dos

390 22 21
                                    

Eve gelmiştik. Elime aldığım anahtarı kapıda çevirirken Melissa beni bekliyordu. Kapıyı açtığımda eve girdik.

"Tekrardan çok teşekkür ederim beni ağırladığın için. Bu iyiliğini asla unutmayacağım." dedi sırıtarak.

"Ne demek. Her zaman gelebilirsin zaten ben de yalnız olmaktan çok sıkılıyorum."

Ben cümlelerimi bitirince karnım guruldamaya başlamıştı. İkimiz de bu duruma gülmüştük.

"Ebrar acıktın galiba? Haha.."

"Evet... Galiba biraz öyle. Sen acıktın mı? Am I wrong?" dememle gülmesi bir oldu.

"Ben de acıktım aslında." çekinerek konuşmuştu.

"Yabancı hissetmene gerek yok. Kendi evin gibi hisset. Zaten aynı takımdayız daha çok görüşeceğiz." diyip göz kırpmıştım. Biraz hızlı mı gidiyordum ne ;)?

"Biraz hızlı yakınlaştık galiba. Hoşuma gitti! Ne yapsak?" sırıtarak konuşmuştu yine. Çok güzel gülüyordu. Gözleriyle bana smaç atıyordu sanki. Smaçı ise tam kalbimin ortasına isabet ediyordu.

"TAVUK PİLAAAV!" gözlerim ışıldayarak bağırdım. Tavuk pilava bayılırdım. Özellikle bizim mahalledeki Necmi Usta çok iyi yapardı. E ben de bir şeyler öğrenmiştim.

"Tavuk pilav mı? Hiç denemedim... Güzel mi ki? Gerçi gülüşünden güzel olamaz ama."

Ne? O bana iltifat mı etmişti. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Bu kız bana iyi gelmiyordu. NASIL TAVUK PİLAV YEMEMİŞ OLABİLİRDİ?!!

"Ne! Hiç tavuk pilav denemedin mi? Buraya gelmeden önce ıssız Küba mağaralarında mı yaşıyordun?" dedim dalga geçer bir edayla.

"Ya hadi şaka yapma Ebrar! Benim de karnım guruldayacak bak şimdi. Hadi mutfağa geç ben de hoparlörümü getireyim. Müzik dinleyerek yapalım."

Müzik dinlemeyi çok sevdiğini sesinin heyecanından anlamıştım. Beraber uyumlu bir ikili olduğumuz aşikardı.

-

Melissa Gasolina şarkısını açmış beni iyice gaza getirmişti. Önümdeki tencerenin içine tavuğu koymak için çıkarırken o ise heyecanla pirinci karıştırıyordu. Müziğin ritmine göre hareket ediyorduk. Eğlendiğimiz kesindi.

Tavuğu bıçakla keserken elimin acımasıyla inledim. Parmağım kanıyordu. Çok sakardım.

"Ebrar iyi misin!" telaşla yanıma gelip elimi tutmuştu.

"Çok acıyor. Derin kesmiş olmalıyım."

Kendine çektiği parmağımı üflüyordu. Beni mutfaktaki çeşmeye doğru çekiştirdi.

"Sakin ol şimdi kanı temizleyeceğim." ona başımla onay verdim. Kanı güzelce temizledikten sonra tekrardan konuştu.

"Benim çantamda sargı bezi vardı bekle getireyim." benimle bu kadar ilgilenmesi hoşuma gitmişti.

Mutfakta beklemeye başladım. Birkaç saniye sonra elinde sargı beziyle içeri girmişti.

"Şuraya otur." dedi mutfağımın tezgahını gösterirken. Anlamayan gözlerle ona bakarken hadi dercesine bakıyordu bana. Gözlerini devirip ofladıktan sonra belimden tutarak tezgaha oturtmuştu beni. O an anca kendime gelebilmiştim. Neler oluyordu şu an?

Önümde ayakta durmuş sargı bezini açıyordu.

"Makasın var mı?"

"Arkamdaki dolapta olmalıydı."

Başını salladıktan sonra başımın arkasındaki dolaba doğru uzanmıştı. Gittikçe bana yaklaşıyordu.

İşte tam o an gözlerim fal taşına döndü.

vargas x ebrar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin