13- gidiş haberini öğreniş

2.4K 255 522
                                    

Geçen bölüm Taehyung'u çok mu sevdiniz? Tebrikler bu bölümde ağzına sıçmak isteyeceksiniz 🥳

keyifli okumalar tabii ne kadar verirse
☺️💕

.....

Gözlük takmama rağmen ısrar ve inatla gözümün önüne gelen saçlarımı geriye taradığımda Wooyoung'un kapıma beş bininci kez gelmesini istemediğimden odadan çıkmış, uyanalı iki dakika olduğundan esneyerek duvara tutuna tutuna yürümeye başlamıştım. Daha doğrusu yürümeye çalışıyordum.

Dün parkta birazcık daha oturduktan sonra kalkmış, hapishaneye geldiğim an yaşadığım enerji patlamasını atmak adına bedenimi kum torbasının üzerine atmıştım. Taehyung'la parkta geçirdiğim vakit her saniye hem kulağıma hemde gözüme daha iyi ve güzel gelmesinden kaynaklanıyordu bu patlamanın sebebi... Enerjimi attıktan sonra terden gebermek üzere olduğumdan banyoya girmiş, kol kıllarım sinirimi bozduğundan onlarla uğraşmak zorunda kaldığım sıkıntılı dakikalar geçirmiştim.

Banyodan çıktığımda diyetisyenin akşam yemeği için uygun gördüğü saat dilimindeydim. Yemeğini ye, mutfakta ki Seokjin'in Namjoon'a anlattığı buluşma anlarını dinle, bulaşıkları yıka derkende saat dokuza yaklaşmış; nedendir bilinmez dizi izlemek istediğimden odaya kapanıp birkaç saat ilk başta güzel gelen bölümleri ilerledikçe çirkinleşen diziyi izlemiştim. Tam telefonu kapatıp uyuyacağım sıraysa kapım tıklatılmış, San sabah dokuzda toplu kahvaltı yapacağımızı ve bunu Taehyung'un planladığını söylemeşti.

Buraya geldiğimden beri en geç beşte kalktığım için bu habere ilk başta sevinsem de on iki saat uyuyup mala döndüğümden bu durumdan memnun kalmamıştım.

Altı saatlik uyku bana yetiyordu.

Saçım tekrardan gözlüğümün içine girerek gözümü rahatsız ettiğinde neredeyse kolidoru dönmek üzere olduğum bilgisini görmezden gelerek saçımı tekrardan düzeltmek için kafamı eğmiş, eğdiğim an bedenime çarpan bedenle birkaç adım gerilemek durumunda kalmıştım.

Hadi benim gözüme saçım giriyordu. O niye önüne bakmadan kör gibi yürüyordu?

"Önüne baksana be!"

Çirkef sesim sessiz kolidorda yankılandığında saçımı sonunda çekebilmiş, göz hizama giren beyaz gömleğin sarmaladığı geniş omuzları gördüğümde çarptığım kişinin kim olduğunu anlamıştım. Şansıma aynı gruba dahil olduğum altı kişiye değilde imparatorun hazretlerine çarpmıştım.

"Sanada günaydın Jeon. Uykunu alamadın anlaşılan."

Omuzlarından yüzüne tırmanan gözlerimi es geçerek beni baştan aşağı süzen beden bir aydır ilk kez günaydın dediğinden kaşlarımın havalandığını az çok tahmin edebiliyordum. Kibarlığı anlık gözlerimi yaşartmamış değildi.

"Demek birileri uyanmanı söylemeden de uyanabiliyorsunuz Taehyung hazretleri ve günaydın. Senden bu kelimeyi duymak... Tanrım kendimi çok özel biriymiş gibi hissediyorum."

Onunla sabahın köründe bile uğraşmak istediğimden ilk başta her sabah onu benim uyandırmama değinmiş, ardından alaylı çıkan sesimle ellerimin biri göğsümdeyken dramatik bir şekilde konuşmuştum. İkimizde birbirimize zarar vermediğimiz sürece sorgulanmayacaktık. Bu ve buna benzer binlerce cümle kurabilir, onun kaşlarının çatıldığını görerek eğlenebilirdim.

Ondan etkileniyor olmam nedense onu gıcık etme isteğimi hiç azaltmamıştı...

"Yeni gelen kişiye bu tarz görevleri vermemin sebebi çok farklı. Elbette kendi başıma uyanabilirim. Hatta bu hoşuma daha çok gidiyor fakat gruba dahil ettiğim kişinin sorumluluğunu iyice kavraması adına bu tarz tavizler vermeliyim. Bir ay boyunca beni uyandırıp, yemek yememi izleyip saatlerce benimle kalmanız benim için bir şeyler yapma isteğinizi ve olası sıkıntılı bir durumda gocunmadan kendinizi tehlikeye atmanızı sağlıyor."

blue eyes unchanged [ Taekook ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin