1. yurtsuz zahid benim

132 19 24
                                    

Yersiz yurtsuz cevherin kendine iki cihanı sığdırdığı zamanlardan bize kalan yalnızca parmağını kesmemek için tevile giden zahidler midir? Öyledir öyledir. Yersiz yurtsuzu bulur halkı doyurur ve susturursun. Bir de budur belki bize kalan. Adalet dersin, kesse acımaz bilirsin. Değildir. Acır, can candır. Bir anneden doğmuş; etten ve kemikten, üç beş damla kandan beşer oğlu beşersin. Cihanlar da sığdırsan acır, can candır.

Koltuğumun konumu neticesinde yersiz yurtsuz cevher değil de zahidin biriyim. Sanırsamı falan yok, sanmam, öyleyim. Meslekte on dördüncü yılıma girerken bir hayli emin biçimde söylüyorum bunu. Ama sevinmek gerek, parmağım kıymetli. Modern zaman zahidi. Savcım desinler diye hayatının güzel bir kısmını perişan eyle, sonra gel kendine bunu yakıştır. Modern zaman zahidi.

"Hassiktir ya, savcı bizden önce gelmiş." dedi biri. "Park Chanyeol mü o?" dedi öbürü. "Ne işi var oğlum şimdi cinayette? Soyeon savcım nerede ki?" diye devam etti. Duymamış gibi yaptım, kafamı çevirmedim. Gözü Soyeon'da öbürünün, ondan bana bu tavırları, hiç memnun değil beni görmekten. Biri "Bari benim yanımda yapma ya!" diye sitem etti bu memnuniyetsizliği fark ederek. Sonrasında onu arkasında bırakarak "Savcım!" dedi. Ceketimi geriye itip ellerimi belime koydum. Bu ceket de kollarımı sıkmaya başlamış. "Gelmeseydin Oh Sehun!" dedim. Gıcık tutmuş gibi öksürürken başını öbür tarafa çevirdi. "Ben bilgilendireyim mi seni?" İnandırıcı olmayan bir biçimde güldü. Hemen ekibinden birilerini çağırdı. "Birazdan döneceğim savcım." deyip kolunun altına aldığı memurla biraz uzaklaştı.

Yanımdaki olay yeri inceleme polisi durmuş boş gözlerle yüzüme bakıyordu. Bugün beni sınamak için yarışa girmişler, belli. Ama başsavcı hâlâ açık ara önde. "Anlatsana lan!" diye bağırdım. "Anlatayım savcım." dedi yutkunduktan sonra.

Sıkan ceketi çıkarıp gömleğimin kollarını katladım. "Maktül Hwang Seokhyun, 28 yaşında, erkek, kafasından tek el ateş edilmiş, el ve ayak bileklerinde belirgin ekimoz var, ayak tabanlarında da kesikler ve izler. Kesik ve izler otlar ve taşlardan kaynaklı gibi görünüyor." Yerdeki bedeni daha yakından inceleyebilmek adına yere çöktüğümde bana bilgi veren memur da benimle beraber çöktü hemen. Adamın paçasından dizine kadar yırtılmış pantolonunu kaldırıp izlere baktım. Birbirine çok yakın olan izlerden biri yavaş yavaş sararmaya başlamışken öbürü rengini yeni almış gibi duruyordu. "İzler de anladığınız üzere savcım." Başımı salladım. Adama yapılanlar günler sürmüş demekti bu izler.

"Burada yapabildiğim incelemelerle ancak bunları söyleyebiliyorum. Detaylı raporu otopsi sonrası tarafınıza iletirim." Genç bir çocuk birden öne atıldı. "Bence alıkonulduğu yerden yalın ayak kaçmaya çalışırken vurmuşlar." Arkasında duranlardan biri hemen çocuğu geriye çekti. Bayılıyorum böyle hevesli hevesli yeni yetmelere. "Hiç hatırlamıyorum." dedim, yüzümü buruşturdum. "Anlayamadım savcım?" dedi. "Fikrini sorduğumu hiç hatırlamıyorum." dedim. Bir de heveslerini böyle kırmaya... Birkaç kere eğilerek özür diledi.

"Bilgilerinden ne çıktı?" diye sordum gelmiş başımda dikilen Sehun'a dönüp. "Ailesinin ikametgahı küçük bir kasabada, kendisi burada yalnızmış. Bir lojistik şirketinde çalışıyormuş, konumunun ne olduğunu belirleyemedik." Doğrulurken elimde olmadan güldüm. "Lojistikmiş!" dedim.

"Savcım, bir sorun yoktur umarım." dedi tereddütle. Yüzüne baktım bunu neden sorduğunu anlamak için. "Biraz keyifsiz göründünüz de." Üstümden çıkardığım ceketi katlayıp koluma astım düzgünce. "Soyeon izinli diye başsavcı cinayet dosyasını bana kilitledi." Kaşlarını çatarak "Soyeon savcım iyidir umarım?" dedi. "İyi iyi," dedim "merak edilecek bir şeyi yok."

"Burada işim bitti. Raporu yollarsın." deyip Sehun'un sırtına vurdum. "Aslında sana..." dedi. O sırada "Amirim!" diye bağırdı biri. Ormanlık alanda ufak bir su birikintisi vardı, onun yanındaydı seslenen kadın. Sehun biraz önden koşar adımlarla gitti, ben de peşinden... Sığ su birikintisinin içindeki silahı gösteriyordu Sehun'a. Omzunu tutup "Çemberi genişletin, olay yeri buranın çevresine de güzelce baksın." dedim. Sehun ellerini çırptı. "Savcımı duydunuz! Hadi hadi hadi!"

bad for catsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin