Mektup

180 15 10
                                    

Göle gelmiştim sonunda. Çiçeklerimizin yanına oturmuştum. Çiçekler artmıştı. Üstü biraz toprakla örtülü bir mektup da vardı. Çiçeklere zarar vermeden mektubu çıkardım ve okumaya başladım.
"Leya'm, güzelim, yıldızım, benim güzel kuşum.
Sen bunu okurken büyük ihtimal ben yurtdışında olucam. Nolur beni affet ve kendi isteğimle gitmediğimi bil. Seni hiç unutmayacağımı ve ne olursa olsun senin için geri döneceğimi de. Bandanan bende. Kokunu unutmayı göze alamazdım. Büyük ihtimal bir kaç saattir onu arıyıp ağlıyorsun, ağlıyorsun çünkü diğer mektubu da sen buldun ve şimdi de benim sana aldığım bandayı bulamıyorsun. Üzülme ben dene bir tane daha aldım. Senin çiçeğine bağlı ama zarar vermesin diye sıkmadım sadece orda durmasını sağladım. Eğer zarar verseydi bana çok kızardın.
Çiçeklere gelince senin çiçeğini sökmedim ama yanına yenisini de ektim solana da biraz bakım yapınca canlanmaya başladı umarım şuan güzel görünüyordur. Yenisi de bandana bağladığım. Diğer çiçeklere gelince de Maviay, Karayel ve Kasırga'daki ben dahil bütün üyeler için birer senin için iki tane çiçek oldu orda. Zaten hangisinin kimin olduğunu tahmin edersin sen. Çiçekleri araştırdım hem de bütün özelliklerini ve herkes için kişilik özelliğine en uygun çiçeği seçtim. Yani hepsi eşsiz ve özel. Aynı senin gibi."

Son cümleyi okuyunca gülümsemiştim. Çiçeğe dolanan bandanayı çıkarıp koluma bağladım ve mektubu okumaya devam ettim.
"Leya seni önce Allah'a sonra Özgür ve abine emanet ediyorum onları da sana. Hepiniz birbirinize sahip çıkın. Tuana bu aralar Leya'ya Defne ile kızıyodun ya kızma sonuçta ben hep ne derim fırtınada liman seçilmez. Zamanında senin limanının Deniz ve ailesi olması gibi şimdi de onun limanı Defne'ydi. Hep gülün çünkü ben sizin gülüşlerinizde, kahkahalarınızda olucam. Birbiriniz koruyun, kollayın, anlayın ve en önemlisi dinleyin. Benim zamanında yapamadığım gibi. Deniz bütün dedikoduları toplayıp bana raporlama işini sana veriyorum. Özgür sen de Leya'dan gözünü ayırma. Bir saniye bile üzülmesine izin verme. Ben yapamadım sen yap. Çağan, Tuana da sana emanet. Zaten gözün gibi bakacağına eminim. Demir ve Alara birbirinize bakışlarınızı hepimiz gördük ben gelince sevgili olmuş olun. Ve birbirinizi hiç bırakmayın. Demir bu arada hakkını helal et küçükken seni hep kıskanıyodum Leya senle yakın diye hep en çok sana kötü davranıyordum. Ülkü, Özgür Leya'ya bakıyım diye seni yada kendini unutabilir kırılma onu sonuçta abisi sayılır onun sen de ona sahip çık unutmasın kendini. Esat ve Defne artık barışalım ya küs kalmak yakışmıyo bize. Zaten çoğunluk barıştı Esat kardeşim sen de katıl aramıza Defne ile birbirinize iyi bakın. Mert sana dicek bişi bulamıyom çünkü harbi sevemiyom seni ya. Çok pasif birisin ya.
Leya'm sen de kendini aksatma sakın ben gelmeden de bir yerlere gidiyim deme senle daha güzel günlerimiz olcak. Ölüm lafını da yasaklıyorum sana hem söylemeyi hem de düşünmeyi. Hepsinin annesi gibi ol. Gibisi fazla anneleri ol direk. Hepsini kendinden çok seveceğine eminim.
Yıldızım şimdi diyorsun ki biliyordun gideceğini neden bize söylemedin. Gece saat 03.42 şuan ve telefonum elimde değil. Çiçekleri de 2 gün önce dikmiştim sana süpriz yapacaktım. Ama şimdiye kısmet oldu."

Gitmesi aklıma gelince gözümden yaşlar süzülmeye başladı ve dudağımı dişliyorum şuan. Mektuba devam ettim.
"Dudağını da dişleme. Sonra yara olunca canın çok yanıyo."

Bir an acaba beni mi izliyor diye etrafıma baktığımda beni izleyen Maviay ve Karayel'i gördüm. Hepsi endişe içinde bana bakıyolardı. Mektubun sonunu da okumak için önüme geri döndüm.
"Şuan seni izlediğimi düşündüğün için etrafına baktın dimi. Ve bizimkileri gördün. Seni iyi tanıyorum Leya. Sen de beni. Ama babamı tanımıyorsun. Ve babam yüzünden senin yüzüne bakmaya cesaretim bile yok. Onun adına çok utanıyorum senden. Özür dilerim belki bir gün alnım ak bir şekilde çıkarım karşına. Sakın kendini üzme tamam mı. Bu arada Özgür'e bir kutu vermiştim sana versin onu. Hepinizi çok seviyorum seni hepsinden daha çok seviyorum beni hatırla yıldızım."

Mektubu bitirmemle gözyaşlarımı tekrar salmıştım diğerleri de bitirdiğimi anlamış olmamlılar ki yanıma geldiler. Deniz sesli bir şekilde mektubu okuyor arasıra da yorum yapmayı unutmuyordu. Demir ve Alara pür dikkat Deniz'i dinliyor, abim ve Özgür beni sakinleştirmeye çalışıyolardı. Peki ya Tuana? O ise sadece bir ağaca yaslanmış bizi izliyordu. Bir yandan da takmıyormuş gibi yapıyordu ama şuan en az bizim kadar taktığına adım kadar emindim. Deniz mektubu bitirince Tuana yanıma geldi.
Tuana:Özür dilerim galiba çok kabaydım
Leya:Sorun yok ben de sana kabaydım
Özgür:Aaa konuştu
Tuana:Aaa darlamayın kızı o zaman barıştık dimi

Kafamı evet anlamında aşağı yukarı sallamıştım. Gitmek için kalkıp bisikletimi aldım.
Çağan:Nereye
Özgür:Dur biraz yalnız kalsın rahatlar
Çağan:Peki

Tam gidecekken Özgür arkamdan seslendi
Özgür:Kutu dolabının üstünde

Konuşmamayı tercih ediyordum. Eve gidip kutuyu aldım. Çok zarif bir kutuydu. Dılı açık maviydı ve beyaz bir kurdele ile sarılıydı. Dikkatlice kurdeleyi söküp kıtunun kapağını açtım. İçinde 1 tane kitap, 1 tane flaş bellek, 1 tane albüm, 2 tane defter ve 1 tane parfüm vardı. Bir sürü yapay çiçekle de süslenmişti. Hangisinden başliyacağımı bilmiyordum. Elime bi onu bi bunu alıp alıp duruyordum. Sadece dışlarına bakıyor ara sıra belki Yağız'ın kokusunu alırım diye de kokluyordum. Parfüm galiba onundu. Şişe zaten yarımdı ama aynı o gibi kokuyordu. Hafif ama güzel bir kokuydu. Telefonuma gelen bildirimle sinirlenmiştim.

*Yürüyen Test Kitabı adlı kişiden bir mesaj var*
Yürüyen Test Kitabı:Naber iyi misin okulda göremedim seni ağlayarak çıktığını söylediler yanına gelmemi ister misin

Siz:Evdeyim

Yürüyen Test Kitabı:İyi misin eğer kötüysen gelebilirim

Siz:İyi değilim ama gelme yalnız
olmak istiyorum

Yürüyen Test Kitabı:Niye noldu

Siz:Merak etme senlik bişi değil vedalaşmam gereken biri var.

Yürüyen Test Kitabı:Peki bişi
olursa yaz ya da ara her zaman
a

çık telefonum


Siz:Sağol görüşürüz

Yürüyen Test Kitabı:Görüşürüzz

Telefonumu uçak moduna alıp ilk flaş belleği izlemeye karar verdim. Koşarak odama çıktım. Ve flaşı bilgisayarıma takıp videoyu oynattım.

~Selaaam bölüm nasıl sizce
~Bölüm sanki kısa oldu ya aslında 900 kelimeyi geçtim ama içime sinmedi kısa olması
~İyi okumalar

HiraethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin