15- 'mavi gözler Taehyung, değişmez'

3.2K 304 890
                                    

gün bitmeden bölümü bitirdim sonunda huh

bölümü atmak için acayip hevesli olduğumdan yarısı kontrol edilmemiş halde hatalarım illa ki vardır görmezden gelin lütfen

kilit ve aydınlanma bölümü olduğundan pamuk eller cebe diyorum ve yorumlarınızı bekliyorum 💕

keyifli okumalar (4.5k yazmışım ☺️)

....

Başarmışlık hissiyatı o kadar ilginç bir şeydi ki ilk başlarda anlamlı gelse de zaman geçtikçe anlamsızlaşıyor, seni mutlu eden şeyin koca bir saçmalıktan ileriye gitmediğini istesen de istemesem fark ediyordun. Başarı neydi ki?

İyi bir üniversite kazanmak mı? İyi bir işe kabul edilmek mi? Hayranı olduğun biriyle tanışmak mı?.. İnsandan insana değişen bir kavram olduğundan net bir şey söylemek mümkün değildi. İyi bir üniversiteye gitmek başarı sayılabilirdi. Yani kapitalist sistemin bir parçası olacağını fark etmeden önce, aynı şey iyi bir iş içinde geçerliydi. Yönetici, klâsik işçi ya da müdür fark etmiyordu. Bir şekilde sisteme dahil oluyordun işte.

Hayran olunası biri olmak çoğu kişinin gözünde muazzam bir şey gibi görülürdü. Etkisiyse o yücelttiğin kişinin sen olmadığın sürece hiçbir anlamı ve önemi olmadığını anlayana kadar sürerdi. Onunla tanışmaksa... Bunun için para harcadığından, efor sarf ettiğinden bir süre sonra aptal gibi hissettirirdi. Temele inecek olursak hepimiz bir kadının karnından çıkmış, nasıl olduğu önemli değil bir şekilde büyümüş ve ölmeye hak kazanmıştık.

Güzellik, yetenek, çekicilik, zeka... Sen öldükten sonra hangi biri işine yarıyordu ki? Seni anmaları, isminden bahsetmeleri toprağın altında çürüyüp gitmene engel mi oluyordu?

Başarı denilen şey koca bir hiçlik ve anlamsızlıktı aslında. Bunu birkaç saat önce doğup sürekli bakmamdan kaynaklı gözlerimi yormaya başlayan güneşte ısrar ve inatla gözlerimi gezdiriyorken net bir şekilde söyleyebilirdim. Aynı şekilde dün bir şeyler başarmışım gibi hissettiğimden kendimi aptal olarak gördüğümü de dile getirebilirdim.

Elime ne geçmişti ki?

Tamam kalbimi kıran herifi bir şekilde mağlup edip hissettiklerimin bir kısmını onada hissettirmiştim. Peki sonra?.. Sonrası yoktu işte. Sadece bazı şeyleri onada hissettirmiş, sözde intikam almış ve odama gidip soğuk suyun altında kendimi çekerek adıyla inlemiştim. Kapıma gördüğüm bedenin kalbinin kırılmış olma ihtimalini, Taehyung'u öyle gördüğünden çıkması muhtemel olan dedikodulardan bahsetmeme gerek bile yoktu.

Sinirlenmek en zehirli duyguydu kesinlikle. Taehyung'un benden çok daha büyük olmasına rağmen aptal gibi davrandığını belli edecek şekilde olgun davranmalı, onu azdırıp ortada bırakmak yerine böyle gücümü göstermeliydim. Birde kafamın içerisinde gerçek Jeon Jeongguk gibi davrandığımı söylüyordum ya... Evet kindar biriydim. Evet benim canımı yakan birinin canının yanmasını isterdim ve evet sinirliyken intikam almam gözüme acayip lezzetli bir tatlıymış gibi geliyordu.

Çocuksu geliyordu dün ki tavrım şu an.

Bilmiyorum böyle düşünmeme sebep olan şey doğum günümün yaklaştığını fark etmem ve ardından yirmi beş yaşına gireceğimi kavramamda olabilirdi. O yaşının adamı değilse bende öyle olmak zorunda değildim sonuçta...

Önümde ki masada duran sigaradan bir dal alıp dudağıma yerleştirirken bugün hüzünlü olmamın sebebi olan ayrıldığı düşünmemeye çalışıyordum. Buraya gelelim bir ayı geçmişti. Bu süreçte gerek kafam olsun gerekse bedenim olsun Taehyung'un yanında olduğundan onun gitmesi gerçeği... Alışmışlık sinirlenmekten daha da kötüymüş gibi geliyordu şimdi.

blue eyes unchanged [ Taekook ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin