Deva,
Elif'in doğum günü partisindeydik. Teoman elindeki şarap bardağıyla patronumuzla ayaküstü bir konuşma gerçekleştiriyordu. Ondan gözlerimi ayırdım hızlıca. Kapılmak yoktu.
"Neden somurtuyorsun?"
Elif'in neredeyse bağırarak söylediği bu cümleye yüzümü buruşturarak tepki verdim. "Sen pastanı kessene şımarık," diyerek takıldım. "Teoman'la Çağrı'ya bu kadar gıcık olmana anlam veremiyorum. Biraz rahat ol," deyip, içkisinden bir yudum aldı.
Omzumu silktim. "Gıcık olmuyorum."
Ceylan gözlerini bana dikti. "Neyin var o zaman?" Elif gerçekten iyi bir iş arkadaşıydı. İş arkadaşlığının dışında normal hayatta da arkadaşımdı ama bu Teoman olayından ona bahsedemezdim. Çok cringe bir hikayeydi ve anlatırsam gururum acayip kırılırdı.
"Bugün sadece biraz yorgunum canım. Sen eğlenmene bak," dedikten sonra içini rahatlatmak için gülümsedim. Omzumu sıvazlayıp, "Konuşacağız, misafirlere bakıp geliyorum," dedi. İşte kadınların radarından asla bir şey saklayamıyordunuz.
"Selam."
Heh, bir bu eksikti.
Dönüp nezaketen gülümsedim. Elinde iki kadeh vardı ve birini bana uzattı. Bu çok tatlıydı. "Selam. Teşekkür ederim," dedim elinden kadehi alıp. Yeşil gözleri gözlerimin içine sabitlenmişti. "Rica ederim. İyi misin? Biraz modun düşük gibi."
"İyiyim Teoman bey, siz nasılsınız?" dedim gülümsememe sinir bozucu bir hava katıp. Hemen anladı minik iğnelememi. "Bence artık arkadaş sayılırız, bir doğum günü partisinde sizli bizli konuşmamıza gerek var mı?"
Ama sen tatlı tatlı mantıklı açıklamalar yaparsan ben hemen ikna olurum.
Tüm konunun, tüm olayların dışında bu adam o kadar mükemmeldi ki dizlerinizin bağı çözülebilirdi. Teoman'a içten içe hayrandım. Bana çalışkanlığıyla ilham veriyordu. Bazen pisliğin teki olsa da genel olarak hep nazikti ve bunu göze sokmak için yapmıyordu. Gerçekten nazik bir adamdı. Çok zekiydi. Çözüm odaklıydı. Dış görünüşünden bahsetmiyordum bile.
"Nereye daldın?"
Bir on saniyelik dalıp gidişimi sırıtarak izlemişti. Ben de elimde olmadan gülümsedim. "Şaka yapıyordum zaten. Bir sorun yok, yorgun hissediyorum sadece. Sen nasılsın?"
"Daha iyi bir şarap alabilirmiş." Önce elindeki kadehe sonra şarabı alan ve salonun diğer ucunda çalışanlarla sohbet eden Çağrı'ya baktı. Ben de o sırada bir yudum aldım ve eh evet daha iyisini bulacak aklı da parası da vardı mankafalı herifin. Güldüm. "Bu tarz rafine zevkleri olduğunu sanmıyorum."
Şok olmuş gibi rol yaptı. "Yarın istifanı veriyorsun." Ufak bir kahkaha attım. "Haklı olduğumu biliyorsun." Gülümseyerek bana bakmaya devam etti. "Maalesef haklısın."
Bir anda garip bir sessizlik olunca yeniden ona baktım o sırada o da bana bakınca utandım. "Çok fazla göz teması kuruyorsun," dedim hızlıca. Kaçmak için içkimden uzunca bir yudum aldım. Sessiz kaldığı için tekrar bakmak zorunda kalmıştım. Ufacık gülümsüyordu. "Bu kadar hızlı renk değiştirmen biyolojik olarak nasıl mümkün olabiliyor?" dedi dalga geçerek. Anlamazdan geldim. "Ne?"
"Kızardın," dedi memnunmuş gibi ve o da kadehten bir yudum aldı. "İçerisi sıcak," dedim yine hızlıca. İkimiz de yalan söylediğimi biliyorduk. Ama beni daha fazla utandırmadı ve sustu. Ona içimden teşekkür ettim.
"Hafta sonu işin var mı?" dedi bir anda. Kafam otomatik olarak ona döndü. "Pek sayılmaz. Neden sordun?" Dudaklarını birbirine bastırdı ardından yeniden o tatlı gülümsemesi belirdi yüzünde. "Belki yemek yiyebiliriz diye düşünmüştüm."
Dondum. Baktım. Benimle flört mü ediyordu? İçkisinden yeni bir yudum alırken gözlerini benden ayırmadı ve gülümsemeye devam etti.
Benimle flört ediyordu.
"Benimle flört ediyorsun," dedim tek düze bir sesle. Beklenmedik olacak ki birden küçük bir kahkaha attı. "Açık sözlülüğün sende en hoşuma giden şeylerden birisi," dedi çok eğlenerek.
Bense hala şaşkındım. Onaylıyor muydu. "Bana date teklif ediyorsun yani?"
Başını hafifçe olumlu şekilde salladı. Gözünü kırpmadan tüm tepkilerimi takip ediyordu. Teoman. Bana. Çıkma. Teklifi. Ediyordu. Şaka falandı herhalde bu.
"Neden bu kadar şaşırdın?" dedi. Şimdi yüzünde şüphe vardı. Anında evet derim sanıyordu belli ki. Yüzümde duygu tökezlemesi yaşandı birden. "Hayır canım niye şaşırayım? Beklenmedikti diyelim."
Yine yalan söylüyordum ve yine biliyordu. Bakmaya devam etti. 'Ee, cevabın ne kadın? Söylesene,' der gibiydi. Ya da ben tamamen götümden uyduruyordum.
"Olur. Nerede?"
Zafer kazanmış gibi güldü. "Harika. Bana bırak. Haberleşiriz, olur mu?"
Robot gibi kafamı salladım. Birkaç sonra görüşürüz lafı geveledik ve gitti. Arkasından salak salak baktım.
Teoman bana çıkma teklifi etmişti.
What. Da. Fuck.
xxx