5

460 43 49
                                    

Ferdi'nin ağzından:

Dün ardayla yaptığım konuşmadan sonra
Düşüncelerim beni bir an olsa dahi yalnız bırakmamıştı. Onu bıraktığım akşam eve dönüş yolu boyunca bana dediklerini, haraketlerini, mimiklerini kısaca yaptığı her şeyi tartmıştım kafam da, hatta dalgınlığım beni bir araba kazasına sürükleyecek kadardı o an.

Daha fazla düşünmemek için eve döndüğüm an kendimi yatağa bırakmıştım ve şuan sabahın erken saatlerinde bana ait olan iş yerime doğru ilerliyordum.

Bugün pek fazla hastam olmayacağı için arda üzerindeki düşüncelerimi bir kaç meslektaşım ile konuşmayı da düşüyordum, yakın olduğum bir kaç kişiyle tartışmak beni rahatlatacak ve daha objektif düşünmemi sağlayacak gibiydi.

İş yerinin kapısını açtım ayağımla, dün akşamdan beri kapalı olduğu için havasız olan odayı pencereleri açarak havalandırdım. yanımda getirdiğim su şişesindeki suyu neredeyse kuruyacak olan bitkinin dibine döktüğümde damlaları saksıya vurarak düşürdüm.

Çantamı masama bırakıp içinden diz üstü bilgisayarı çıkararak hasta kayıtlarına baktım hızlıca, saat daha erken olduğu için sekreterim daha gelmemişti.

Dünden kalma bir kaç işimi halletmek için dikkatimi bilgisayara vermiştim şimdi. Hem bu vaktin geçmesi için de bana süre tanıyacaktı.

Saatler geçti, işlerim bitti ve arkasını kemirdiğim kalemi böylelikle masaya bırakmış oldum. Oturduğum yerden kalkarak esnedim, rüzgarla birlikte kapanmış pencerenin önüne rastgele içi boş bir ilaç kutusu sıkıştırıp koydum.

Bununla eş zamanlı tıklatılan kapımla başımı çevirdim, içeri kaçamak bakışlarını atan Şevval'in bakışları beni bulduğunda gülümsedi.

"Erkencisin"

Onaylamak için başımı salladım
elimle oturması için işaret ettiğimde elindeki dosyaları toparlayarak siyah deri koltuğa bıraktı kendini.

Esnemesini gizlemeden sulanmış gözlerini sildi, içinden bana sövdüğüne emindim ona göre saat dokuz vakti iş için fazla erkendi.

Kısık gözleri ile bana baktı kaşları çatılırken "Sende var bir şeyler" dedi bir çırpıda.

"Ha?"

"Uykunu falan mı alamadın yoksa?"

Kalktığım sandalyeme geri oturdum, masama bıraktığı dosyalar yüzünden iç geçirdim sıkıntıyla. Hastaların geçmişi ile doluydu hepsi.

"Uyku ile alakası yok" dedim düşüncelerim arasında ona cevap verirken.

Şevval omuzlarını silkti görünüşe göre daha fazla üstlenmek istemediği içindi.
Bakışlarını üstümde hissedebiliyordum büyük ihtimalle neden erkenden burada olduğumu sorguluyordu çünkü normal de o iş yerine gelmeden ben evden çıkmazdım bile.

Hâlini anladığım için güldüm ve dosyaları kenara iterek ona baktım "Sor sor hadi çekinme" cümlem ile o da güldü. alaycı sesiyle "yok be ne çekincem uykum açılmadı o yüzden bakınıyorum öyle" dedi önüne düşen saç tutamlarını kulağının arkasına kıstırırken.

Şevval bir süre sonra sanki çok önemli bir şey bulmuş gibi heyecanla ayaklanırken parmaklarını şıklatıp işaret parmağını bana doğrulttu. "Ben anladım senin karın ağrını!" dedi bağırarak.

Güldüm ve sanki bir suçluymuş gibi ellerimi kaldırarak 'teslim oluyorum' işareti yaptım.

O zamana kadar yüzümdeki gülücük kaybolmazken şevval'in "o çocuğu düşünüyorsun!" Diyişi ile gülümsemem yüzümde dondu.

Arcade    ➤ 𝘼𝙧𝙛𝙚𝙧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin