Deniz'in ağzından...
Allahım bu nasıl olur? Hangi vicdansız bunu yapabilir? Nasıl yaparlar? Benim babama, benim canıma nasıl kıyarlar? O karıncayı bile incitemeyecek kadar masum bir insandı. Kimseye zarar vermezdi. Ailesi, çocukları için yaşardı. Kendi halinde bir adamdı benim adam. Şerefsizler, vicdansızlar, insan değilsiniz siz. Sizin duygularınız yok, hiç bir şeyiniz yok. Ellerim ayaklarım boşalıyor sanki. Çok güçsüz hissediyorum kendimi. Savaşamıyorum, bu görünmez kuvvetle yarışamıyorum. Kendimi yere bırakıyorum. Derin beni tutmaya çalışıyor. Benimle birlikte sonunda o da yere çöküyor. Benim ağırlığımı kimse kaldıramaz bu durumda. Çok direnmiştim, ama yeniliyorum. Göz yaşlarım ben istemesemde akmaya başlıyor. Derin beni kollarının arasına alıyor ve beni sıkıca tutuyor.
Deniz: Neden ya?...neden?
Başka hiç bir soru aklıma gelmiyordu şu an. Her göz yaşımda Derin bana daha sıkı sarılıyor.
Derin: sakin ol, ben yanındayım
Deniz: öldürmüşler Derin...Babamı öldürmüşler...
Burnumu çekiyorum. Şaka gibiydi. Ben bunu kanıtlamak için buraya gelmiştim. Şimdi kanıtlamak istediğim gerçeğim oldu, ama ben kabul edemiyorum.
Deniz: evet biliyordum ama gerçek değildi ya...ben gözlerimle görene kadar gerçek değildi bu
Doğrulup Derinin yüzüne bakıyorum. O da ağlıyordu.
Deniz: dayanamıyorum Derin
Elleriyle teker teker göz yaşlarımı siliyor ve yüzüme dokunuyor.
Derin: dayanıcaksın Deniz, dayanmak zorundasın
Başımı olumsuz anlamda sallayıp kendimi ondan geri çekmeye çalışıyorum ama izin vermiyor, beni sıkıca tutuyor.
Derin: güçlü olmak zorundasın
Elleriyle başımı kaldırıyor ve ona bakmamı sağlıyor.
Derin: bana bak, sen çok güçlüsün tamam mı? Istediğin bu değil miydi zaten? Baban için adalet sağlamak istemiyor muydun? Al işte sana fırsat. Bu videodaki her kimse git bul onu ve adaleti sağla!
Derinin bu cümleleri resmen beynime işliyordu. Sanki beni bir şoktan uyandırmıştı. Kendime gelmemi sağlamıştı. Evet, haklıydı. Benim istediğim buydu. Şu an elimde çok büyük bir kanıt var, dosyayı yeniden açmaya yetecek bir kanıt. Bunu kullanmalıyım. Kendine gel Deniz, topla kendini. Göz yaşlarımı silip ayağa kalkıyorum. Derine bakıyorum.
Deniz: haklısın
Hemen arabaya biniyorum. Derin arkamdan bana sesleniyorum.
Derin: Deniz nereye?
Hiç bir şeye aldırış etmeden arabayı çalıştırıp hızla şirkete gidiyorum. Yolda avukat Metin beyi arayıp her şeyi anlatıyorum. Sonra Gökhanı arıyorum.
Deniz: Gökhan?
Gökhan: Deniz, naber?
Deniz: iyi, bak çok zamanım yok yardımına ihtiyacım var şirkete gelebilir misin?
Gökhan: hemen mi?
Deniz: evet
Gökhan: tamam, hemen geliyorum
Gökhan bir tanıdığımdı. Telefon sinyallerinden yer tespit etme, adam bulma, plaka aratma her işi hallediyordu. Ondan iyisini tanımıyorum. Bana yardım edebilecek tek kişi oydu. Kısa süre sonra şirkete varıyorum. Sekretere Gökhan geldiğinde direk odama göndermelerini söylüyorum. Çok sürmeden Gökhan odama geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçilmez
Fanfic5 sene önce beni reddeden Adam karşımda duruyor. Gözlerimin içine bakıyor. Değişmiş mi? Bilmiyorum, sanmıyorum. Ama ben değiştim, hemde çok değiştim. Karşısında artık bir zamanlar ona ilanı aşk eden ergen kız yok! Sadece ben mi değiştim? Hayır, he...