5

150 21 55
                                    

Seonghwa sabah uyandığında kolundaki ağırlığı hissetmişti. Gözlerini açıp yanına baktığında Wooyoung'ı gördü. Koala gibi yapışmış, küçücük bedeniyle, pozisyonu rahatsız olsa bile huzurla uyuyordu.

Hwa, uyanana kadar onu izledi bir süre. Wooyoung gerinmeye çalıştığı için Seonghwa düşecek gibi olmuştu. Kollarını küçüğün beline dolayıp kendini ona yaklaştırdı.

"Hyung, okul-"

"Bugün cumartesi ufaklık"

Wooyoung derin bir nefes alıp daha da sıkı sarıldı büyük olana.

"Hadi kahvaltı hazırlayalım" Seonghwa koltuktan kalktığında Wooyoung da sızlanarak kalktı ve peş peşe banyoya girdiler.

"Gel" Hwa eliyle Wooyoung'ı çağırdığında lavaboyla arasındaki boşluğa soktu küçüğü. Woo çocukmuş gibi kendi elleriyle yıkadı onun yüzünü Seonghwa.

***

Wooyoung yumurtaları haşlarken Seonghwa diğer kahvaltılıkları çıkarıp masaya koymuştu.

Hwa ocağın başında bekleyen çocuğun arkasından yaklaşıp kollarını beline doladı. Sıcak nefesini boynuna üflerken Wooyoung'ın kıkırdamasını duydu.

"Otur sen, ben yaparım"

Wooyoung büyüğünün lafını ikiletmeden kollarının arasında dönüp yanağından öptü yine ve masaya oturdu.

İkiside yüzlerindeki durduramadıkları gülümsemelerle kahvaltılarını ettiklerinde aynı mutlulukla masayı toplamışlardı.

"Wooyoung, lunaparka gidelim mi?"

"Oluuurr~ hazırlanayımm~"

***

"Hyung şurda fotoğraf çekinelim mi~"

"Olur" Seonghwa, küçüğünün bileğini tutup gösterdiği yere yürümeye başladı. İkisi birlikte kabine girdiğinde Wooyoung oturdu, Seonghwa da arkasında dikilmeye başladı.

İkisi komik pozlar verirken Wooyoung ayağa kalkıp Seonghwa'nın yanına yaklaştı. Hwa onun boyunda olmak için eğildiğinde Woo dudaklarını diğerinin yanağına bastırdı. Wooyoung onu öperken deklanşör sesi yankılandı dar kabinde.

Ayrıldıklarında Seonghwa kızararak Wooyoung'a, o ise kameraya bakıyordu. Seonghwa'nın kızarmış yanaklarını tekrar kanıtlamıştı son çekindikleri fotoğraf.

Woo eline aldı küçük boşluktan düşen resimleri. En son çekindiklerine baktığında Seonghwa'nın kameraya bakmadığını gördü. "Bunu almayalım, kameraya bile bakmamışsın"

"Hayır, ben... bunu istiyorum" Seonghwa Wooyoung'ın beğenmediği resmi diğerlerinin altından yırtarak aldı. Arka cebinden telefonunu çıkarıp resmi kılıfın içine koydu.

***

İkili pamuk şeker alıp dolanmaya başladığında, dönme dolabın önünde durdu Wooyoung. Seonghwa da onu fark edip durduğunda Woo konuştu.

"Vazgeçtim toprak olmaktan,
Vazgeçtim çiçek olmaktan
Senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
Yaşıyorum yanında senin."

"Wooyo-"

"Kaybettim hyung. Oyunu kaybettim"

Wooyoung dolan gözleriyle baktığında ellerini tuttu büyük olan "Ben zaten bir - sıfır başlamıştım oyuna"

Birbirlerini hiç bırakmayacak gibi sarıldıklarında Wooyoung fısıldadı Seonghwa'nın kulağına. "Beni öp, sonra doğur beni, hyung"

Ensesinden tutup çekti boynundaki yüzü, gözlerindeki ışıltıya bakıp birleştirdi dudaklarını.

-SON-

İyi ki doğdun ufaklık, seni tanımamı sağladığın için teşekkür ederim. 💖

Aşık Olan Kaybeder [WOOHWA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin