"Oraya daha çok yakışman için bir şeyler koydum dolaba. Giy onları.. oh sakın tekmeleme işlerine falan girme, bu ev kira. Ha bir de, inat edip giymezsen ben giydiririm."
- 🧸 -
"Taklitçim mi oldun?" Jeongin'in sorusuna gülümsedim. Onun gibi psikopatça intikam aldığımı düşünüyordu. Hayır, amacım bu değil.
İlk günden beri Jeongin'i arıyordum zaten. Annemin anıtından, daha önce görmediğim sokaklara. Her yerde aradım. Sonunda Seo Changbin bir yerden numaramı bulup aradı beni. İçip içip kapısına geldiğini söyledi.
Evine gittim, kapının önünde şuursuzca yatıyordu Jeongin. Onu alırken Changbin açtı kapıyı. Jeongin hemen onun boynuna sarılmak istedi ama yapamadı, güçsüzdü.
Kafasına bir şapka takıp taksi çağırdım, sevgilisi de bindirmeme yardım etti. Biz ayrılırken de özellikle istekte bulundu. "Onu iyileştir, terk etmek istemiyorum." Dedi.
Bu isteğini gerçekleştirmekti amacım. Jeongin'i evime götürdüm. Bodrum katımdaki eski yatağımın çarşaflarını değiştirdim. İçecek yeterli su bıraktım. Kapıyı en güçlü kilitlerle zincirledim.
Sonra hastalığını araştırmaya başladım. Dedektif bağlantılarımı kötüye kullandım. Kırmızı reçeteli antidepresanları, bir dava yüzünden araştırmam gerektiğini söyleyerek klinikle anlaştım. Ve bu tür hastalarda gördüğüm, hastalığı en net tetikleyen şey, kişinin ailesi tarafından bile sevgiyi hissetmemesiymiş. En ufak sevgi gösterisi bile yalan geliyormuş, bu yüzden de paranoyaklaşıyormuş. Othello sendromu deniyormuş buna. Kendi başıma onun doktorluğunu yapacaktım ona.
Dolaba koyduğum kıyafet önlüktü. Bana zarar veremesin diye giydirmek istedim. İyileştikçe çıkarırım belki. Giydiğinden emin olduktan sonra çıktım evden. Daha ayrıntılı otopsi raporlarını inceledim.
Dediğim gibiydi işte! Düzenli olarak kullanmıyormuş uyuşturucuyu o genç sporcu. Yalnızca kazadan hemen önce almış. Zaferimi kutlamak için ofisimden çıktım ve Chris'in ofisine girip bağırdım mutlulukla. "Haklıydım! Uyuşturucu kullanmıyormuş, başka birisinin parmağı var işte olayda. Eminim eski sevgilisidir. İşte bu yüzden dedektif oldum!"
Başını işlerinden kaldırıp girişi işaret etti. Orada perişan halde bir kadın vardı. "Seni görmeye gelmiş, dava hakkında konuşmak için." Dedi.
Hala güvenim ellerimdeyken gittim kadının yanına. "Buyurun, ben Hwang Yeji davasından sorumlu dedektifim. Odama geçelim dilerseniz." Dedim.
Mahçup bir tavırla girdi odama, ona su verdim biraz sakinleşmesi için. Sonra karşısına oturup konuştum. "Efendim, kızınızın ayrıntılı otopsi sonuçları ulaştı bugün elime. Kızınız masum, kaza falan olmayabilir ortada. Sanırım cina-"
"Kaza değilmiş zaten. Benim gözüm pek iyi görmez, telefondan falan da anlamam. Küçük oğlum telefonu kurcalarken ablasından gelen bir mesajı görmüş. Yeji çok iyi bir sporcuydu, hırslıydı da. En iyisi olmak isterdi hep. Sevgilisi antrenörüydü. Son maça çıkamayınca sevgilisiyle de kavga etmiş. Sonra içmiş biraz. Bir de o durumda arkadaşlarından biri uyuşturucu uzatınca içmiş. O kafayla bana daha fazla yapamayacağını yazmış. İntihar etmiş yani kızım. Ona uyuşturucu veren arkadaşı da af diledi evime gelip. Yüzüne bakmam ya hoş, sadece kızımın kaza yaptığını düşünerek ferah ferah oturmayacağım için dürüstlüğünü azıcık takdir ettim. Siz de boşuna kurcalamayın diye söylemek istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dollhouse/ ChanMin
Mystery / Thriller"Salonumda oyuncak bir bebek var." Düzenli bir hayatı olan başarılı ama rakip iki dedektif, "doll killer" adlı bir davada birlikte çalışmaya başlar.