Ne yaptığımı düşünerek çıktım odadan. Sinir veya başka bir şey yoktu üstümde. Sadece o kadar zaman boyunca adım bile atmadığım biriyle neden böyle bir şey yapmıştım. AVM'den çıkmış ve metroya ilerliyordum. Düşünceler kafamı net bir şekilde meşgul ediyordu.
Metroya ne zaman bindim, ne zaman eve vardım, ne zamandır evin kapısının önünde duruyordum? Niye bu kadar saçma düşünceler içinde kaybolduğumu anlayamıyordum. Açılan kapı ile beraber kafamı biraz olsun toparlamıştım.
"Ne oldu minik bebeğim? Yüzün solmuş."
"Bir şey olmadı kraliçem, sadece çalkantılı bir gündü."
"Tamam o halde oğlum. Sarılayım sana gel." Annemin söylediği şeylerle gülümseyerek kollarını açan anneme sarılmıştım. Biraz daha kafam dağılmıştı en azından. Gülümseyebilmiştim sonunda, aklım hala olanlardaydı neden bu konu hakkında bu kadar kötü hissettiğimi bilmiyordum.
-
Bir sonraki gün olmuştu çoktan dün gece ne yaptığımı bile hatırlamıyordum. Direkt uyumuştum sanırım, her zamanki gibi yataktan kalkıp okul için hazırlanmış sonrasında Minho ile kahvaltı masasına oturmuştuk. Minho'yla evin içindeyken pek fazla konuşmuyorduk zaten her şey bir kaç sözcükten ibaret oluyordu. Her gün okula onunla gitmeye alışmıştım bu kısımlar iyiydi en azından.
Okula geldiğimizde etrafa doğru bakınmış ve Seungmin'i görmemle boynuna asılıp ağlar gibi sesimle konuşmuştum.
"Her gün sıkıldım ben okuldan."
"Herkes sıkıldı baksana."
Etrafa gözlerimi gezdiriyordum Minho gözüme çarptığında gülümsemiş ama gülümsememe karşılık alamamıştım. Ne soğuk bu çocuk.
Sevişsek aramızdaki tüm buzları eritirdik aslında.
Ne düşünüyorum ben amına koyayım. Kafamı dağıtmam gerek, kafamı iki yana sallayarak gerçekliğe dönmüştüm. Seungmin'e doğru baktığımda çoktan ilerlemişti, sınıfa girdiğini fark etmemle adımlarımı hızlandırmış ve bende sınıfa girmiştim.
-
Son derste uyuklarken kafama çarpan defterle kafamı sıradan kaldırmıştım. Yukarıya doğru baktığımda hocayı görmemle duruşumu düzeltmiş ve bir elimi enseme atarak bir şey demeden geriye yaslamıştım.
Sarı saçlarımı arkaya doğru yatırmam ile zilin çalması bir olmuştu. Hızlıca ayaklanarak defterlerimi toparlamış ve Seungmin'e doğru bakmıştım. Sonuçta okuldan çıkışta onunla takılmayı düşünüyordum. Sınıftan çıkarak okulun çıkışına doğru yürüyorduk, yürüdüğümüz sırada Seungmin'in durmasıyla elimdeki telefondan kafamı kaldırmış ve Seungmin'e bakmıştım.
"Geçen ki yakışıklı çocuk burda."
"Anlayamadım?" Seungmin kolumu dürttüğü sırada okulun çıkışında beni bekleyen Chan'a gözlerim takılmıştı. Şimdi anlamıştım açıkcası, bir kolumu omzuna atmış olan Seungmin'e bakmıştım. Hızlıca Chan'ın olduğu tarafa doğru beni götürerek omzumdaki kolunu çekmiş ve gülümsemişti.
"Önemli bir işim çıktığı için bu çocuğu sana bırakıyorum yakışıklı bey."
Dikkatini çeken çocuğu da arkadaşına yapmaya çalışmazsın be gerizekalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss | minsung
Fanfiction//minsung, semesung, ukemin Endişeyle boğazımı temizleyip bana bakan nefessiz kalmış suratlara bakmıştım. Başkanı bu şekilde okuldaki öğretmenle öpüşürken görmek çok garip gelmişti. Okul başkanı sonuçta? "Ben hiç bir şey görmedim tamam mı? Gidiyor...