tae'part
Jungkookun yanına gelmiş ve bu geceyi onla geçirmiştim. Hayatımdaki en huzurlu gecesiydi galiba. İlk kez birisi benim saçlarımı okşuyor, kokluyor ve sarılıyordu. Annemden daha önce sevgiye dair birşey almadım hep başkalarında aradım ama bi anne sevgisini kim verebilirdi ki hiç kimse diyordum kendi kendime ta ki jungkooku görene dek. Beni çok güzel seviyordu ben ona çok yetersizdim. Asla onu mutlu edicek birisi değildim ama o tam tersine benim çizilmiş bu dünyamı renklendiricek biriydi. Benim dünyamı jhope ve jimin çizmişti ve jungkookda o dünyaya renk katacaktı. Onlara galiba hayatımı borçluydum özellikle jimine. Küçüklük arkadaşımdı o beni dert ortağımdı. 10 yaşındayken intahara kalkışmıştım tam 10 yaşında. Nerden mi biliyordum bunları.Babamdan...hayatımı, hayatımızı karartan o adamdan. 10 yaşında gözlerimin önünde anneme silah tutmuştu hiç aklımdan çıkmaz o an annemse silahı alıp "bunun cinayet olmasını istemem cinayet olursa bende de suç ararlar neler yapmıştır o derler ama ben kendi intaharımı gerçekleştiricem ki neler çektirmiş bu adam bu kadına desinler pislik herif" diyip bağırışmalar küfürler devam etmişti. Tabi ben daha fazla duramadım seslere gittim keşke gitmeseydim. Tetik çekilmişti ben gittiğimde ikisi de birbirine bakıyordu çocuğum ben daha ne bilim ne olduğunu. Bağırmaya başladım ben bağırınca ikiside ağlamaya başlamıştı kimsenin istediği olmamıştı duvara gelmişti kurşun.Komşular kapıya doluşmuştu... Her neyse o zamanlar zaten ben iyice çökmüştüm bu olayda gelince çatılarda gezinmeye başlamıştım. Oysa yüksekten çok korkardım ben. Bir gün gene o çatılarda dolaşırken karar verdim işte tam bugün, bugün son günün sen mutluluğa ericeksin taehyung diyip kendini atıcakken küçük bir çocuk yanıma geldi. "Ne yapıyorsun"dedi. Bakmadım bile yüzüne insanlarla pek anlaşabilen bir çocuk değildim zaten. İyice yaklaştı bana "elini ver düşüceksin" küçük ellerini uzatıp yüzünü küçük bir tebessüm aldı."düşmek istiyorum bende" dedin ona, oysa "ama düşersen canın acır ve sevdiklerin buna üzülür" dedi." Merak etme üzülecek kimsem yok benim","ben varım. Ben çok üzülürüm, peşinden gelirim senin" demişti beklemiyordu ilk kez birisi ölmemi istemiyor ve benle konuşuyordu."Ama senin ailen üzülür","seninkilerde üzülür hadi gel benle bırak kimseyi üzmeyelim bugün" diyip gene o tebessümü yüzünü buldu. Ben elinden tutup ordan inince bana sarıldı. Bu çok güzel bir histi gerçekten. Sonra geri çekildi"ben jimin park jimin bundan sonra senin yakanı asla bırakmicak jimin" diyip gülmüştü ardından bende gülümsedi "kim taehyung,park jiminin yakasını bırakmasını istemeyen kim taehyung"
Sabah olmuştu ben çoktan uyanmıştım ama ondan ayrılmak istemiyordum. Bu güzel anı bozmak hiç istemiyordum. O uyanasıyana kadar onu izledim. Saçlarını sevdim. Yavaş öpücükler koydum yara izine. Uyanmaması için elimden gelen herşeyi yaptım ama hareketlenmeye başladı. O hareketlenince gözlerimi kapatıp uyuyor numarası yapmaya başladım. Gözlerini yeni yeni açmaya çalışıyor adeta küçük bir bebek gibi ne olduğu,nerde olduğunu anlamaya çalışıyordu. Doğrumuştu sabahın o loş ışıkları güzel yüzüne vuruyordu. Muhteşemdi. Ellerini komidine uzatıp üzerindeki telefonu almaya çalışıyordu. Şapşaldı hemde baya,bi o kadar da tatlıydı. Koca bebek. Telefondan saate bakıp geri komidine koydu belli ki daha vakit vardı. Geri uzanır pozisyona gelip yüzünü bana dönüp burnuma öpücük kondurmuştu. Elleriyle yüzümü seviyordu, öpücükler konduruyordu burnuma. Uyanmamı istiyordu, bir anda gözlerimi açtım ve o tebessümü yüzünü buldu "günaydın" demişti gerçekten de gün şimdi ayıyordu. Dudaklarını öpücük kondurdum "günaydın, güzelim" dedim ve ona sarıldım. Kollarımın altında çok küçük duruyordu. Normalde benden yaşça büyüktü ama bu bir sayıdan ibaretti."Bu anın bozulmasını hiç istemiyorum ama galiba kalkmamız gerek ha" demişti bedenini yavaş yavaş benden ayırırken "bugün okula gitmek istemiyorum burda saatlerce beraber kalalım","üzgünüm ama ben senin gibi kafama göre devamsızlık yapamıyorum bebeğim" derin derin oflar çekip yataktan kalkmıştım. Odadan çıkıp aşağı kata inmiştim. Mutfağa girip su içmiştim. Ardından etrafta boş boş dolaşmaya başladım, eşyalarını incelemeye başladım sanki ilk kez gelmiş gibi. Jungkook sonunda aşığı indi "hadi gidelim","ne çabuk hazırlandın" yakasını düzelterek bana cevap veriyordu "hızlı olmam gerekiyordu çünkü hadi sende hızlan" diyip kapıyı açıp ayakkabısını giymeye başladı çantamı hiçbir şeyimi almamıştım yanıma jimin ya da jhopedan alırdım sonuçta diyip ayakkabımı giyinmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
opps!
RandomÜnlü bir iş adamının oğlu jeon jungkook ilk öğretmenliği için oldukça heyecanlı ve bu heyecanı onu hiç iyi etkilemedi çünkü dolmuştayken kendini bir anda mavi saçlı bir çocuğun kucağında buldu...