+90 532 ** : tekrar aşure getirsen de tebessüm etsen
+90 532 ** : tebessüm ettiğin anda
+90 532 ** : her iki yanağında beliren gamzelerine tekrar ve tekrar hayran kalsam
+90 532 ** : bu yılda aşure getirecek misin gamzelim ?
Ecmel Vera : gamzelim...
Benim burda bir kitabım vardı değil mi sieşçöd çok özürrr
Bu arada hoşgeldinizzz be ~
Geri döndüm hemde uzun bir bölümle (; bu bölümde , önceki bölümde olan mesajlaşmalar vardır. Tşk.
Multide ki şarkı Karan Ali'nin arabada açtığı arabik şarkı. Bu normal versiyonu açın dinleyin anlamı çok güzellll
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bunu koymayı unuttum benn sşşeçd Şarkının yorumlarında bulduğum şeye bakın ('; Sanki Ecmel Vera girmiş yorumu atmış gibii
Uzatmadan buyrunuz bölümee
↯
.
Karan Ali Doğan
"Baran bu ne lan ?"
Manava gelmeyeli Baran bi dağılmıştı. Kasalar bir yerde. Tezgah desen , üstünde ki meyve sebzeler, çoğu çürümüş.
Elime boş bir kasa alıp yere indirdim. Tezgahların üzerindeki çürümüş meyveleri tek tek seçtim ve yere indirdiğim kasaya koydum. "Baran gelsene şuraya. Gelde yardım et bana !"
Ben çürük meyveleri tek tek seçerken, Baran elinde tuttuğu boş kasa ile yanıma geldi. "Ne oldu Karan abi gene ?"
Elimle cama yaslı olan sebze tezgahlarını gösterdim. "Kasayı al , geç çürük sebzeleri ayır."
Baran oflayıp sebzelerin başına geçti. Önümde duran çürümüş meyveyi ona fırlattım. "Bide of diyor. İşine bak."
"Karan abi bir şey diyeceğim."
Baran'ın sorduğu soru ile başımı kaldırdım. "Hı söyle ?"
Baran kafasını arkasına - bana - çevirdi. "Sen Adana'ya geri mi dönsen ?"
Elime bir tane daha çürük meyve aldım ve fırlattım. "Seni de götüreyim mi Baran ?"
"Dur tamam atma ya." diyen Baran eli ile siper alıyordu.
"Çok konuşma. Seç o domatesleri de." dedim.
Dolan kasayı ellerimle kavradım ve içeri taşıdım. Baran da hemen arkamdan geldi. Manavın içeriside düzensiz olmuştu baya. "Baran şu yeşillikleri de seç. Solmuş bazıları."
Baran dediklerimle beraber yeşilliklerin bulunduğu tarafa gitti. Maydonoz , nane , roka , marul , göbek , hangileri içerisinde çürümüşse ayırmaya başladı.
"Karan Ali neredesin be amcaoğlu ?"
İçeri adım atıp , bana seslenen kişiyi görünce , elimde ki işi bıraktım. "Ooo amcaoğlu nabersin ya ?" deyip elimi onun eline uzattım.
Elimi kavrayan Yusuf ile tokalaştık. "İyiyim Elhamdülillah ya sen ?" dedi Yusuf.
"Allah'a şükür." dedim ve Yusuf'un omzunu sıvazladım.
