabi, aileydi bu ve ben Bedrettin'in ailesine ne kadar değer verdiğini görmüştüm. Yinede kendinde bir şey söyleme zorunluluğu hissettiğimde konuşacak bir cümle aradım. O cümleyi bulmak için direksiyonu tutan eline dokundum Güzel Adam'ımın. Dokunmamla ellerinde farkedebildiğim damarları yerine oturmuştu ve birbirimize bakmıştık.
- Her şey güzel olacak, şimdi değilse bir gün, dedim içimden gelen sesi dinleyerek. Bu sefer onu takdir etmeliydim çünkü ben ve Bedrettin'inde duymaya ihtiyacı olan kelimeler bunlardı.
Gülümsedi, gülümsedim. Artık kendimi daha az gergin ve korkak hissediyorum. Bu onun sayesindeydi.
Sonunda evine gelmiştik. Böylece ikimizinde heyecanı bir kat daha artmıştı ki arabadan inip inmemek konusunda tereddüt etmiştik fakat korkunun ecele faydası Yoktum yavaş hareketlerle arabadan indiğimizde birbirimizin dibine girdik. Bedrettin;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL ADAM (GAY)
RandomHayal bile edilemeyecek kadar güzel seyler gerçek olur muydu? Biri beni sevebilir miydi? Neden insan ona acı veren bir şeyi tekrar istesin, bağımlılık mı bu? Kalbimizi yıkan bir şeye iyileşebilmek için tekrar ihtiyaç duyabilir misiniz? Ya da; Bir AD...