Uçaktan indiğimde kendimi az da olsa dinlenmiş hissediyordum. İstanbulda beni neyin beklediğini bilmiyordum ama yüzleşmeye çoktan hazırdım.Bir kahve bana iyi gelip yaralarımı saracaktı. O yüzden hep kahve aldığım dükkana gitmeye karar verdim tabiri caizse bin kiloluk valizimle birlikte .Kahvemi seçtikten sonra kasiyerden o kutsal soruyu duydum:
—Nakit mi kart mı Firuze hanım?
—Kart olsun lütfen.Kasiyer cihazı uzattığında şifremi girdim tam kartımı alıp artık huzurlu bir şekilde kahvemi içmeyi beklerken
—Firuze Hanım maalesef kartınız kullanıma kapalı başka bir kartınız varsa oradan alalım ödemeyi.İşte o an artık Londrada değil Istanbulda olduğumu fark ettim çünkü Türkiyede geçerli tek kartımın az önce geçersiz olduğunu öğrenmiştim ve cebimde tek bir Türk lirası bile yoktu.
—Şey acaba döviz kabul eder misiniz hem daha çok para kazanmış olursunuz ,şöyle yapalım ben size kahvenin parasını Euro olarak ödeyim ne dersiniz?
Arkamda birkaç kişinin daha beklediğinin farkındaydım ve olmayacağını bile bile kasiyeri buna ikna etmeye çalışıyordum.
—Firuze Hanım maalesef bu mümkün değil.
—Tamam bakın şöyle yapalım ben size parasını sonra ibandan yollayım ne dersiniz.Karşımdaki kasiyer bana bakkala gelmiş 8 yaşındaki çocuk muamelesi yapmaya hazır bir şekilde cevap verdi:
—Burası mahalle kahvesi değil hanımefendi .
HAYIR .HAYIR.HAYIR.Ağzının orta yerine vurmamalıydım kahveyle birlikte .Sakince kahveyi bıraktım ve kartları cüzdanıma koymaya başladım. O sırada yanımda birinin varlığını hissettim:Baya yakışıklı birinin varlığını...
—Hanımefendinin kahvesini ben ödüyorum yalnız tekrar yapın buz gibi olmuştur .Bir daha da aynı muameleyi hiçbir müşterimize göstermeyin.Yoksa kendinizi kapıda bulursunuz .
Kasiyer yanımdaki adamı görünce epey panikledi,deminki rahatlığı tamamen gitmiş yerine minik bir kedi yavrusu gelmişti sanki...
—Özür dileriz Ateş Bey bizim hatamız hemen tekrar yapıyorum kahveyi.
Cümlesini bitirdikten sonra kasiyer bana döndü ve masaları gösterdi:
—Buyrun Firuze Hanım bizi burda bekleyin lütfen .
—Hayır ben bir kahve istemiyorum iyi günler.
Son cümlemi az önce adının Ateş olduğunu öğrendiğim adama bakarak söyledim ,hareketi her ne kadar kibar ve nazik olsa da kimseden karşılıksız bir şey kabul etmemeye alışmıştım. O kimdi bilmiyorum ama ben Firuze Aslanerdim.
Fazlasıyla yakışıklı yüzünü bana çevirdi ve konuşmaya başladı:
—Firuze Hanım şu an da aynı durumdayız ben de az önce uçaktan indim ve fena halde yorgunum .Buyrun bir kahvemizi için lütfen.—Nazik davetiniz için teşekkür ederim ama istemiyorum iyi günler size.
Biz konuşurken kasiyer kahvemi çoktan yapmış üstüne üstlük kocaman bir tatlı tabağının da olduğu bir tepsi hazırlamıştı .Yanımdaki adam büyük ihtimalle patronuydu ve kovulmaktan fena halde korkuyordu.Bir yandan da telefonumu kontrol ettim acaba beni almaya birileri gelicek miydi?
—Peki o zaman en azından tanışalım Firuze Hanım. Ben Ateş Germiyan sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.
Onu ilk kez bu kadar yakından inceleme fırsatım olmuştu ve itiraf etmek gerekirse gerçekten etkileyici bir adamdı. Zengin sarısı diyebileceğim güzel saçlarına eşlik eden bir çift lacivert göze sahipti.Spor yaptığı her halinden belli bir vücudu vardı ve hareketleri gerçekten net ve özgüvenliydi.Ama benim burada kalıp bir yakışıklıyla flörtcülük oynamaya ne vaktim ne de halim vardı.
—Firuze Aslaner ben de .Aynı şekilde ben de memnun oldum ama gitmem gerekiyor kusura bakmayın iyi günler.
—Aslaner dediniz değil mi?Ne iş yapıyordunuz tam olarak?
—Evet Aslaner dedim ve ikinci olarak da çalışmıyorum baba parası diyelim biz ona kısaca.Ha siz şimdi babamı da sorarsınız çünkü görüyorum beni rahat bırakmıycaksınız .Babam da modern tabirle iş adamı ama sokak ağzıyla kendisi bir mafya lideri şimdi abimle hapisteler ve izin verirseniz ailemin yanına gidicem.
Hepsini tek nefeste söyleyip rahatlamıştım onun da benimle daha fazla konuşmayacağını biliyordum özellikle son cümlemden sonra.Yıllarca babamın abimin işini ,kim olduğunu saklayıp durmuştum öğrenildiğinde birçok kişinin etrafımdan hızlıca uzaklaştığını görmüştüm çünkü.
İlk aşkım Ege..Daha 8 yaşındaydım o zamanlar.Okulda onu göreceğim için her sabah normal vakitten bir saat erken kalkıp hazırlanmaya başlardım, okulda onun yanında oturabilmek için öğretmenimin yanıma oturttuğu tüm sıra arkadaşlarımla kavga ederdim.
Sonuç:Babamın ne iş yaptığını sorduğunda bilmiyorum ama hep silahla geziyor demiştim. Bir sonraki tenefüs sınıfta babamın katil olduğu ve herkesin benden uzak durması gerektiği dedikodusu yayılmıştı. Bir kere de şaşırttın be erkekler...
Ama bu sefer aynısı olmadı karşımdaki adam büyük bir bulmacayı çözmüş edasıyla sırıtarak yüzüme baktı:
—İzin verin sizi gideceğiniz yere kadar bırakayım en azından bunu yapmama izin verin .
—Saolun Ateş Bey beni almaya gelicek birileri var, bakın hatta gelmişler bile.
Sadık Abinin mesajını ona doğru tuttum ve vedalaşmak için elimi uzattım:
—Tanıştığıma memnun oldum Ateş Bey ayrıca kibarlığınız için de teşekkürler.Hoşçakalın.
Elimi uzatmama karşılık verdi ve gözlerimin içine bakarak konuşmaya devam etti:
—Tanıştığımıza benim kadar memnun olmuş olamazsınız Firuze Hanım ve içimden bir ses tekrar görüşeceğimizi söylüyor o zamana kadar siz de kendinize iyi bakın.
O kadar kendinden emin, net tavırları vardı ki üzerine bu kadar yakışıklı olması da eklenince etkisinden çıkmak zorlaşıyordu.Sıkıca tuttuğu elimi çektim ve çıkışa doğru yürümeye başladım.
Sadık abiyi gördüğümde sonunda tanıdık bir yüz görmenin verdiği mutlulukla hızlı adımlarla yanına gittim .Sadık abi babamın sağ koluydu ve yıllardır bizimle birlikteydi o yüzden aileden biriydi.Ve itiraf etmeliyim onu son görüşümün üstünden o kadar çok zaman geçmişti ki tanımakta zorlanmıştım.
—Sadık abi bu sen misin gerçekten?Gelirken beyaz boyaya falan mı battın çıktın bu saçların hali ne sana Sadık dede falan mı desem ne yapsam?
Her zamanki gibi gülerek cevap verdi bana:
—E biz yaşlandık da sen de genç bir kadın olmuşsun bildiğin Firuze asıl ben seni tanımakta zorlandım be kızım.
Sadık abiyi görmek bana iyiden iyiye yıllar önce gitmek zorunda kaldığım evimi hatırlatıyordu üstelik ailemin başı belli ki fena halde beladaydı.Nerden anladığımı soracak olursanız beni almaya Sadık Abinin gelmesinden üstelik bir de yalnız gelmesinden...Yanında diğer korumalar bile yoktu.Büyük ihtimalle kalanlar da evin etrafındaydı.
—Kızım arabaya geç sen hadi ben de valizini yerleştirip geliyorum hemen.
—Yardım etseydim ben ?
—Firuze sen arabaya geç demedim mi ben.Sadık abiyi daha fazla sinirlendirmek istemediğimden arabaya geçtim. Eceden birkaç arama ve mesaj gelmişti.
Ona cevap verirken Sadık Abi de bindi arabaya ve evin yolunu tuttuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH MEVSİMİ
RomanceHiç sorun değildi senden önce sevilmek,sevilmemek...Kimse kırık bir bardaktan su içmezdi çünkü.Ama senle tanıştıktan sonra sanki biri kırılan parçalarımı bir güzel temizledi yerine daha güzellerini yapıştırdı .Sanırım sırf bu yüzden bile seni ömrüm...