1 Ay Sonra

58 6 16
                                    

İyi okumalar...

***

Aradan bir ay geçmişti. Ama ondan hiç ses yoktu. Sanırım kimseye söylemiyeceğimi anlamış. Ve benden uzak durmuştu.

Evet kimseye söylememiştim korktuğum için mi? Belki biraz ama asıl sebebi bu değildi. Kimse bana inanmazdı çünkü nasıl inanacaklardı ki kafamda kurduğum bişey olduğunu düşünebilirlerdi - babamın ölümünde olduğu gibi -ve bu adamlar pek tekin insanlar olmadığı belliydi. Ormanın ortasında on beş yirmi kişiyi öldürdüler ve bu haber hiç bir yerde duyulmadı. Bu yüzden kimseye söylememeye karar verdim.

Eve ilk geldiğimde annem birşeyler olduğunu anlamıştı ama onada bu aralar hastanenin çok fazla yoğun olduğunu ve yorulduğumu söyledim. Evet biliyorum yalan söyledim ama anneme bunları asla anlatamazdım vede o kadar da yalan sayılmazdı bizim hastane gerçekten bu aralar çok yoğundu özellikle benim bölümüm olan fizyoterapi her zamankine oranla çok fazla yoğundu. Tabi bunun sebebi de bölgedeki en iyi fizyoterapi doktorlarının bizde olmasıydı.

***

Bugünde son bir aydır olduğu gibi annemin bütün ısrarlarına rağmen kahvaltı yapmadan evden çıktım. Normalde de çok yiyen bi insan değilim ama o olaydan sonra eski anılarım canlandığı için iştahım hiç yoktu.

Hastaneye geldiğimde direkt odama geçip kapıyı kilitledim. Önlüğümü giymem gerekiyordu bu da baş örtüm uçmasın diye elbiseme taktımım yüzlerce iğnenin çıkması demekti.

Hızlıca işimi halledip odadan çıktım. Biraz ilerlemiştim ki arkamdan birinin seslenmesiyle durdum.

- doktor hanım

Acaba bana mı sesleniyordu ...

- doktor hanım bi bakabilir misin?

Ses daha yakınımdan gelince bana seslendiğini anladım hemen arkama döndüm ve karşımda tekerlekli sandalyede oturan kadına baktım.

- buyrun bana mı seslenmiştiniz

- evet kızım kusura bakma ama bişey sorabilir miyim?

- tabi ki

- fizyoterapi bölümü hangi tarafta kızım?

- ilerden sağa dönün yazıları göreceksiniz ama isterseniz size eşlik edebilirim bende o tarafa gidiyorum

Nedense bu kadını gördüğüm anda içim ısınmıştı...

- sana zahmet olmicaksa kızım

- yok ne zahmeti rahmettir benim için

Bir yandan ilerliyor bir yandan da muhabbet ediyorduk

- Adın ne güzel kızım

- Hafsa , sizin isminiz

- bende Eylül memnun oldum kızım

- bende çok memnun oldum.

Son bahar gibiydi Eylül hanım biraz çökmüş ve solmuştu. Sanki çok ağır dertleri varmış gibi... Ama bir o kadar da güzeldi. Safir rengindeki gözleri çok tanıdık geliyordu bir o kadar da yabancı...
Üstündeki asker yeşili bol elbise ve siyah şallı gözlerinin rengini daha çok ortaya seriyordu...

Düşüncelerimden fizyoterapi bölümü yazılı kartı görmemle sıyrıldım.

- hangi doktora gideceksiniz acaba sizi o tarafa yönlendiriyim

- hmm sanırım Hafsa... hah evet Hafsa Akar

Bi an şaşırdım bizim bölümde öyle biri mi vardı. Ve bi anda jetonum düştü artık kendimde değildim sanırım kendi adımı hatırlamadım içimden kendi kendime gülüyordum.

Kızım sen iyi misin ya bi insan kendi adını unuturmu hiç bu kadar mı bunadın ?

Evet iç sesimde devreye girdiğinde göre bize müsaade...

Eylül hanımın bana baktığını görünce mahçupça gülümsedim

- doktorunuz şu an tam karşınızda duruyor dilerseniz muayene odasına geçip konuşalım

- geçelim kızım geçelim

***
Yavaş yavaş muayene odasından çıkarken Eylül hanımıda bilgilendirmeyi unutmuyordum

- dediğim gibi Eylül hanım şimdilik bişey yapmadık ama bi sonraki denetimde düzenimizi yavaş yavaş oturtucaz

- teşekkür ederim kızım

- rica ederim ne demek gör...

Cümlemin yarıda kalmasının sebebi yine Kaan dı. Hayır yani ne istiyordu bir çok kez reddetmiştim neden hala devam  ediyordu ki...

- tünaydın Hafsa nasılsın?

- iyim elhamdülillah siz nasılsınız?

Aslında hiç sormak istemiyordum ama kaba davranmalıydım.

- bende iyim ama sen şimdi sizli bizli konuşunca kötü hissettim biz arkadaşız sizli bizli konuşmamıza gerek yok

Allah'ım sen benim sinirlerimi mukayet ol...

- neyse ne buraya seni davet etmek için gelmişim

- ne daveti ?

-Bu akşam yemeğini beraber yiyelim diyorum nasıl olur hem öbür meseleler hakkında da konuşuruz istersen  evime de geçebiliriz benim için hiç sorun değil

Allah'ım ne diyordu bu adam böyle tamam sakin olmalıydım...

- siz kendinizi ne sanıyorsunuz böyle saçma sapan cümleleri kendinize  saklayın benim sınırlamı da aşmayın yoksa sizin için sonu kötü biter.

- ne sınırlarmış arkadaş! - bunu söyledikten hemen sonra bileğimi tuttu ve beni kendine çekmeye çalıştı- hadi bakalım şimdi ne yapacaksın

- insanlar tuaf tuaf bize bakıyordu kendimi çok rahatsız hissettim . Özellikle de Eylül hanımın yanında böyle bi olay yaşanması gerçekten hiç hoş değildi

- bırak kızı git ne halt edersen et istemiyor işte ne zorlıyorsun senin için sonu hiç iyi bitmez , bunu söyleyen Eylül hanımdı

- sen sus be kadın bana ne yapabilirsin ki sen yapabilseydin önce kendine yapardın.

Allah'ım sen affet bismillah diye mırıldanıp adamın suratına yumruğumu geçirdim anında sendeleyip yere düştü burnundan oluk oluk kan akıyordu.

- sakın beni daha fazla zorlamayın sizin için hiç iyi olmaz!

Tam arkamı dönmüştüm ki Kaan'ın ayağa kalkıp bir küfür savurduğunu duydum önüme dönmemle bana saldırrması bir oldu tam tokat atacakken başka bi el onu durdurdu. Şok olmuş bi şekilde havada ki eli tutan kişiye doğru hafif kafamı çevirdim çevirmemle bana bakan iki adet safirlerle karşılaşmam bir oldu...

Bu oydu, ormandaki adam...

***

Yeni bölüm nasıldı? Beğendiniz mi? Yorumlarınızı bekliyor olacağım...

İlk kitabım olduğu için hatalarım olabilir lütfen maruz görün...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARANLIKTAKİ IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin