"Çok heyecanlıyım sence bu normal mi?" Gözlerimi devirip ellerini uzatıp titreten Jung Jaehyun'a baktım. "Jaehyun, bu sadece basit bir çocuk kitabı imza günü lütfen abartma."
Jaehyun sanki beni hiç duymamışcasına boyunu nerdeyse aşacak kadar kitabı taşımaya başladı. "Düşüreceksin!" diye seslendim arkasından.
"Rosé demek uzun zamandır beni bu kadar ihmal etme sebebin bu yakışıklıydı." Patronum -daha doğrusu artık neredeyse ablam olmuş- Yuri unnie beni iki kitaplığın arasına sıkıştırmış merakla yüzüme bakıyordu. "Benimle ne zaman tanıştıracaktın kilisede nikahın kırılırken mi?"
"Unnie, düşündüğün gibi değil gerçekten." diye mırıldandım sessizce. "Ne unnie Rosé? Gözlerin pırıl pırıl bakıyorsun. Seni ilk defa böyle görüyorum bu adam- Jung Jaehyun- sana çok iyi gelmiş belli."
Kaşlarımı hafifçe kaldırıp Yuri unnieye baktım. Gerçekten gözlerim mi parıldıyordu? Hem de Jung Jaehyun'a bakarken.
"Rosie, Yeji aradı burayı bulamamış. Konum attı onu almaya gidip geliyorum." Onu onaylarken Yuri unnie kolumu dürttü. "Demek sana Rosie demesine bile izin veriyorsun ha! Bir de düşündüğün gibi değil diyorsun! Park Roséanne sen yalan söylemeye ne zaman başladın?"
"Unnie birileri geldi sanırım." dedim konuyu değiştirerek. Rüzgar çanının sesi imdadıma yetişmişti. Depodan ön tarafa ilerlerken genişçe gülümsedim. "Hoşgeldiniz."
"Seni bulmak oldukça zormuş Rosie" dedi tanıdık ama beklenmedik ses.
"Beni neden bulmak isteyesin ki Kim Yeri?"
"Küstah! Sen ne cüretle benimle böyle konuşuyorsun!" Alayla Kim Yeri'ye baktım. "Asıl sen ne cüretle iş yerime gelebiliyorsun!"
"Eğer canımı sıkmaya devam edersen bu daha başlangıç olacak. Bu zavallı halinle birkaç günlüğüne Jaehyunla aramıza girdiğini sanmış olabilirsin ama sen yalnızca bir fragmansın. Senin ait olduğun yer bu tozlu iğrenç alan. Eninde sonunda senin döneceğin yer burası, Jaehyun'un da benim yanım. Bunu ne kadar erken kabul edersen senin için daha iyi olur."
"Kim Yeri, sen buraya gelerek sadece seviyeni belli ettin. Ben sizin aranıza giren bir fragman değilim hiçbir zaman da olmayacağım sen Jaehyun'u onu aldattığın gün kaybettin. Seninle tartışmayacağım sen de kendini daha fazla komik duruma düşürmeden git."
Kim Yeri suratıma dik dik bakarken işaret parmağını kaldırıp salladı. "Ben söyleyeceğimi söyledim! Eğer seni daha fazla Jaehyun'un etrafında görürsem bu uyarıyı mumla ararsın!"
Kim Yeri defolup giderken sertçe şakaklarımı ovuşturdum. Kim Yeri tıpkı bir huzur buldozeri gibi gelmiş mutluluğumu biçip gitmişti. Konu söyledikleri değildi. Kim Yeri gibi seviyesiz insanlar ve sözleri benim için hiçbir zaman bir ölçüt olmazdı. Nasıl ki birisi bana başka bir isimle seslendiğinde üzerime alınmıyorsam onun sözlerini de üzerime alınmıyor beni etkilemesine izin vermiyordum. Sorun cesareti ve cüretiydi. Kim Yeri şu an zamanlayıcısı kurulmuş bir bombadan ibaretti. Ne zaman patlayacağı bir muammaydı. Eğer zamanında imha edilmezse büyük bir hasara sebep olacağı ise daha şimdiden oldukça netti.
Yuri unnie aklıma gelince yavaşça depoya ilerledim gelip Yeri'yi kovmadığına göre duymamıştı. Onu görünce gülümsedim. Kulaklıklarını takmış depodaki kitapların tozunu alıyordu. Rahatsız etmedim zaten imza gününün başlamasına da yarım saatten az zaman kalmıştı.
Son kez stadları kontrol edip kitapları düzelttim. Koşturarak elinde kocaman çiçekle bana doğru gelen Yeji'yi camdan gördüğümde ise gülümsedim.
"Rosé unnie tebrik ederim! Lütfen ilk benim kitabımı imzala!" Yeji çantasından çıkardığı kitabı neredeyse yüzüme tuttuğunda kıkırdadım. Jaehyun kitabı alıp Yeji'nin kafasına vurdu. "Sıraya gir. Rosie benim sevgilim, ben dururken önce senin kitabını imzalayamaz." Yeji ağabeyine ters ters bakıp somurttu.
Jaehyun'un elindeki kitabın ilk sayfasını açıp elime kalemimi aldım. "Tek aşkım Jung Jaehyun'a diye imzala Rosé unnie." Jung Jaehyun'a baktığımda ifadesizce elimdeki kitabın ilk sayfasına bakıyordu. Madem onun için kitabı nasıl imzaladığımın bir önemi yoktu o zaman benim için de olmayacaktı.
Dik dik ona bakıp kitabı imzaladım ve eline tutuşturdum. Jaehyun kitabı hafifçe aralayıp nasıl imzaladığıma baktığında yarım ağızla gülümsüyordu. "Trip mi atıyorsun sen bana?" Omuz silktim. "Ne alakası var?"
"Öyle olsun bakalım."
Ona cevap vermeden Yeji'nin kitabını elime aldım.
Kan bağım değil sevgi bağım olan kız kardeşim sevgili Yeji'ye.
Yeji yazdığımı okuduğunda bana kocaman sarıldı ve yanağımı öptü. "Rosé unnie beni ağlatmak mı istiyorsun? Seni çok seviyorum." Tekrar beni öptüğünde Jung Jaehyun onu çekiştirerek benden uzaklaştırdı. "Rosie'den uzak dur ben bile onu öpemezken senin böyle özgürce öpebilmen canımı sıkıyor."
Yeji şaşkınlıkla ikimize bakarken kıkırdadım. "Artık gitmemiz lazım imza günü başlamak üzere." dedim. Standa oturduğumda Yeji hemen yanımda otururken Jung Jaehyun tam arkamızda ayakta bekliyordu. İlk kitap uzatıldığında "Kim için imzalamamı isterseniz?" dedim gülümseyerek fakat gülümsemem başımı kaldırdığımda gördüğüm kişiyle yüzümde dondu.
"Yoo Mina?"
___
Tekrar merhaba elimden geldiğince sık bir şekilde bölüm atmaya çalışacağım siz de oy ve yorumlarınızla varlığınızı belli edip kitabı desteklerseniz çok sevinirim.
Karakterler hakkındaki düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın...
Rosé?
Jaehyun?
Yeji?
Yeri?
Mina?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Untitled | jaerosé
FanfictionKlişelerle dolu bir yaz dizisi tadında başlamıştı her şey... Bir o kadar basit bir o kadar tahmin edilebilir. "Pardon bir günlüğüne sahte sevgilim olur musunuz? Etraftaki en aykırı kadın sizsiniz." #2 - jaerosé 09.01.2022 #1 - jaerosé 06.03.2023