1'

10 1 0
                                    


Zaman olacakların habercisi olanların iyi veya kötü anısı,her şeyin belki de geri dönüşü olmayan şifası...

Yağmurun damlalarının sakin sakin yere düşüşünü izlemek ruhumu dinlendiriyor her bir tanesinin birbirine dokunmadan yere düşmesi ve yalnızca toprakta kavuşuyor olmaları bu bana benim ve annemin de kavuşacak yerimizin yalnızca orası olmasını hatırlatıyor bu gerçek boğazıma bir yumruk gibi oturmasına sebep oluyor.

Bulunduğum camdan masama doğru yürüyüp elimdeki dosyaları masama bıraktım. Günün verdiği yorgunluk bitmeyen dosyalar ve disiplinli bir babamın olması... neyseki hepsinin üstesinden gelecek sabrım var. Kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Eylül Acar 24 yaşındayım babamın holdingin de yönetici yardımcısı olarak çalışıyorum daha çok küçükken eğitimim için gönderildiğim Paris'ten yaklaşık bir senedir gelip İstanbul'a yerleştim...

Kapının tok bir sesle çalınmasıyla korkuyla ilkildim. Gel komutumu bile beklemeden içeri giren kişiye baktığımda uzun boylu, esmer,kirli sakallı üzerinde siyah takım elbisesiyle, geçen haftalarda yaptığımız toplantının sahibi Enis Bey'di.

' Bu dosya bize hakaret olarak sayılır Eylül Hanım.'

Tok sesi odayı doldururken konuyu anlamaya çalışıyordum. Gözlerinde siyahlık kendini daha fazla karanlığa boğuyordu 'kusura bakmayın Enis Bey nasıl yardımcı olabilirim sakin kalıp bir açıklama yaparsanız birbirimize daha iyi yardımcı olabiliriz.' Masaya adımlarını yaklaştırıp koyu kahve koltuklardan birine oturup tekrardan gözlerimin içine kenetlendi. Amacı neydi beni korkutmak falan mı? iç sesimi bir kenara bırakıp bende gözlerinin içinde soruma cevap aradım dudakları aralanmıştı 'Geçen hafta yaptığımız toplantı da iki holdingin de hayatını değiştirecek kararlar alıp imzalar attık ama tekrar gönderdiğiniz dosya da her şeyin iptal edildiğini söylemişsiniz Eylül Hanım ve buna sakin kalmamı istiyorsunuz.'

'Yaptığımız toplantı benim senin kararınla olacak şeyler değil binlerce çocuğun hayatını etkileyecek şeyler bizim kararımızın bir geçerliliği bile yok. Ben bu işte yokum Enis Bey hatta davanın karşısındayım gerekirse avukatlığımı kullanıcağım.'

Benim hayata bir sıfır başlamam öksüz olmamdı annemi çok küçükken kaybettim. Eksikliği hayatımın hep merkezinde olmuştu. Ve şimdi benden istenen bir yetimhanenin kapatılıp yerine fabrika yapılmasıydı. Hayatında ailesi bile alınmış çocukların evlerinin de alınması çok gaddarca değilmiydi?

' En başta kabul edilmeyecekti o zaman Eylül Hanım.. işlemleri başlatmak üzereyken böyle bir haberin gelmesi kabul edilecek gibi değil.' Kimsesizliğin ne demek olduğunu bilmeyen şımarık, kibirli bir adamdan başkası değildi karşımda ki adam. Adam denmeyecek kadar acizdi.

'Ben dediklerimin arkasındayım Enis Bey ben o anlaşmada yokum hatta karşıyım. Fabrikanızı başka bir yerde başlatabilirsiniz.' Elinde ki dosyayı sert bir şekilde önünde ki masaya atıp ayağa kalktı. ' Acar Holdingin kaderi senin elinde Eylül Hanım eşyalarınızı toparlayın o zaman kapatılmasına az kalmış olarak görünüyor.' Kapıya doğru sert adımlarla yürüyüp elini kapının koluna attı kafasını tekrar bana çevirip siyah gözlerini üzerime dikti dudakları tekrar aralanıp bir şeyler söyleyecekken kapıyı açıp odayı terk etti.

Amacı neydi ve bu kadar kötü kalpli olmayı nasıl becerebiliyordu. Ayağa kalkıp tekrar cama doğru yürüdüm yağmurun geride bıraktığı kasvetli bulutlar yerde biriken damlalarının birikintisinden başka hiç bir şey yoktu gök kendi içine kapanmıştı, aynı benim gibi gürleyecek ama mecali kalmamış gibi.

Babamın gittiği Fransa toplantısından geri gelmesine 1 gün kalmıştı ve geldiğinde bu kadar açıklamayı nasıl yapacağımı hiç bilmiyorum. İstanbul'da bilinmiş en iyi holdinglerden birine sahiptik ve Enis'in holdingi de karşımızda ki en güçlü holdinglerden biriydi.

Kapımın sakin çalınmasından sekreterimin olduğu her halinden belliydi. 'Gir!' kapı hafif aralanıp ince topukluların sesi odamı kapladı 'Noldu Şafak bir sıkıntı mı var?' Kafasını öne eğip masum bir şekilde 'Kusura bakmayın Eylül Hanım ben haber vereyim dememe rağmen dinlemeyip odaya daldı.' Enis Beyin insanlık dışı davranışları kaç kişinin daha utanmasına sebebiyet verecekti 'önemli değil Şafakcım oluyor arada böyle şeyler' Yüzüme yine masum şekilde bakıp 'Müsadenizle' diyip odadan ayrıldı.

Günün verdiği yoğunluk üzüntü ve stresten baş ağrımın kendini göstermesine sebep oldu. Masamın üzerinde duran ince askılı bordo çantamı alıp odamdan ayrıldım. Koridorda duran Şafak'a 'Ben çıkıyorum önemli bir şey olursa haberim olsun' dedikten sonra asansöre bindim. Karşıma yansıyan görüntüm sabah sürdüğüm kırmızı rujun pembeleşmesi, gözlerimde ki rimelin hafif karartısı yüzümdeki yorgunluğu daha da belirginleştirmişti. Asansörün kapısı açılınca holdingdeki kalabalığın arasından sıyrılıp kendimi dışarıya attım dışarıda yağmurdan sonra olan serin hava tüylerimi ürpertti. Yanıma hiç bir şey almamıştın üşümemek için. Sonbahar yeni yeni kendini gösteriyordu. Bordo çantamda ki Range Rover'ın anahtarını bulup kendimi arabaya attım. Klimayı hafif açıp sıcaklığın vücuduma yayılmasını sağladım. Istanbul dengesiz havası, yoğunluk, bitmek bilmeyen trafiğinden sonra sonunda kendimi eve atabilmiştim. Tam evden içeri girecekken telefonumun tiz ince zil sesi kulaklarımı doldurdu. Çantamdan telefonu çıkardığım da BABAM yazısını gördüm telefonu açıp kulağıma götürdüm. Sesini hiç tanımadığım 'Fatih Acar'ın kızı sizmisiniz' diyen kıza kısık korkak titreyen sesimle 'E evet benim' dedim 'Babanızı şuan hastaneye götürüyoruz bilginiz olsun.' Nasıl yani elimin titremesinden yere düşen telefonumdan sonra diz kapaklarım beni taşıyamaz bir hâl aldı bir kez daha yalnız kalamazdım...

Çok sevgili, bitanecik okurlarım; çok beğendiğim ve sizinde beğeneceğinizi bir kitap olacağından eminim. Desteklerinize çok ihtiyacım var bolca beğenip yorum atmayı unutmayın. Seviyorum sizleri diğer bölümde görüşmek üzere..✿⁠ ⁠♡

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 19, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siyahın Notalarında DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin