.....

23 7 10
                                    

2006, herhangi bir lise.

Theo, lisede sevilen çevresi ve arkadaşları olan biriydi. Arkadaşlarıyla sıradan konular konuşan sıradan bir son sınıf öğrencisi. Herkes zil çalmasına rağmen yerlerine oturmamış sıraların üstünde, tahtanın önünde duruyordu.

Hoca sınıfa girdiğinda daha hiçbirinin görmediği bir kız vardı karşılarında. "Çocuklar, yerlerinize oturun lütfen" diye uyardı, dinlenmeyince ciddi ve kalın bir ses tonuyla "çocuklar, yerlerinize." Diye ikaz etti. Bu sefer herkes yerine oturdu ve yeni gelen kız öğrenciyi incelemeye başladılar.

"Çocuklar, bu jessica." Diye söze başladı hoca, ama o andan itibaren theo'nun gözü sadece jessica'daydı..
Jessica'nın bakışları, kızıl saçları, gözleri ve herşeyiyle büyülenmişti theo, "arkadaşınız isveç'ten yeni geldi. Dilimizi biliyor." Dedi hoca, herkes jessica'ya büyük bir selam verdi.

Hoca, jessicayı theo'nun çaprazındakş sıraya oturtu ve derse başladı. Theo normalde çalışkan ve derslerine önem veren biriydi. Ama o gün tüm gün boyunca gözünü jessica'dan ayıramadı. Saçlarını inceledi. Acaba ne kadar yumuşaktır? Lavanta mı, gülmü sever acaba? Tüm gün bunun gibi şeyler düşündü.

Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Theo tüm cesareti ile Jessica ile tanışmak için bir adım atmıştı. Ve sonunda güzel bir arkadaşlık başlamıştı aralarında.
Ya da saklanmış hislerin oluşturduğu bir arkadaşlık.

Theo, jessica'nın sakladığı bişiler veya acıların olduğunu biliyordu. Hissediyordu, ama bunu sormaya ne gönlü el veriyordu ne de cesareti.
Ama yapması gerekti, sorması hatta öğrenmesi gerekiyordu.

Theo, sınıftan dışarı çıktı ve kafetaryaya gitti. Jessica en son yemek yiyebilmek için kafetarya'ya gitmişti. Theo onu buldu ve yanına gitti. Jessica masada oturmuş önündeki tosttan ısırık alırken kitpa okuyordu.

"Selam jess" theo kızın yanına oturdu. "Selam theo" dedi güler yüzle kız, theo onu böyle her gördüğünde içinde güllr açıyordu. Ama gülleri yakan birşey vardı jessica'nın gözlerinde. Bir acı..

Bahsi açılmamış bir sızı..

Biraz sohpetten sonra theo sonunda cesaretini yeniden topladı ve jessica'ya döndü. "Jess..", "evet theo?". Theo konuya nasıl giriş yapıcağını bilmiyordu ama biryerden başlamalıydı.

"Bana anlatmak istediğin..birşey varmı? Kimseye anlatamadığın veya- " jessica theo'nun sözünü kesti. "Neden bahsediyorsun? Yalnış bişi mi yaptım?", "Hayır, hayır hayır elbette hayır sadece-".
Derin bir nefes verdi theo ve karşısındaki kızın gözlerindeki kor gibi yanan acılı serzenişi gördü. 

"Görebiliyorum ...jessica. söyleyemediğin şeyler var. Kimseye söyleyemediğin. Gözlerinin İçinde acıyla çalkalanan denizi gorebiliyorum...Hissediyorum... Anlayabiliyorum...Yardım etmek istiyorum...yaralarını sarmak, sana iyi gelmek." Theo o an fark etmedi ama jessica'nın elini tutmuştu. Bu belkide hayatında yaptığı en cesurca şeydi.

Jessica ne diyeceğini bilememişti. Gözleri doluydu, bunca zaman kimse korkularını, acılarını görmesin diye uğraştı ama..yapamamıştı. elinş theo'nun ellerinden yaşavça çekti kitabını aldı ve buruk bir gülümsemeyle hızla ayrıldı.

Theo o gün onu heryerde aradı ama jessica okuldan gitmişti.

Theo yalnış bişi yaptığını sandı. İçi yandı, yok olup giti kalbi.
Sevdiği kızı üzdü, onu parçaladı, ağlattı belkide..

Jessica o gün okula birdaha gelmedi, o günden sonrada...ve o günden sonrada hiç gelmedi. Theo her gün jessica'yı bekledi, belki gelir diye her gün kapıyı gözledi ama nafile.

Bir katilin acıları /Tekbölüm/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin