"İyi misin abi?" Bana seslenen kişiyle daldığım yerden gözlerimi ayırdım. Başımı salladım. Pek iyi olduğum söylenemezdi. İçimse kötü bir his vardı. Zaten sanırım hasta olmuştum. Biraz burnum akıyordu. Bu yüzden Saio endişeli gibiydi.
"Dikkat et kendine, abi." Söylemesi kolay tabii. Bütün gün karın içinde yuvarlanıp, koşan o, ama köşede oturup onu izleyen ve hasta olan bendim.
Önümdeki çorbaydı yavaş yavaş içerken gözüm istemsizce yemekhanede gezindi. Aradan bir kaç gün geçmişti. Şimdiye kadar iyileşmem gerekirdi fakat adam akıllı beslenmiyordum bile.
Bu saatlerde genelde Katsuki gelirdi ve bana haplarımı verirdi fakat şimdi yoktu. Yoksa haplarım bitmiş miydi? Ama bana söylerdi değil mi?
Aradan bir yarım saat geçmişti yavaş yavaş herkes odalarına giderken benim bakıcımın gelmemesi endişelenmeme neden olmuştu. Genelde beni önden odama çıkarırdı fakat Saio bile gitmişti ve hala o yoktu. En sonunda girişte belirince ayağa kalktım.
Bana doğru gelip önümde durdu. Endişeli gözüküyordu. Elini boynuma uzatıp tasmayı çıkardı. Neden bunu burada yaptığını anlamamıştım. "Gel." Diyerek elimden tuttu ve yavaş adımlarla bizi koridora çıkardı.
Koridora çıktığımızda adını bilmediğim o adamı görmem bir oldu. "Sonunda!" Dedi önceki bakıcım olan adam aynı zamanda koluma uzanırken. Katsuki elimden çekip onu engelledi. "Ben götüreceğim." Dedi korumacı bir tavırla. Ne olduğunu hala anlamamıştım. Bu adam bizi neden bekliyordu? Katsuki neden bu kadar gergindi?
Adamın gözleri boynumda gezindi ve Katsuki'nin elindeki tasmaya baktı. "O şeyi kafana göre çıkaramazsın!"
"Gördüğün gibi dibimden ayrılmıyor zaten. Gayet sadık, kaçmak gibi bir eylemde bulunmuyor ve sözümü dinliyor. Bende onu ödüllendiriyorum."
"Bu bir kural, kafana göre ödül niyetine çıkardım diyemessi-"
"Derim. Onun bakıcısı benim. Karışma. Eğer ona ceza vereceksen bana da verebilirsin, sorumluluğunu alıyorum." Ürkünç bir sessizlikten sonra önden ilk o adam gitti. Katsuki de arkada arkadan asansöre doğru ilerlemeye başladı.
Asansöre binmiştik fakat hala ikiside konuşmuyordu. Merakla sürekli Katsuki'ye bakıyordum ama hiç bir şey söylemiyordu. Aksine beni görmezden geliyor gibiydi. Evet, görmezden geliyordu ama elimi sımsıkı tutmasını da biliyordu.
Yanımızdaki adam -1. Kata bastığında kaşlarımı çattım. Neden o kata iniyorduk? O kat daha çok hastane odası, ameliyathane karışımı bir yerdi. En son ne zaman indiğimi bile hatırlamıyordum.
Büyük ihtimal piyasaya sürülecek yeni bir ilaç içindi. Sorun değil, bunu yıllardır yapıyordum. Çok saçma ve salakça geliyordu ama insan buna bile alışıyordu. Ayrıca yanımda Katsuki'de olacaktı. O yüzden bu adamın yanımızda olması pek umurumda değildi.
Asansör durduğunda bizi direkt olarak kötü bir koku karşıladı. Katsuki'nin yüzünü buruşturmasıyla onun buraya ilk defa indiğini anladım. "Yürüyün." Önden o, arkadan biz uzun koridorda yürürken bir kaç saniyeliğine Katsuki bana baktı. Aynı şekilde ona bakınca önüne döndü. Bu adam niye bir türlü konuşmuyor?
Sonunda bir kapının önünde durduk. kapının açılırken çıkardığı ses ürkmeme yetmişti. Bir nevi yer altındaydık. Bakımsız ve pis kokuyordu. Koridor zaten kapkaranlık desen yeridir. Gayet ürkünç bir yerdi. Hele girdiğimiz oda... ortada ameliyat yatağına benzeyen bir şey vardı. Onun hemen üstünde koca bir ışık ve yanlarında sandalyeler. Onun dışında oda ful tezgahtan, çekmeceden, masalardan ve tezgah ve masaların üstündeki değişik aletler ve karışımlardan oluşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-DENEK 016- BkDk
Mystery / Thriller"Bu çocuk niye konuşmuyor?" Diye sordum adam kemerini düzeltmekle uğraşırken. Yamuk durduğunu yeni fark etmiş olmalıydı. "Üzerinde denediğimiz ilaçlar yüzünden konuşma kabiliyetini kaybetti." "Ne...?"Bu kadar rahat ve normal bir şeymiş gibi dediğin...