"Nereye gidiyor bu insanlar,ne bu keşmekeş.Hepsininde yüzünden düşen bin parça,bin parça olduğu gibide kaba!Acıdan mı besleniyor bu insanlar..."
Poyraz yüksek kalp çırpıntısı ile merdivenlerden aşağı adımlar atmaya başladı,bastığı eski ahşap merdivenler her adımında gıcırdıyordu.Önünde hızlı adımlar ile yürüyen kedi,Poyrazın onu takip ettiğinden emin bir şekilde ilerliyordu
Evin dış kapısına vardı,üstüne vuran hafif rüzgar onu gıdıklamaya başladı.Yüzünde şaşkınlıkla beraber koca bir tebessüm oluştu... Burnuna ilk defa eski kumaş eşyaların olduğu ev kokusundan ayrı bir koku vuruyordu.Minik kalbi bu ilkleri derinliklerinde hissetti,heyecandan ellerinin titremesine sebep oldu.
Titreyen eli demir kapının koluna uzanırken durdu,şimdiye kadar hiç arkasına dönmemişti,kafasını geri çevirdi.Eski ama düzenli duran müstakil bir evdeydi,ve Poyraz yaşadığı evin etrafını ilk defa görüyordu.Kar kürelerindeki sıcak manzarayı bu evde hayal etti.Tekrardan ısındı içi,gene hayallere daldı,uzuun uzun baktı evine.Bileklerine dolanan 2 pati hissetti.Anlaşılan bu minik kedi artık gitmeleri gerektiğini söylüyordu.Kapının kolunu tuttu,yavaşça açtı.
Sokakta yürürken uzunca etrafını izledi,herşeyin ilkini yaşıyordu,etrafını tanımaya çalışan bir kedi gibi,sadece koku duyusuyla değil,gözleriyle beynine işleyen kareler ile yeni yeni tanıyordu bu sokakları.İçinde binlerce kaygı belirdi.
"Acaba annem ve ablamlar bana kızar mı?Hiçbiri istemiyor ki beni,kızma hakkını kim verdi onlara,bana böylesine tahammül edemeyip benim davranışlarımla bu kadar ilgilenmeleri çok saçma!" Dedi hafif isyanla,kediye doğru eğdi başını.Kendinden çok emin ilerliyordu.
Az ilerledikten sonra bu küçük mahalleden çıkıp sağa dönmeleriyle kocaman bir caddeye vardılar.Poyraz kulaklarını dolduran uğultular eşliğinde üstüne üstüne yürüyen insanları gördü.Minik elleriyle kulaklarını kapattı.Şaşkında insanlara baktı.Hiç görmediği yüzler tek tek beynine işliyordu.İncelemeyi çok seven Poyraz,ilk defa koca bir bulmacanın içine düşmüş,ve incelemekten kaçar hale gelmişti.
Hemen bir binanın duvarına yaslandı,elleri hala kulağında,endişe içinde etrafını izlemeye başladı.Kimileri biryere koşuyor,kimileri ellerinde koca koca poşetler...Arkasında annesine yetişmeye çalışan küçük kız
Poyrazın gözü küçük kıza daldı,kısacık boyu ve bacakları ile annesine yetişmeye çalışıyordu.Etrafındaki insanlar görüş açısını kapatıyor,annesini kaybetme korkusuyla hızlanmaya çalışıyor,ne kadar hızlanırsa o kadar bocalıyordu.Cılız sesi ile annesine sesleniyordu.Bu uğultuda annesi onu duyar mıydı?Gerçi annesinin onu duymak isteyip istememeside tartışılırdı.Kısa bir süre sonra gözden kayboldular.Küçük kız annesine ulaşabilmiş miydi?
Poyraz bakışlarını dahada yukarı çıkardı.Bu sefer insanların yüzündeki ifadeler takındı gözüne.Bu kadar iç içe yaşamaktan rahatsız olmadıklarına ve müdahele etmediklerine göre mutlu olmalıydılar,ama hepsininde yüzünden düşen bin parça.Kimse mutlu olmak için çabalamıyor,veya çabalayamıyordu,ama neden?Saçları dağınık,elinde bir sepet,içinde 10-15 tane acemice koparılıp bir kağıda sarılmış gül satan bir kız etrafındakilere sesleniyordu.Anlaşılan çiçekleri satıp para kazanmaya çalışıyordu.Birisi onu terslemiş olacak ki sinirle yürümeye başladı,azcık dolanıp Poyrazın yanına geldi.Kızda Poyraz gibi duvara yaslandı
"Pşşt,maviş" dedi,Poyraz ilk defa böyle sesleniş duyduğundan şaşırdı."Birisine seslenmek istiyorsan kendi türettiğin kelimeler ile değil yaygın kelimeleri kullanmalısın" dedi hafif kaşlarını çatarak,kızdan hiç hoşlanmamıştı. "Sen buranın dilini bilmiyorsan sorun bende değil," dedi kız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kar Tanesi
Historia CortaPeki Poyraz?Poyraz hep kırılan taraftaydı...Hevesleri,hayalleri kursağında bırakılmış, üstünden ne kadar yıl geçsede ruhunda ufacık bir çocuk kalmaya mecbur bırakılmıştı.