0.7

55 12 4
                                    


Derin bir nefes aldım, ortam şuan baya gergindi. Stresten dolayı volta atan kuzenime baktığımda onun durumunun daha da kötü olduğunu farkettim. Şuan tek yapa bildiğimiz konuşmanın bitmesini beklemek.

Kim ailesi geldiği gibi büyük salonda ağırlanmışlardı. Büyük babam burda beklememizi söylemişti ve 2 saatte yakın konuşmanın bitmesini bekliyorduk.

Sonunda büyük babam ve Kim ailesi içerden çıktı. Fakat Taehyung hâlâ çıkmamıştı. Büyük babam Yoongi'yi yanına çağırıp içeri girdiler. Resmen meraktan çatlayacak duruma geldim.

Hoseok benim kadar merak etmediği için yanımdan ayrılmıştı. Bende orda tek durmak istemediğim için dışarı çıktım.

Çiçek bahçesine doğru ilerlerken tanıdık bir sesin bana seslendiğini duydum. Arkamı döndüğümde komutanı gördüm. Hızla yanıma vardı ve" Merhaba prens beraber yürüyelim mi?"diye sordu. Onun teklifini tabi ki geri çevirecek değildim beraber güllerin arasında yürümeye başladık. Mermer süs havuzuna yaslanıp ona döndüm, o da beni izliyordu. Eli saçlarıma gitmiş ve perçemlerimi kulağımın arkasına doğru itmişti "Durgun gibisin, ne düşünüyorsun?"diye sordu.

"Hiç, sadece aklım Yoongi de kaldı."dedim ve süs havuzuna serpilmiş çiçeklerle oynamaya başladım. Komutan ise sadece beni izliyordu fakat sanki bir şey konuşmak istiyor gibi bir tavrı vardı.

Bende ona dönünce bakışmaya başladık. Gerçekten aramızda garip bir çekim vardı ve böyle susmak çok rahatsız edici geliyordu "Komutan Jeon rahat olun lütfen."dedim ama benim de ondan farkım yoktu küçük bir kıkırtı çıkmıştı dudaklarından "Bana hiçbir zaman adımla seslenmiyorsun Jimin, sence ikimiz için de bu resmiyet fazla değil mi?"ellerimi iki avcu arasında saklayıp devam etmişti "Jimin, ikimizde birbirimizden etkileniyoruz ve ben bu durumu gereksiz yere uzatmak istemiyorum. Hemencecik yapış yapış olalım demiyorum lütfen beni yanlış anlama ben sadece seni daha yakından tanımak istiyorum belki bir şansımız olur" beklentiyle gözlerime bakıp cümlesini tamamlamıştı.

Söyledikleri okadar hoşuma gitmişti ki onu öpücüklere boğmak istiyordum. İri avuçların içinde kaybolan ellerimi yanaklarına yerleştirdim "Yapış yapış olmak umrumda bile değil Jungkook, evet çok az bir süre geçti ama sana olan hoşlantım çok hızlı büyüyor ve bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum."dedim ve ellerimi tekrar iri ellere sardım. Jungkook elimi kavrayıp avuç içimi öpmüştü "Beraber başa çıkacağız çiçeğim, yavaş yavaş ama bir okadarda net hissettireceğim sana içimde ki sevgiyi" elleri bu sefer belimi sarmış ve beni kendine çekmişti bende ellerimi omuzlarına sarmıştım. Nefesini boynumda hissedince tüm vücudum yanmaya başladı.

Ardından boynuma küçük kokulu  bir buse kondurmuştu. Garip hissettirdiği için kıkırdamıştım. Keşke sonsuza kadar onun kollarında kalsam okadar huzur verici bir yerdi ki asla sıkılmazdı.

İçime bir cesaret doğmuştu resmen ve uzun zamandır istediğim şeyi sormak istiyordum "Jungkook sakıncası yoksa gece odama gelir misin, seninle uyumak istiyorum."dedim ve kafamı omzuna yasladım. Çok güzel kokuyordu. Jungkook bunu beklemiyor olacak ki şaşkın bir şekilde bakıyordu bana "Emin misin yani benim için sıkıntı değil ama kendini bunun için zorlamanı istemiyorum" dedi.

Samimi olduğumu anlaması için gözlerine baktım nede olsa gözler asla yalan söylemez "Hayır gerçekten istiyorum, kokunu soluyarak uyumak istiyorum."dedim gerçekten bir tık hızlı ilerliyordum ama sonuçta hayat kısa ne olacağı belli değil oyuzden boş şeylerle zaman harcamak istemiyordum. En sonunda ikna olmuştu. Geceyi sabırsızlıkla bekliyordum artık.

•••••••••••••••••••••••

Jungkook'un işi olduğu için ayrılmıştık. Saraya doğru ilerliyordum ki misafirlerimizin gittiğini fark ettim. Koşarak Yoongi'nin odasına çıktım. Kapıyı çalmadan içeri dalmıştım.

Oda da Hoseok'un olduğunu da fark edince geç kaldığımı anladım, tanrım  kesin tüm dedikoduyu kaçırmıştım. Yoongi benim halime gülmüştü yanını göstererek "Daha başlamadık çabuk gel otur."dedi. Hoseok ise benle dalga geçiyordu "Sende ne dedikodu meraklısı çıktın ya bizde seni masum bişey sanıyoruz."

Parmağımı dudaklarına koyup susturdum "Konu canım kuzenim Yoongi hakkında oyuzden yoksa öyle işlerle ilgilenmiyorum senin gibi"dedim ve göz kırptım tabi Hoseok bitane geçirmişti kafama.

Yoongi "Ya bi rahat durun yemin ederim anlatmadan giderim göt gibi kalırsınız."diye tehdit edince ikimizde sustuk. Yoongi sırıtıp devam etti "İşte böyle uslu durun. Neyse konuya gelelim aslında pek bişi konuşmadık büyük babam bize sadece acele ettiğimizi birbirimizi daha iyi tanımamız gerektiğini söyled. Bu yüzden bizi bir kaç günlüğüne çiftliğe gönderecekler anlaşıp anlaşmayacağımızı öğrenmek için."

"Sen neden bukadar sevindin bu duruma ya bişey yaparsa sana."dedim. Hoseok da tıpkı benim gibi düşünüyordu. Yoongi'nin umrunda bile değildi "Aslında Taehyung ile konuştuk ve beraber ortak karar verdik gittiğim yerde sanki anlaşamıyor muşuz gibi davranıp bu işi bitireceğiz."dedi Yoongi.

Bu sefer Hoseok cevap vermişti ona "Direkt istemiyorum diye söylesene neden böyle saçma bir oyuna girdiniz."bende ona katılarak devam ettim "Hoseok haklı böyle bir saçmalığa gerek var mı ki"dedim

Yoongi "Bende uzatmak istemiyorum ama Taehyung istedi bunu. Galiba eski sevgilisinden kaçmaya çalışıyor."dedi ama ona neden böyle bir iyilik yaptığını anlamamıştım.

Konuyu uzatmak istemedim buyüzden başka şeylerden bahsetmeye başladık. Uzun bir sohbetten sonra saatte baktığımda herkesin şuan uyuduğunu anladım. İşte o an unuttuğum şey kafama dank etti. Birazdan Jungkook odama gelecekteki ve ben odamda bile değildim.

Hızla oturduğum yerden doğruldum "Benim çok uykum geldi bir an hadi hepinize iyi geceler" dedim ve tam çıkacakken Hoseok önümü kesti "Tabi canım kesin uykun gelmiştir ne karıştırıyorsun dökül bakalım"dedi. "Gerçekten anlatacak zamanım yok yarın anlatırım size"dedim yalvararak. Yoongi "Ya bırak gitsin demekki bir bekleyeni var"dedi imayla ama şuan onları umursamıyordum bile tek derdim odama gitmek.

En sonunda odadan çıkmayı başarmıştım.  Koridorda yürürken hem acele ediyordum hemde ses çıkarmamak için çabalıyordum. Sonunda odama vardığımda yatağımda birinin uyuduğunu fark ettim. Jungkook beden önce gelmişti oysa onu davet eden bendim. Kendimi biraz suçlu hissetmiştim. Hızla üstüme geceliklerimi giyip yanına uzandım. Yorgun olduğu için beni beklerken uyuya kalmış olmalıydı. Pencereden gelen ay ışığı yüzünde dinleniyordu. Okadar yakışıklı duruyordu ki dayanamayıp dudağının altında ki benden öptüm. "Neden bukadar geç geldin" diye mırıldandı Jungkook. Saçlarını okşayıp "Özür dilerim konuşmaya dalmıştım"

Jungkook kollarını belime sarıp beni kendine çekti, istemeden gülümsüyordum bende kafamı göğsüne koyup kokusunu solumaya başladım. "Sorun değil hadi uyu artık çiçeğim"diye mırıldanıp saçlarımı öpmüştü. Bu gece kesinlikle en güzel gecemdi. Onun kollarında olmak bi nimeti benim için.


















Çok kötü yazıyorum ama elimde değil çünkü çabucak bitsin istiyorum artık. Doğru düzgün fici hatırlamıyorum bile oyuzden çok zor geliyor. Kusura bakmayın:(

Dream & Real~~JİKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin