!Final!

138 17 44
                                    

"Kardelen!"

Arabayı durdurup hızlıca dışarı çıkan kadın sedyeye yerleştirilen Kardelene doğru koştu. Ambulanslar ondan önce varmışlardı. Yanlış bir hareket yapıp kadına zarar vermekten korktuğundan yüzüne doğru uzanan elleri sedyeye tutundu. Karnına saplanmış olan demiri gördüğü anda öfkeyle bağırdı. Patlama sırasında arabadan kopan parçalardan biri olmalıydı.

"Durumu nasıl?"

"Araba parçası karnına saplanmış. İç organlar hasar görmüş. Patlamanın etkisiyle çok sert düştüğünden çarptığı taş sırtında derin bir kesik oluşturmuş. Alnını da çarpmış. Beyin kanamasından şüpheleniyoruz."

Kardelen hayatını kahveyle, alkolle ve sigarayla geçiren biri olduğundan teni hep sağlıklı insanlardan farklı olarak solgun olurdu. Şimdiyse bembeyazdı. Yüzündeki tek renk dudaklarının arasından akan kanın kırmızısıydı. Kardelen ambulansa bindirilince hemen sol taraftaki ambulansa geçti Hazan. Gece buradaydı.

"Durumu nasıl?"

"Başını taşa çarpmış. Ensesinden altı santim yukarıda derin bir yarık oluşmuş. Beyin kanaması geçiriyor olma ihtimali çok yüksek. Kaburgasında da kırıklar olduğundan şüpheleniyoruz. Çok kan kaybetmiş, hemen gitmemiz gerek."

İki ambulans uçurumdan uzaklaşırken Hazan dizlerinin üzerine çökmemek için tüm iradesini kullandı. Parçalanmış araba uçurumun dibindeydi. Olay yeri incelemenin şeritleri sayesinde yerde hem Kardelenin hem de Gecenin kanını görüyordu. Ölümle burun burunalardı. Onun yüzünden. İkisinin de canı ona emanet edilmişken yaşam savaşı veriyorlardı. Hazan yumruğunu sol göğsüne geçirdi. Canı çok yanıyordu. Kalbindeki sızı tüm vücudunun titremesine neden olacak kadar fazlaydı.

☠️

"Güzelim."

Dakikalardır başını ellerinin arasına almış halde ameliyathanenin önünde oturmuş olan kadın duyduğu sesle irkildi. Yağız gelmişti. Hazan gözlerinin kan çanağına dönmesine neden olan gözyaşlarını serbest bırakarak kalkıp adama sıkıca sarıldı. Güçlü durmak için elinden geleni yapmıştı. Buraya kadardı. Sığınabildiği, sırtını yaslayabildiği adamı gördüğü anda parçalara ayrılmıştı.

"Koruyamadım." Yağızın siyah tişörtünü avuçlarında buruşturdu. Vücudu öylesine güçsüz düşmüştü ki, beline sarılmış olan kollar olmasa düşerdi. "İkisi de bana emanet edilmişti ama koruyamadım. Benim yüzümden ölüyorlar."

Yağız birkaç dakika kadına ağlaması, rahatlaması için izin verdi. Nefes alışı düzenli hale gelmeye başladığında ise geri çekilerek yüzünü ellerinin arasına aldı. "Diğer kızı tanımıyorum," dediği sırada Hazanın yanaklarını kuruluyordu. Günay onu arayıp da Hazanın hastanede olduğunu söylediğinde aklı başından gitmişti. Şansına, yıllar önce yaptığının aksine durumunun iyi olduğunu, operasyona çıktığı kişilerin durumunun kritik olduğunu söylemişti. "Kardeleni de tanıdığım söylenemez. Yine de o kızın birine kendisini koruması için izin vereceğini sanmıyorum."

Aslında Gece de Kardelenden farklı değildi. Zaten ikisi de aynı şekilde düşündüğünden şu anda yaşam savaşı veriyorlardı. Hazanın "O bombayı etkisiz hale getirmesi gereken bendim," demesiyle Yağız derin bir nefes aldı. Çok mü kötü biriydi? Çünkü o arabaya binenin karısı olmadığına seviniyordu. "Anne olduğumu söylediler. Bu yüzden o arabaya binemezmişim."

"Binemezdin, Hazan." Kadının itiraz için aralanan dudaklarını baş parmağını bastırarak durdurdu. "Konu senin hayatının değerli olup, onlarınkinin olmaması değil. Hepinizin hayatı değerli ama senin her gün evden çıktığında geride bıraktığın iki çocuğun var. Kendimi saymıyorum bile." Dudaklarını eşinin alnına bastırdıktan sonra yeniden kan çanağına dönmüş kahvelerine baktı. Canının ne kadar yandığını görüp de hiçbir şey yapamamaktan nefret ediyordu. "Böyle düşünmeleri, böyle davranmaları normal değil mi?"

{Tamamlandı} Kılıç ÜçlüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin