Söylediklerinin cevapsız kalmasıyla merakla kafasını arkadaşına çevirdiğinde telefonuna gömülmüş bir Ebrar buldu.
"Ebrar beni dinlemiyor musun sen?"
Ebrar'dan tekrar ses çıkmayınca kızın çıplak omzuna bi' fiske atmasıyla acıyla eli omzuna gitti. Sinirle Derin'e döndü. "Ya napıyorsun be?"
"E dinlemiyorsun!"
Ebrar telefonunu kapatıp cebine atarak kendisini, yanındaki minderde oturmuş kızgın bakışlar atan kıza çevirdi. Kampüste çimlere yayılmış, diğerlerinin gelmesini bekliyorlardı. Ebrar telefonda tık tık birileriyle mesajlaşırken, Derin de bir yandan durum analizi yaparak bitmek bilmeyen şüphelerini dile getiriyordu.
"Tamam tamam dinliyorum, delirme hemen. Ne diyordun?"
"Ayberk'in olayları nasıl bu kadar çabuk atlattığını hala anlayamıyorum." Konuşurken bir yandan gözünün önüne gelen saçlarını geriye atıyordu.
"Bence hiç atlatmadı."
"Nasıl yani?" Kaşlarını çattı. Ne demek istediğini anlamıştı ama Ebrar'ın açıklamasını istemişti.
"Öyle hemen atlatılacak bir şey değil ki bu. Kendince başa çıkmaya çalışıyordur. Biliyorsun öyle depresyona girebilen bi' yapısı yok Ayberk'in. Hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmak onun başa çıkış yöntemi."
Ebrar konuştukça Derin anlarcasına başını salladı. Gerçekten de Ayberk'in öyle içine kapanan, kendini soyutlayıp depresyona giren bir yapısı yoktu. Karakteri izin vermiyordu modunun düşmesine.
"Haklısın ama ne bileyim işte, fazla tuhaf geldi. Ben fazla endişeleniyorum."
Arkadaşının omzunu samimice sıktı Ebrar. "Bu kadar fazla düşünmemeye çalış. Önüne bak. Sadece boş yere kafanı yorarsın böyle."
Derin suçluymuşçasına güldü. "Bak o olmaz işte. Düşünmem gereken çok şey var."
Ebrar bıkkınca derin bir nefes verdi, "Ne gibi?"
"Şey gibi..." cevabını düşünürken bir yandan etrafı inceliyordu, tanıdık bir yüz görmesiyle duraksadı. "Efsun."
Derin'in dediğiyle gülmeye başladı Ebrar. Çapkınca koluna vurdu. "Efsun mu düşünmen gereken şey?"
Derin gözlerini devirerek Ebrar'a döndü. "Hayır salak, bak Efsun orada! Dikkatim dağıldı."
"Ha Efsun'un senin dikkatini dağıttığını kabul ediyorsun yani?"
"Götünden anlamaya devam edersen çok pis döveceğim seni haberin olsun."
Ebrar teslim olurcasına iki elini de havaya kaldırdı, bir yandan gülmemek için dudaklarını bastırıyordu. Derin'den tırsıyordu ve şu anda hiç dayak yiyesi yoktu.
"Ben bi' Efsun'un yanına gidip geliyorum." Ayaklandı Derin.
Kaşlarını çattı Ebrar. Yüzünde alınmış bir ifade vardı. "Sonra ben laf edince bana kızıyorsun ama!"
Arkasında isyan eden arkadaşını görmezden gelerek hızla gözüne kestirdiği kızın yanına ilerledi. Kısa siyah saçlarının toplayabildiği kadarını toplayıp arkada topuz yapmış, kalanları salık bırakmıştı. Küpe dolu kulakları göze çarpıyordu.
"Selam."
"Selam." Gülümseyerek kafasını kaldırıp elindeki telefonu cebine attı. Her zamanki gibi karşısındaki kızı baştan aşağı süzmeyi de ihmal etmedi. Fazla hoşuna gitmeye başlamıştı Derin, Efsun'un. Sinirlerini bozuyordu bu durum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm dansı | gxg
Teen Fiction"Adın ne?" diye sordu Derin, bir anda. "Efsun." garipsemeden, dudaklarındaki minik sırıtışla, sorusunu yanıtladı suratında bakışlarını gezdiren kızın. "Efsun..." düşünürcesine kızı tekrar etti, "Dersi dinlemeye niyetin yok sanırım?" "O nereden çık...