~𝙶𝚒𝚝𝚖𝚎𝚔 𝚐𝚎𝚛𝚎𝚔𝚒𝚛 𝚋𝚊𝚣𝚎𝚗. 𝙵𝚊𝚣𝚕𝚊 𝚢𝚘𝚛𝚖𝚊𝚍𝚊𝚗, 𝚍𝚊𝚑𝚊 𝚌̧𝚘𝚔 𝚋ェ𝚔𝚝ェ𝚛𝚖𝚊𝚍𝚊𝚗. 𝙴𝚐̆𝚎𝚛 𝚟𝚊𝚔𝚝𝚒𝚢𝚜𝚎 𝚊𝚛𝚍ェ𝚗𝚊 𝚋𝚒𝚕𝚎 𝚋𝚊𝚔𝚖𝚊𝚍𝚊𝚗.
-𝐶𝑎𝑛 𝑌𝑢̈𝑐𝑒𝑙-Not: Bu hikaye MHA'nın 6. Sezonundan devam etmektedir.
Siyah ve beyazın en asi tonlarını içine ihtiva eden telleri telef olma amacı ile gökyüzünde hareket ediyordu. Bir astar misalince havaya atılmış bulutların sürtünmesiyle oluşan yıldırımlar mordan siyaha geçişli gökyüzünde demevice şekiller çiziyordu. Ahenkli renklerle döşenmiş olan Tokyo artık yerle bir olmuştu. Binalar tozla duman olmuş toprak ile perçinlenmişti. Küçük kızın çıplak ayaklarının yer ile her birleşişinde içinde oluşan gussa daha da layetezelzel hale geliyordu. Önce minik damlalar ile ülkenin bu haline ağlayan bulutlar artık bir bardak su döküyordu yeryüzüne…
Jusetsu'nun düzenli bir biçimde inip kalkan bedeni nefes nefese kalmış haline kanıt sunuyordu sanki. Ayaklarını yer ile düzenli bir biçimde ritim tutturan kız, olabildiğince hızlı koşuyordu. İlk karşılaşmada kurtarılmak için ayaklarını hareket ettiren çocuk bu sefer kurtarmak için temas ediyordu toprak zemine. Pınarlarında kenetlenmiş bulunmakta olan saf ve duru sıvı gökyüzünde dans ediyordu.
Merkez hastanesi. Oraya gitmeliydi. Babasının orada olduğu müphem de olsa kendisinden emindi. Çılgınlarca dünyaya hükmetmeye çalışan babasını durdurmalıydı.
Her insan bir yöneticiye ihtiyaç duyar. Yöneticisiz dünya elması olmayan bir elma ağacı gibidir. İnsanoğlunun her zerresine kök salmış içgüdüsel bir dürtüdür aslında. Hiçbir varlık doğada tek başına hareket edemez. Diktatör kanunlarla birer kukla misali kullanılma zorunluluğu hissederler. Akledemezler. Görünen hiçbir şeyin arkasında yatan olayları akledemezler. Bu durumda kahramanlar devreye girer. Onlar Ay'ı görünmeyen gökyüzüne Güneş'i bahşetmek için görevlendirilmişlerdir.
Küçük kızın dimağında dolaşan kasvetli ve sonu meçhul olan olaylar dehşet vericiydi. "Umarım. Umarım babam kimseye zarar vermemiştir." Bu sözler vücudunu hızlıca daha ileri taşımaya çalışan kızın dudaklarından çaresizce fışkıran nidalardı. Ayaklarını tozlu zemine daha sert bir biçimde bastırdı. Parmaklarını avuç içlerine sertçe geçirmişti, boğumları teninden daha da beyaz bir renge bürünmüştü. Dişleri birbirine kenetlenirken gözlerini karanlığa yumdu, gideceği yolu zihninde çizmişti. Dimağında payidarca olasılıklar dönüyordu. Kimseye zarar gelsin istemiyordu. Özellikle sevdiği çocuk Katsuki, babası rolündeki Aizawa ve abisi rolündeki İzuku. Onlara zarar gelmesini istemiyordu. One For All. Babasının ve onun yoldaşlarının elde edemediği tek güçtü. Onu almak uğruna her şeyini feda edeceğine emin olduğu babasına da bir şey olsun istemiyordu.
Sadece koşuyordu, yapabilecek hiçbir şeyi olmayan bu kızın koşmaktan başka bir çaresi yoktu. Hiç hız kaybetmeyen Jusetsu iki elini yavaşça gözlerine sabitledi. Yol çizerek ilerleyen sıvıyı elleriyle kuruladı.
YAZARIN BAKIŞ AÇISI
"Gözleri bir sıvı ihtiva ediyor. Tezat gözleri farklı renklerde deniz misalince. Gökyüzünün en kutsal beyazına sahip bir okyanusu var ve okyanusta yüzmeye çalışan insanlar. Daha derinlere dalmak mümkün değil zira olmaması gerekecek kadar sığ. Siyah bir nokta var okyanusunda. Küçük ama yorgunluğunu belli edecek kadar belirgin. Gözler yalan söyleyemez. Bu nokta ise gerçekleri saklama amacı ile yapılmış. İçine her acıyı, feryatı ve anıları ihtiva etmiş durumda. Renkler anlam ifade etmez. Herkes ne isterse yorumlar. Beyaz, kutsal; siyah, kötü; kırmızı, katil; mavi huzur; kahverengi ise hakikat. Kimse renkleri bunun dışında anlamlandıramaz. Kör kütük aşık olan bir şair kırmızıyı aşk, seri katil kırmızıyı hayat, aldatılmış bir insan ise kırmızıyı ölüm olarak nitelendirir. Sanatçı sanatını kutsal, bir aşık ise beyazı kutsal olarak vasıflandırır. Sanatçının silahı fırçası, yazarın silahı kalemi ve katilin silahı ise bıçağıdır. Vasıflandırılan madde değişir ama tasvir eden kişi değişmez. Sanatçı. Sanatçı nitelenecek her şeyi farklı özellikleriyle ele alır. Bulutların sürtünmesinden kaçan çığlıklar artınca da sanatçı sanatına devam eder. Edilen her feryat geçersizdir. Jusetsu. O, babasının bulunduğu ortama ayak basarken bile sanatçı ona hayranlıkla bakar. Öfkeli gökyüzü olanlardan haberdar bir biçimde haykırırken kız tereddüt bile etmez. Ağlayan bulutlar, bugüne feryat eden gökyüzü, nidalar fışkırtıp senkronize olan melodiler ve umut kesmiş Ay. Her şey olanlardan haberdar bir biçimde sakin. Solmuş çiçekler, gerçeklerden kaçmaya çalışan hayvanlar ve gözleri büyümüş insanlar. Onlar olacak her şeyden haberdar. Sarışın çocuğun aralanmış dudaklarından kopan vaveylalar bile kahraman rolünü oynayamayacak derecede güçsüz. Kızın havada süzülen telleri. Onlarda olacaklardan haberdar. Shigaraki'nin parmağından istemsizce çıkan ve bir hayli uzayan bıçaklar kıza doğru yol çizerken parmağın sahibi de olacaklardan haberdar. Ama herkes sakin. Olmaması gerekecek kadar sakin. Kızın karnına saplanıp sırtından dışarı çıkan bıçağın etrafa yaydığı kan gerçekleri saklayamıyor. Kırmızı. Tasvir edilemeyecek kadar kırmızı.
Gözlerden fışkırıp etrafa yayılan asaletli sıvı. O da vasıflandırılamayacak kadar acı verici. Olacakları bilerek hareket eden kız şaşırmış bulunmakta. Sanatçı artık dehşete düşmüş durumda. Sanatı durmuş, kifayetsiz çizgileri bir anlam ifade etmiyor. Fırçası dilhun ve tuvaldeki renkler sönmüş. Gökkuşağının ahenkli rengi siyaha dönmüş bulunmakta. Her şey acı veriyor şuanda. Yaşamakta bir anlam ifade etmiyor soluk almakta. Ne bir duygu ihtiva ediyor kalplerde ne de bir ihtiras.
Siyahlı kahraman bir bacağını kaybetmiş olsa da vücuduna güç toplamış ve kıza doğru hareket etmeye çalışıyor. Birinin dudaklarından bir vaveyla fışkırıyor. Sarışın çocuk. Bu ondan çıkıyor. Ağacın yaprağını andıran yeşillikte saçları olan İzuku. O da gözlerindeki yaşlara engel olamıyor. Ve Shigaraki. O da yaptıklarından pişman, kırmızı hareleri ışık saçamayacak kadar demevi ve gözlerindeki yaşlara sahip çıkamayacak kadar üzgün. Bugüne feryat eden gökyüzü de yıldırımlarını indirmekten sakınmıyor. Shigaraki ortamı terk etmeye çalışıyor. Lakin 1 numaralı kahramanın işgaline uğruyor. Ayakları yere temas eden küçük kız sarışın çocuğa usulca bakıyor. Yarası bir hayli büyük olan kız dudaklarını kenarlara kıvırıyor. İlk defa gülümsediğinin farkına varan kahramanın gözleri artık kenetlenen yaşları tutamayacak hale geliyor. "Üzgünüm." Dudaklarından dökülen sözcüklerin ardından bedeni yer ile buluşuyor."
Bakugou son kez baktı ruh eşine,
Onun ışıltılı harelerine,
Gözlerinde bulunan ifadelere,
Gülünce yanağında beliren minik gamzeye.
Ve kulak verdi onun sesine,
Dudaklarından ona haykıran kelimelere.
Son kez sardı kollarını,
Sevdiğinin cansız bedenine.• • •
𝐒𝐨𝐧...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ʙᴇʜɪɴᴅ ᴛʜᴇ ᴜɴʟɪᴛ ʟɪɢʜᴛs | 𝑩𝒂𝒌𝒖𝒈𝒐𝒖 𝑿 𝑹𝒆𝒂𝒅𝒆𝒓
FanfictionYaratma ve çürütme. Birbirine tezat bu iki olgu ile dünyaya egemen kılınmış mutlak gücün eseri. Jusetsu Shigaraki. ᴀʟɪɴᴛɪʟᴀʀ ---------- 'Beynim, farklı bir ülke halini almış durumda. İçinde yaşayan her insan kötü ve etrafta yaygara çıkarma peşinde...