Arkadaşlar ben bundan sonra sadece interseksüel kurgu yazmaya karar verdim.
O nedenle bismillah
Keyiflice okuyun
📍
Elinde gofretiyle sallana sallana yürüyordu Mustafa, abisine eve gel demek için annesinin de tembihiyle kahvehaneye ilerliyordu son hız. Kiloları nedeniyle çabucak yorulmuş, köşe başını dönmeden elini duvara yaslayarak soluklandı.
"Ne kadar uzak ya bu kahve de, abimin de telefona bakmayası tuttu he." Söylene söylene soluklandı oğlan. Karşıdaki kuaförde çalışan üniversiteden arkadaşı ona sırtını dönmüştü.
"Beni görmedi galiba... Olsun."
Kendine gelir gelmez köşeyi döndü, abisi kahvehane önünde arkadaşlarıyla şen şakrak sohbet ediyordu.
"Abi! Abi!" Oğlan heyecanlı heyecanlı koştu, o koşarken vücudu sallanıyordu. Abisi dalga geçmeden edemedi. "Abicim sakin ol İstanbul depremi olacak senin yüzünden şimdi."
Mustafa gözlüklerini düzeltti ve soluklandı. "Ama abi biz seni arıyoruz sen hiç açmıyorsun telefonunu." Genç adam eliyle telefonunu yokladı, cebinde kapanmış olmalıydı. "Hiç çalmadı ki abicim, niye aradınız?"
"Yemek yiyeceğiz! Annem biber dolması yaptı, bak söylüyorum 3 tane sen 7 tane ben yiyeceğim. Ondan aradık seni." Cihan kardeşine karşı hassas olsa da arkadaşları değildi, yalnız kaldıklarında Mustafa'ya karşı epey zorba olabiliyorlardı.
İkisi hariç. Efe ve Yamaç...
İkisinin de tek amacı Mustafa'nın ablası Elif'ti. O nedenle oğlana olabildiğince iyi davranıyorlardı. Mecburen...
"Yavrum 7 taneyi sen bile yiyemezsin hadi ordan!" Cihan oğlanı kolunun altına çekti. "Ya abi yerim! Hem sen kızarsan seni bile yerim ben. Bilmiyorsun sanki!" Mustafa abisinin kolunun altından kaçmak isterken arkasındaki ihsan'a takıldı ve adamın düşmesine neden oldu.
Herkes kahkaha atarken ihsan sinirli, Mustafa ise mahçup.
"Özür dilerim abi... Görmedim ben seni." İhsan söylene söylene kalktı yerden, karizması yerle bir olmuştu. "Varil gibi olmuşsun, tabii görmezsin. Az ye az." Duydu Mustafa, başını diğer tarafa çevirip uzaklaştı arkadaş grubundan.
"Abi gelirsin sen istediğin zaman." Eve gidene kadar bir tur ağlardı. Bir tur da dolmaları yerken ağlayacaktı.
Cihan sinirle ihsan'a döndü. "İhsan ağzından çıkanı bil, öyle konuş. Kardeşimle ağzına geleni konuşamazsın." Açık ve netti. "Oğlum yarma gibi olmuş, az yesin. Yeter be onu çekiyoruz hep, yemiş de yemiş. Ulan eziliyordum burada."
Yamaç, Cihan ağzını açmadan konuştu. "Senin paranı mı yedi reis? Hayırdır? Varmış ki yemiş, kendi işine bak ve de ki şuncacık darbede yere yıkılıyorsam beni ilk firsatta sikerler."
Efe de diğer taraftan atladı hemen, birbirlerini hiç sevmezler bile Mustafa'yı ikisi de kendi menfaatleri için ölümüne savunurlardı. "Oğlum o darbede kılım kıpırdamazdı lan, sen nasıl devrildin amına koyayım?"
Keyifli bir kahkaha atmıştı Cihan ve Efe, arkadaşlarının desteğini seviyordu.
"Oğlum bu Mustafa size ne büyüsü yaptı lan? Allah'ı savunur gibi savunuyorsunuz?" İhsan rahatsızdı bu durumdan. O yağ tulumunu korumaları zoruna gidiyordu.
"Ne büyüsü lan! İnsan gibi davranışların yok, bir de gelmiş büyü mü yaptı diyorsun. Ayağını denk al, düzgün davran. " Yamaç son ikazını yaparak hışımla ayağa kalktı. Mustafa'nın gittiği yoldan hızla o da yürümeye başladı.
Mustafa çabuk yorulacağı için çabucak ona yetişirdi Yamaç, bu konuda endişesi bile yoktu. 5 dakika kadar anca yürümüşken önünde ağlaya ağlaya giden oğlanı gördü. Önünü göremediğinden yürürken taşlara çarpıp kendi canını yakıyordu.
Ceketin cebinden belki Mustafa'yı görürüm diye aldığı ve her zaman hazır bulundurduğu gofreti çıkardı ve arkadan oğlanın yüzüne doğru uzattı.
Mustafa önüne doğru havada tutulan gofretle afalladı. Çabucak arkasını döndü ve ıslak gözlerle baktı Yamaç'a. "Yamaç abi? Bir şey mi oldu?" İç çekiyordu.
İhsan sağlam bir dayak istiyordu şüphesiz.
"Bir şey mi olmalı illaki küçük panda, gofret aldım sana. Şimdi dedim bu ağlayarak kalori kaybeder falan... Malum ben kalorisiz insan sevmiyorum. Aramız bozulmasın istedim." Mustafa sevinçle adamın elindeki gofreti kaptı.
Bu Yamaç abisinden aldığı sekizinci gofretti, hepsini bir kutuda yenmemiş halde saklıyordu, hepsi özeldi.
"Bozulmaz ki bizim hiç aramız... Ben her zaman iyi olurum senle." Gülümsedi Yamaç, Mustafa'yla arası ne kadar iyi olursa Elif'e o kadar çok yaklaşırdı. "Heh şöyle gül işte. Sümüklü haller sana hiç yakışmıyor."
Oğlan kocaman gülümseyince yanaklarının dolgunluğu yüzünden gözleri kapanmıştı. Şirindi bu halde... Yamaç'a göre gayet şirin bir oğlandı Mustafa.
"Göremiyorum!" Yamaç kahkaha attı, arkalarından hemen Efe gelmişti. "Ulan Yamaç! " sessizce ettiği sitemi ikili duymadı. Mustafa parlak gözlerle baktı Efe'ye. "Pştt köfte dudaklı! Bu gözlerin hali ne? Ağladın mı yine?"
Sohbet etmeye çalışıyordu, gofret alacak zaman bulamamıştı.
"Hm hm! Birazcık ağladım ama geçti, Yamaç abi bana gofret almış!" Dünyanın en güzel hediyesi onundu sanki. Dünyanın en mutlu insanıydı şuan.
"Seni bir güzel dövmek lazım, niye ağlıyorsun sen? O şerefsiz her şeyden memnuniyetsiz! Sen niye o dedi diye ağlıyorsun?" Yamaç Mustafa'ya karşı gösterilen ilgiye rahatsızdı. Elif'e yaklaşsın istemiyordu.
"Ağlamayacak bundan sonra zaten, bak sen işine. Gel bakalım küçük panda, seninle evine kadar yürüyelim." Koluna girmesi için uzattı. Mustafa heyecanla koluna girdi ve Efe'yle konuştu. "Efe abi söz başka zaman senle de konuşuruz. Eve de gitmem lazım zaten. Hadi görüşürüz!" Elini sallamıştı havaya kaldırıp.
Efe selam verirken ikili yürümeye başladı.
"Bu işin sonunda Mustafa'yla arası iyi olup Elif'le evlenecek olan ben olacağım Yamaç bey... O zaman şimdi ki gibi olabilecek misin acaba!" Sinirli sinirli döndü geriye.
Yamaç ve Mustafa ikilisi ise mahallede onları izleyen insanlar olduğunu bilmeden yürüdüler konuşa konuşa.
Neticede tüm mahalle Mustafa'nın çift cinsiyetli bir oğlan olduğunu, Yamaç'ın da yağız bir delikanlı olduğunu biliyorlardı.
İkisinin yan yana gelişi hiç de hoş değildi, bu ikili birbirleri için yaratılmamışlardı.
📍
Evetttt ilk bölümle karşınızdayım.
Bakalım Mustafa yamaç Efe ve elif dörtlüsünde neler olacak
Genel olarak soft düşünüyorum
Mustafa da çift cinsiyetli ve kilolu olan miniminnak başrolümüz.
Sizi seviyorum ♥️🌼