Minho'dan:
telefonu kapattığım gibi arabanın anahtarını alıp çıktım. daha yeni yıkattığım siyah lüks arabama binerken komşuların bakışlarını görmezden geldim. ne vardı da bakıyorlardı anlamıyorum.
felix'in önceden dna testini yaptıracağımız gün onu almam için attığı konuma ezberden gittim. yine felix'i aldığım zamandaki aynı telaşlı ifadesini takınmıştı yüzüne. bu sefer yanında iki bavul ve üçüncü bavulu merdivenlerden indirmeye çalışan arkadaşı vardı. bu kadar çok eşyasının olduğunu bilmiyordum. hemen arabadan inip felix'in sürüklediği bavulları aldım ve bagaja yerleştirdim. üçüncü bavulu indiren arkadaşının yanına ilerlerken felix'in tuhaf sırıtışı gözüme çarptı.
"ben arabaya biniyorum zaten sabahtan beri oradan oraya koşturup duruyorum. çok yoruldum" başımla felix'i onaylayıp üçüncü bavulu merdivenlerden indirmek için çocuğun yanına geçtim ve bavulu aldım. çocuk bana şaşkın bakışlarla bakıyordu. bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. çocuğa döner dönmez gözlerim oldukça fazla açıldı. "senin burada ne işin var" ne işi olacak felix'in arkadaşı sonuçta. felix sırıttığında anlamalıydım.
"ben felix'in eşyalarını taşımak için geldim. yeni evine mi ne gidecekmiş. bir şey anlamadım ama öyle dedi" sadece sırıttım. felix'in dediği gibi yaptım. felix kardeşim değilmiş gibi rol yaptım.
"hyunjin sen istersen git. yani ben yardım ediyorum felix'e" bana 'pardon?' dermiş gibi bakıyordu.
"yalnız felix senin arkadaşın değil. benim arkadaşım ve ben arkadaşıma yardım ediyordum."
"bu senin evinde kalacağı anlamına gelmiyor?"
"senin evinde kalacağı anlamına da gelmiyor?" kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım.
"tam olarak benim evimde kalacağı anlamına geliyor"
"ne?? nasıl yani? felix senin evinde mi kalacak?"
"evet? felix bunu sana söylemedi mi?"
"sen şaka mısın? önce benimle yazışıyorsun sonra felix'i mi istiyorsun? ilk başta bana yazmak istemenin amacı neydi ha? duygularımla oynamak falan mı?"
"hyunjin? ne saçmalıyorsun? niye felix'i isteyeyim? asıl küçüklüğünden beri benimle olmalıydı şimdi bende kalmasının nesi yanlış? ... lix! bir gelsene!" hyunjin'in daha fazla yanlış anlamaması için söyleyecektim. ama önce felix'in söylemesini istedim. ne de olsa felix hyunjin'in en yakın arkadaşı.
"ab- şey yani minho hyung? efendim?"
"devam ettirme lix. hyunjin hep yanlış anlıyor. söyleyelim bitsin" hyunjin'in yüz ifadesi tuhaflaşırken felix beni onaylamıştı.
"dur biraz siz yoksa... sevgili falan mısınız!?"
"oha hyunjin abartma istersen"
"ne abartması felix. şunu düzgün söylesene"
"şey. hyunjin, minho aslında benim abim. yani öz abim." hyunjin şoka girmiş gibi duruyor, ağzı açık kalmış öylece yüzümüze bakıyordu.
"dur sen bu yüzden mi sürekli minho'yla konuştuğunu ve onunla buluşman gerektiğini söylüyordun. of bende onu seviyorsun falan sandım. oh be rahatladım"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kütüphanedeki çocuk |Hyunho|
Fiksi Penggemarkütüphanede bir çocuk gördüm ve galiba aşık oldum... |texting & düzyazı|