³'

110 13 2
                                    

Kafe de otururken diğer çocukların da gelmesiyle Seungmin olanları heycanlı bir şekilde anlatıyordu. Ben ise bu bok çukurundan Başkanı nasıl çıkarırım diye düşünmekle meşguldüm. Çünkü ne bok yapsam sonu kötü bitecek gibi de duruyordu. Her neyse yapardım sanırım. Yapabilirdim, en azından evlenmesine engel olurdum.

"Lan Jisung?"

"Ha? Ne var?"

"Yarım saattir sesleniyoruz, aloo dünyadan Jisung'a."

"Of tamam odaklanıyorum sus iki dakika Seungmin bıdı bıdı bıdı."

"Tamam abisi deme öyle alınır bak."

"Ne alıngan çıktın sende." Changbin'in dediyle gülerken Seungmin'in omzuna hafifçe vurmuştum. Gözlerimi Felix'ten Jeongin'e geçirdiğimde bana sanki beni yiyecekmiş gibi bakıyordu. Anlatılanlardan kaynaklıdır sanırım, her neyse konuya hala çözüm bulamamışken çalan telefonumu elime alıp açmıştım. Annemin ağlayan sesini duyduğumda yüzümdeki gülümseme silinmiş yerini ciddi bir ifade almıştı. Eve gelince anlatacağını söylediğinden hızlıca masadan kalkmıştım.

"Benim gitmem gerek, evde bir şeyler olmuş. Ne olduysa artık."

"Tamam, bize haber etmeyi unutma." Felix'ten duyduğum sesle arkamı dönüp tebessüm etmiştim.

-

Eve vardığımda kapıyı açmış ve etrafa bakınmıştım bir süre girişten salona doğru ilerlediğimde yerdeki koli ve valizleri gördüğümde anlamıştım ne olduğunu. Başkan evden gidiyordu. Mutfaktaki masada ağlayan annemin yanına gitmiştim. Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu.

"Biz yanlış bir şey yapmadık değil mi Jisung? Neden evden gidiyor?" Annemi böyle görmemiştim uzun zamandır o yüzden ağzımı açamadım, yanına gidip sarılmaktan başka bir şey yapamamıştım. Odadan çıkan başkanla bakışlarımı o tarafa çevirmiştim. Anneme sarılmayı bırakmış, başkanın yanına hızlı ve sert adımlarla ilerlemiştim. Yüzümde ki ifade hüzünle karışık sinirdi, niye böyle hissettiğimi bile anlamamıştım.

"Neden gidiyorsun?"

"Kendim istedim. Daha fazla burada kalmak istemiyorum. Kendi seçimim. "

Yine yüzündeki o bakış, ne zaman o bakışını değiştirecekti. "Peki." Bir şey diyemezdim, ne de olsa ben kimdim ki? Onlarla kafa tutamazdım. O evden çıkarken arkasından bakakalmak bana uyardı, ama bu rahat bırakacağım anlamına da gelmiyordu. En azından annem için, onu üzgün görmemek için deneyebilirdim. Eşyalarını alıp gittiğinde sadece arkasından bakakaldım olması gerektiği gibi.

Adımlarken ayaklarımı sürüye sürüye odamıza geçip kapısını kapattım, çok boştu oda. Bir kaç günde alışmıştım sanırım odada ki varlığına bile. Oturup telefonla uğraştım uyuyana kadar, uyumaya gittiğimde gözlerimi kapatsamda uyuyamamıştım. Her şeyi bok ettim sanırım. Ne kadar iğrenç bir insan olduğumu düşündüm. Çünkü anlamsız bir özlem duyuyordum ilk günden. Kenardaki yatağına gidip yatmıştım, yastığında hala kokusu vardı en azından.

"Ne kadar da iğrençleştim.."

-

Sabah okula gittiğimde sırada olmam ve öğrenci konseyini dinlemem gerekirdi fakat ben daha farklı bir şey yapmıştım. Bir anda öğrenci konseyi konuşma yaparken mikrafonu kapmıştım, çok fazla göz bana çevrilmişti. Kenardaki müdür sinirdeb köpürecek gibi bana bakıyordu. Bir elimle yanımda tanımadığım çocuğun ağzını tutup kapatmış ve kolumla başını sıkıştırarak boğazımı temizlemiştim. Kenarda bana bakan başkan ve yardımcısına bakıp göz kırparak konuşmuştum.

kiss | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin