Sadece birkaç dakika. Mekandan sorunsuz şekilde çıkmalarına sadece birkaç dakika vardı fakat kulaklarına dolan sesle üçünün de adımları duraksadı. Hazanın silahına uzandığını fark eden Kardelen kimsenin neler olduğunu anlamayacağı kadar hızlı şekilde kadının bileğini tuttu. Dişlerinin arasından sadece ikisinin duyabileceği şekilde "Polislik yok," dediğinde Gece de ruhunu saran öfkeye teslim olmamak adına gözlerini kapattı. Odalardan birinden gelen yardım çığlıklarının Sami Arık'ın yanındaki kız gibi küçük yaşlarda birine ait olduğunu tahmin etmek zor değildi.
Hazan burayı birbirine katmak istiyordu. Sami gibilerin kurbanı olan tüm kadınları toplamak ve mekandan öyle ayrılmak istiyordu. Eğer karşısında buz gibi gözlerle ona bakan Kardelen olmasa yapardı da. Kadının nefes alışlarının hızlandığını fark edince kaşları çatıldı. İlk başta neler olduğunu anlayamasa da bakışları bileğine kaydığı anda geri çekildi. Kardelen Keskin insanlara dokunamazdı. Eskiden, çok eskiden sadece erkeklerin dokunuşundan rahatsız olan kadın yıllar önce öyle bir hale gelmişti ki, artık kimseye dokunamıyordu. Kavga etmediği, zarar vermek maksadıyla dokunmadığı sürece küçücük dokunuşlar bile ölüme sürükleyen krizler geçirmesine neden oluyordu.
Sakinleşmek için derin nefesler alan kadın sonunda kendine gelebildiğinde bakışlarını yanlarına gelen adama çevirdi. "İnsanları rızası dışında çalıştırmaya mı başladın?" Gece Kardelenin ses tonundaki değişime şaşırmamak uğruna fazlasıyla çaba sarf etmek zorunda kalmıştı. Bir insan nasıl böylesine duygusuz, aynı zamanda da tehdit dolu konuşabilirdi?
"Bazıları nazlı çıkıyor."
"Kaç yaşında?"
Sami "Anlamsız detaylara takılmayalım," dediği sırada Kardeleni dışarı yönlendirmek için elini beline doğru uzattı. Daha Kardelen geri çekilmeden Hazan hızlıca adamın bileğini yakalayarak kolunu ters çevirdi. Samiyi öylesine hızlı itmişti ki, Gece bile neler olduğunu anlayamamıştı. Öfkeden kıpkırmızı olan adam "Ne yapıyorsun lan sen?!" diye bağırırken başkomiserin yüzü ifadesizdi.
"Patrona dokunamazsın."
"Ulan ben senin..."
Sami Arık Hazana doğru atılacakken bu kez harekete geçen Gece oldu. Kolunu adamın boğazına öylesine sert geçirdi ki, dengesini kuramayıp yere düştü. Başında kıpırtısız duran üç kadına nefretle bakan Samiyi umursamadan çıkışa doğru ilerlediler. Kardelen yıllardır olduğu gibi düştüğü durum yüzünden kendisine öfkeleniyor, öfkesini belli etmemek adına susuyordu. Gece neler olduğunu, başkomiserin yaptığı şeyin sebebini düşündüğünden susuyordu. Hazan ise az önce kontrolünü kaybetmek üzere olduğu anı düşünüyordu. Kardelen içeride neler olabileceğini bildiğinden onları uyarmıştı fakat buna rağmen az kalsın olay çıkaracaktı. Yapmaması gerekiyordu. Yine de... Kızın yardım çığlıkları bir türlü zihninden silinmiyordu. Hazan polisti. Yardım isteyen herkese yardım etmek zorundaydı. Bas bas bağıran birini duymamazlıktan gelmiş olmayı hazmedemiyordu.
Arabalarının yanına geldiklerinde üçü de öylece birbirlerine baktılar. Onlara verilen görevde sorun yoktu. Sami Arık ile Kardelen Keskin ortak olmuştu. Olmuşlardı olmasına ama üçü de başarmış gibi hissetmiyorlardı. Polis olan Hazanın, paralı asker olan Gecenin, hatta mafya olduğunu bir türlü kabul etmeyen Kardelenin de hayattaki sınırları netti. Yanlarında yardıma muhtaç-büyük ihtimalle on sekiz yaşından küçük-birinin olduğunu bilirken arkalarını dönüp gitmek onlara göre değildi. Şu an yaptıkları ise tam olarak buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Kılıç Üçlüsü
Historia Corta"Ferdi, bir kez daha soracağım." Adam sıkıldığı için silahını parçalara ayıran Kardeleni işaret ederek "Bir mafya lideri," dediğinde kadın kısacık bir an başını kaldırmış, alayla gülümsedikten sonra işine geri dönmüştü. Ardından bitirdiği sigarasını...