~ 2. Bölüm~

91 13 4
                                    

()
~~~❣

Her biri sabahleyin tekrardan uyandığında hazırlıklarını yaptılar. Eerros'ta onlara erkenden katılmıştı. Gün ışıklarının çarpıcı olduğu bu saatlerde enerjilerini korumaya çalışıyorlardı. Daha yürümeleri gereken çok yol vardı. Aradıkları kızı bir an önce bulmak ve bu çileden kurtulmak istiyorlardı.

Kuşların cıvıltıları duyulmaya başlamıştı. 10 kişilik ekibimiz ise kaç kişi olduklarını tekrardan sayıp yola düşmüşlerdi bile. Birbirlerinden ayrılmadıklarından emin olmak istiyorlardı. Böyle bir ortamda bir kişi bile önemli olabilirdi.

Gidecekleri yönü en önden ilerleyerek gösteren Nightmoon'u takip ediyordu her biri. Liderlerinin sözünden çıkamazlardı. Burda patron oydu. Her ne kadar o bile nereye gittiğini bilmese diğerlerinin buna karşı söyleyebilecek bir sözü yoktu.

Ormanda yürüdükleri sürece sessizliği korudular. Konuşmak için bir konu açmak istiyorlardı ama ne gibi bir şeyden bahsedeceklerinden tam emin değillerdi.

Fellix saçlarını savurarak yolda yürürken Kills'in yanına geçti.
"Sence bu kızı yakalayıp ne yapacağız?"

Kills ona ciddi olamazsın der gibi bakar iken soruyu cevapladı. "Kızın dilek hakkını kendi isteklerimiz için kullanacağız."

"Nedir bu istek? Açıkcası her şeye sahip olduğumuzu düşünüyordum. Çaldığımız onca elmas ve altından daha değerli bir şey mi?"

"Bende emin değilim. Patron bu konuyu gizli tutmayı tercih etti." Diye mırıldandı Kills yere bakarak konuşurken. Daha sonradan tekrar önüne baktı ve hızlı adımlarla yürümeye devam ettiler.

Uzaklardan bir şırıltı duydular. Yakınlarda bir nehir ya da ırmak olmalıydı. Yönlerini sesin geldiği yöne doğru çevirdiler. Eğer burada yaşayan bir kız varsa muhtemelen suyun bulunduğu bir yerin yakınlarındadır. Attıkları her adım onları her seferinde doğru yola götürüyor gibi hissediyorlardı.

Ağaçların ve çimlerin arasından geçtiler. Dikkatli adımlar atıyorlardı. Ne zaman ne olacağı belli değildi. İçlerini kaplayan bir merak büyüyordu. Ormanın büyüsü sanki onları içine çekiyordu. Kaybolduklarını çoktan unutmuşlardı. Nereye gittiklerini bilmedikleri gibi geri dönüş yolunu da bilmiyorlardı.

Uzun bir ağaç dalını yoldan çektikten sonra karşılarındaki manzaraya ağızları açık olarak baktılar. Balıkların coşup oynadığı, geyiklerin dinlendiği, kuşların yıkandığı bir nehirdi burası. Hele güneşin ışığı suya çarpınca oluşan o parıltı kendilerini hayal ülkesinde gibi hissettiriyordu.

"Bir çok güzel yer gördüm. Ama böylesini ilk defa görüyorum." neşeli bir şekilde söyledi aralarından biri.

Hep beraber nehirin kıyısına indiler. Çevredeki hayvanları korkutmamaya çalıştılar. Murder diğerlerinden biraz daha hızlı hareket edip yere çömeldi ve elini serin suyun içerisinde gezdirdi. Sanki su kutsaldı. Elinde önceden bulunan ufak yara izleri suyun içerisine daldırılınca ortadan kaybolmuştu. Bu mucize karşısında ne diyeceğini bilemedi.

Bu olayı diğer arkadaşları da farketti. Nightmoon, bu suyun işe yarayabileceğini düşündü. Eğer kendilerine bir zarar gelirse bununu avantaj olarak değerlendirebilirlerdi.

"Tamam pekala, yeter burada oyalandığımız. Devam etmeyi bilmeliyiz." Diye seslendi gür sesiyle.

Ekip bunu duyunca tekrardan liderlerine odaklandı. Israr etmeden denileni yerine getirdiler. Murder'da eğildiği yerden ayağa kalkarak onların yanına gidip onlara katıldı. Fazla dinlenmemişlerdi ama zaten dinlenmeye henüz ihtiyaçları yoktu. Daha gün yeni başlıyordu.

SUİKASTÇI - Errorink ShipHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin