1

234 26 104
                                    

Postacı çantasını taktıktan sonra, çantaya sığmayan kitaplarını eline alarak acele acele sınıfına doğru ilerlemeye başladı, kumral kız. Derse geç kalma düşüncesiyle suratında yer eden endişeli ifadeyle bile zarifliğinden ödün vermiyor, koridorda rastladığı kişilere gülümsemeyi ihmal etmiyordu.

Sonunda sınıfını bulduğunda, rahatlıkla derin bir nefes verdi. Profesör henüz içeriye girmemişti, hatta hâlâ aynı kendisi gibi derse yetişmeye çalışan öğrenciler vardı.

Sakin bir şekilde dersliğe girmeye hazırlanırken, bir anda yanında birisinin belirmesiyle irkilerek dengesini kaybedip elindeki kitapları yere düşürdü. Sertçe yere çarpan kitaplardan gözünü ayırmayarak yere eğildi, bir yandan da sinirle konuşuyordu.

"Ya insan biraz dikkatli olmaz mı, ne öyle bir anda dibimde bitiyorsun kardeşim? Deli misin nesi-" kitaplarını toparladıktan sonra kafasını kaldırarak ilk defa ona çarpan kişiye baktı.

"Profesör! Kusura bakmayın, öyle demek istemedim, gerçekten!" Gözleri fal taşı gibi açılmış şekilde karşısındaki göbeği yeni yeni çıkmış ve sakalları aklaşmış adama bakıyordu. Eli ayağı birbirine dolaşmıştı, abartılacak bir şey olmamasına rağmen. Gerçekten kötü kalpli olduklarını düşündüğü birçok öğretmene denk geldiğinden, artık nasıl davranması gerektiğini kestiremiyordu.

Profesör anlayışla gülümseyerek, kızın kafasını okşadı. "İsmin ne?"

"Derin." anlamaz gözlerle adamın sorusunu cevaplarken, gözü karşısındaki duvara yaslanmış, gözünü bile kırpmadan kendisini izleyen kişiye takıldı. Kollarını bağdaştırmış, ağırlığını duvara vermişti, ve doğrusunu söylemek gerekirse olduğu pozisyon Derin için oldukça çekici gelmişti.

Kızın simsiyah, omuzlarına dökülen kısa saçlarına odaklanmışken, profesörün sesi onu daldığı dünyadan çıkarttı.

"Eğer hemen sınıfa girmezsen, dersimden alacağın notlar için fazla bir beklentin olmasın Derin." adam tek kaşını kaldırmış bir şekilde kıza bakıyordu. Dediklerinde ciddi miydi yoksa sadece şakalaşıyor muydu pek anlaşılmasa da, Derin endişeli bir şekilde hemen profesörün dediğini yaparak içeri girip kendine bir yer seçti.

Derin, ellerini saçlarının arasından geçirip saçlarını düzelterek dersin başlamasını beklerken, profesörle birlikte içeriye giren kişiyle tekrardan tüm odağının o kişiye kaydığını hissetti. Kız derse profesörle aynı anda girmişti ve bu durum ne kızın ne de profesörün umrunda olmuştu, merdivenleri çıkarak gözünü kestirdiği yere ilerliyordu.

Derin, kızın aldırışsız tavrına tek kaşını kaldıracakken, tam yanındaki boşluğun dolmasıyla iki kaşını da kaldırdı.

Kız saçını geriye atarak, Derin'in yanına oturduğunda Derin hâlâ kıza aynı bakışları atıyordu. Kız sonunda bakışlarını yanındaki kumral kıza çevirdiğinde, afallamış bakışlarla karşılaşmayı beklemiyordu, ya da tam tersine bekliyordu.

O da tek kaşını kaldırarak aynı tavırla kıza baktı, "Bir sorun mu var?" sesindeki tonlamadan anlaşılacağı üzere oldukça iddialı birisine benziyordu. Her an bir laf dalaşına girmeye, atışmaya hazırmış gibi bir tavrı vardı.

Derin de hazırdı aslında, ancak odağını yöneltmesi gereken bir dersi vardı. "Hayır." yüz ifadesini düzelterek kafasını çevirerek derse odaklanmayı denedi. Ama yalnızca denemekle kaldı, çünkü yanındaki kızın bakışlarını üzerinde hissediyordu ve bu vücudunda bir karıncalanma hissi oluşturuyordu.

Aniden kafasını yana çevirmesiyle gözleri birbirleriyle buluştu. Bakışlarını kaçıracağını düşünmüştü Derin, ancak kız kaçırmadı.

ölüm dansı | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin