22- bir kedi alırım sende anneni çağır

2.2K 200 576
                                    

selamm kızlar 🙋🏻 (saçım şu an tam bu emoji gibi)

bölümü ciddi anlamda kontrol etmeden atıyorum hatalarımı, devrik cümlelerimi görmezden gelin lütfen.

yorumlarınızı bekliyorum muck 😗 (sonunda 3k yazabildim şükürler olsun)

....

Şu yaşıma kadar yüzlerce hayal kırıklığına uğramıştım. Bazıları küçüktü. Bazıları diğer insanların kolay kolay aşabileceği türden kırıklar değildi fakat hepsini bir şekilde atlatmıştım. Babam işten geldiğinde bize bir kere bile çikolata almadığında da, annem iki canavarla beni aynı evde yalnız bıraktığında da hatta çektiğim onca acının ardından geçirdiğim sinir krizi sebebiyle babamı öldürdüğüm için otuz iki yıl hapis cezası verildiğinde de...

Aslına bakarsak yirmi beş yıllık yaşantımın neredeyse her gününde hayal kırıklığına uğramıştım.

Hiçbiri canımı şu an ki yaşadığım kırıklık kadar acıtmamıştı ama. Yüreğimde ki sıkışmanın, boğazımda ki düğümlenmenin tarifi şaka yapmıyorum cidden yoktu. Kelime haznesi dar olan biri değildim ben. Nerede ne söylemem gerektiğini bilir, kelimelerle oynamayı bir şekilde başarırdım. Buna rağmen dökemiyordum içimi. Buna rağmen nasıl hissettiğimi bir türlü anlatmayı başaramıyor, ağzımı her açtığımda ne söyleyeceğimi bilemediğimden geri kapatıyordum.

Bir günü çoktan devirmiştim.

Bir ayı aşkın süreçte yaşadığım her şeyin yalan olduğunu öğrenmemin üzerinden bir gün geçmişti.

Bu geçiş sözdeydi elbette. Kafam o odada tek bırakıldığım an ki kadar hatta belki de daha fazla ağrıyor, nefeslerim geçen onca saate rağmen düzene binmek nedir bilmiyordu. Ölüyordum. Bir türlü bitmiyordu bu lanet olasıca süreç. Taehyung'un aslında kim olduğunu öğrendiğimden beri yavaş yavaş ancak fazlasıyla sancı çekerek ölüyor, bedenim son nefesi vermemi istemediğinden midir bilinmez kafamı ne zaman masaya yaslasam tıkanan nefesim sebebiyle derin nefesler almak zorunda kalıyordum.

Ben bunları yaşayacak ne yapmıştım?

Tanrı bu kadar belayı başıma sarıyorsa bir şey yapmış olmam gerekiyordu değil mi?

Kimse boşu boşuna bu kadar acı çekmez, bu kadar sınanmazdı. Benim sınavım doğduğum andan itibaren başlamıştı. Bitmesi gerekirken her yıl daha da zorlaşmış, bu yıl bambaşka bir seviyeye ulaşmıştı.

Nefret ettiğin, kalbi kötülük için atan abinin aşık olduğun adamla acı çekmen adına kurduğu planı dinlemek... Bu hayatta bundan daha ağır ne vardı?.. Bunu pek çok acıya gerek fiziksel gerekse duygusal anlamda maruz kalmış biri olarak soruyordum. Bundan ağır ne vardı?

Cevabı basitti.

Bundan ağır bir şey yoktu.

Aileni kaybetmen, annenin sizi başkaları için terk etmesi, içten içe doğduğundan beri acı çekmeni dileyen bir abiyle yaşaman hatta sevgi görmeden büyütülmen... Hiçbiri, yemin ederim hiçbiri o odada geçirdiğim yirmi dakikadan ağır değildi. Onlar içinde zamanında bunları düşünmüştüm lakin bu o kadar farklıydı ki... İliklerime kadar hissediyordum bu farkı. Gerçekler yüzüme tokat misali sertçe çarparken evet diyordum kendi kendime. Yirmi beş yıllık yaşantının en üzücü anlarını şu an yaşıyorsun. Bundan fazlasını da yaşayamazsın zaten.

Beni üzen sevdiğim adamın arkamdan iş çevirmesi değildi. Beni üzen sevdiğim adamın sakladığı bir kızı olması değildi. Beni üzen sevdiğim adamın ölmemiş annesini sözde ölmüş gibi anlatarak kalbime dokunması değildi.

blue eyes unchanged [ Taekook ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin