her ne kadar itiraz etsem de hanbine aşığım.
fark etmem çok zor olmadı. ama kendimi ona aşık olmadığıma inandırmaya çalıştım, ve işe yaramadı.
hanbin yaptığımı fark etmiş olmalıydı ki benimle konuşmaya çalışıyordu. ben ise ona aşık olduğumu fark etmemle daha da kaçmaya başladım.
onun da bana aşık olmasına imkan vermiyorum çünkü bu yüzden de kalbimin kırılmasını istemiyorum.
neyse ki bugün hanbin biraz kafa dinlememi söylemişti ve eve gelmememi söylemişti.
ama ufak bir sorun vardı. ricky. beni kendisiyle beraber "konuştuğu çocuğu" görmeye getirmişti. iyi de benim umrumda değil ki.
yaklaşık yirmi dakikadır çocuğu bekliyorduk. en sonunda tanıdık bir yüz görmemle kaşlarımı çattım. hayır, sadece benzetmişimdir.
"üzgünüm, çok beklettim mi?"gelen kişiye baktım. "gyuvin?" harika... "hao hyung?"
"siz tanışıyor musunuz?"
"eve-"
"hayır.""hao hyung! arkadaş değil miyiz, neden beni tanımadığını söylüyorsun?" gözlerimi devirdim. "sen de bana biriyle görüştüğünü söylemedin." gyuvin dudaklarını büküp bana baktı. "ben ne zaman bir şey desem ciddiye almıyorsunuz."
yani evet haklıydı. söyleseydi büyük ihtimal nişan yüzüğü şakası yapardık.
"ve sen de hanbine aşık değilmiş gibi yapıyors-"
gyuvinin lafını kesmek için seslice öksürdüm. ama ricky çoktan duymuş gibiydi. "HANBINE MI AŞIKSIN?" gyuvini öldüreceğim.
"hayır! yani sanırım. bilmiyorum... hanbin kafamı karıştırıyor."
o gece olanların hepsini ve sonrasında yaptıklarımı anlattım. ricky beni dikkatlice dinledikten sonra biraz düşündü.
"bence onunla konuşmalısın. kaçman bir işe yaramaz. zaten onun evinde çalışıyorsun."
"haklısın, ve ben artık gidiyorum! iki arkadaşımı böyle görmek iğrenç." ayağa kalktığımda ikisi de bana gülmeye başladı. gözlerimi devirip onları baş başa bıraktım.
yarın hanbin ile konuşacaktım.
gyuricky date