BÖLÜM-2 Paradoks

12 3 2
                                    


Üzerime atlayan kadını savuşturmaya çalışıyordum. Ağzından, yüzüme kan damlayınca bütün gücümü toplayarak kadını o kadar hızlı fırlattım ki, yol boyunca savrulmuştu.

Kendime gelmeye çalışırken, mahallede çığlıklar havada uçuşmaya başladı. Bunun ne olduğuna anlam vermek için çok tehlikeli gözüküyordu, bu yüzden kendime gelip Gizem'i kolundan tuttuğum gibi eve doğru koştum. O sırada Mert bana doğru koşuyordu. Hızlıca yanından geçerken bir diğer kolumla da Mert'i tutarak eve doğru koşmaya devam ettim. Kapıda duran, bize bakan şaşkın ve endişelenmiş gözleri görünce kendimi yavaşlattım. Kapının önüne gelince direkt eve girdim ve diğerlerini de sokarak kapının bütün kilitlerini kilitledim. Güvenlik konusu benim için önemliydi, bu yüzden kapımızda oldukça fazla kilit bulunuyordu.

"Hassiktir az önce ne yaşadık biz öyle" diyerek kapının önüne çöktüm, hızlıca nefes alıp veriyordum. Hâlâ kadının ağzından, yüzüme kan damlamasını kaldıramamıştım. Elimi yüzüme götürdüğümde yanağımdaki ıslaklığın nerde olduğunu fark ettim, ağızımın tam da yanında. Hemen elimle ağzımı silerek gözlerimi kapattım. Çok iğrençti, resmen ağzıma kan damlatmıştı. Neyseki ağzımın içine girmemişti. Eğer girmiş olsaydı, oracıkta kusardım.

Mert yanıma çömelerek omuzlarımı tuttu. Sersemlemiş bir şekilde sallanıyordum. Kanının kokusu kafamda garip bir etki yaratmıştı. Mert beni sallayarak kendime getirdiğinde "İyi misin, bir şey oldu mu?"
"Gördüğün gibi"
"Kes dalgayı, çok korktum sana bir şey olucak diye"
"İyiyim, ama o kadında çok garip bir şeyler vardı, gözleri insan gözü gibi değildi, vücudu insan vücudu fakat davranışları öyle değil. Çok korkutucuydu"

Mert, sarılarak beni sakinleştirmeye çalıştı. Ne kadar korkmuş olsam da bir o kadar da merak ediyordum, acaba o kadına ne olmuştu? Bunları düşünmeden, dışarıdan gelen çığlık sesleri kulağımda yankı yapmıştı. Hemen kapının önünden çekilerek öne doğru atladım.

"Sanırım dışarıya bakmasak iyi olur" diyerek ayağa kalktım. Diğerleri şaşkınlıktan ne diyeceklerini bile bilmiyolardı. Salona doğru yol aldım. Hemen kumandayı bularak televizyonu açtım. Karşıma çıkan ilk haber kanalını izlemeye başladım.

Yayın kesiliyordu, çok cızırtılıydı ve ekran gidip geliyordu. Fakat az da olsa ne dediği anlaşılıyordu.

Dışarıda siren sesleri çalmaya başlamıştı. İyice korkmuştum ellerim titremeye başladı, haber kanalını duyabilmek için iyice televizyonun yakınına girdim.

"Bu bir uyarı haberdir, - - - - - - - - -

evden sakın çıkmayın-- SAKIN EVDEN ÇIKMAYIN. SESİM GELİYOR MU S- - - - - - - - - - - - -

Dışarıda eğer bir hastalıklı insan görür- - - - sakın - - - - - tekrar ediyorum, sakın - - - - -

Bu bir uyarı haberdir, hastalıklı insanlara karşı hayatta kalın...

Eğer ısırlırsanız- - - - - - -

Virüsü yaymamak için- - - "

YAYIN KESİLDİ! küfürler savurarak kumandayı televizyonun üzerine fırlattım. Yere çöküp ağlamam gereken durumda bunun için fazla büyük olduğumu hatırladım ve hemen ışıkları söndürdüm. Diğerleri yanıma geldiğinde. "Sessiz olmalıyız, dışarıdan kimse gelmemeli"
Gizem korkudan ağlamaya başlamıştı. "İyiki sessiz ol dedi amına koyayım" Boran'ın bu dediği Gizem'i daha fazla ağlatmayı sağlamıştı. Mert'in omzuna vurarak sustur şunu işareti yaptım. Karanlıkla zar zor görebiliyordum.

"Tekrar ediyorum sessiz olmamız lazım, televizyonda, hastalıklı insanlar dedi spiker, virüs ve daha fazlası. Bakın anlaması zor ama eğer şu an aklımızı başımıza almazsak ölebiliriz, belki o kadın benim üzerime atladığında beni öldürebilirdi. Bu yüzden sabaha kadar burada oturup yarını beklemeliyiz. En zor kısmı da dışarıdan kimse almamak olacak"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 06, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vâr olmak için öldürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin