"Kucağıma bayılmayı alışkanlık haline getirdin."
Gözlerimi araladığımda gerçekten de Yeonjun'un kucağında olduğumu fark ettim. Bilincimi kaybettiğim yerde, mutfak ile masa arasındaydık hala. Cam parçalarını biraz ötemde görebiliyordum.
Yeonjun salonun ortasındaki kolona yaslanıyor ben ise gövdesine dayanmış bir şekilde oturuyordum. Utanarak doğrulmam göğsüne yapışan sırtımı ondan ayırmam gerektiğini biliyordum ama inanın bunu yapmaya hiç halim yoktu.
Ağrıyan başım yüzünden gözlerimi doğru dürüst açamamıştım bile. "Uyudum mu yine?" Saatlerin geçmesinden korktum yeniden. Uykuda çok fazla vakit geçirmiştim. Arabada da aynı şekilde, buraya geldiğimde gecede de.
"Bu sefer sanırım kriz geçirdin. Merak etme en fazla 20 dakikadır böyleyiz." Rahatladım.
"Gelebilir miyiz?" Merdivenlerin orada fısıltı işittim. Kafamı kaldırıp yukarı baktığımda dördünün de merdivenlere dizilerek merakla bize baktığını gördüm. Yeonjun onaylayarak başını sallar sallamaz dördü birden sabahki gibi bir gürültüyle aşağı inmeye başladılar. İyi misin diye sormadılar bu sefer. İyi olmadığımı anlamış olmalılardı.
"Yalnız kalmak istersin diye kovmuştum." Yeonjun'u tanımıyordum, ancak o her hareketiyle beni yeterince iyi tanıdığını kanıtlıyordu sanki.
Merdivenlerden inerken yanımızdan geçmeleri gerekiyordu ve Beomgyu benden olabildiğince kaçarak geçmeye çalıştı. Taehyun ise göz teması kurmadı. Kai ise yanıma bir paket çikolata bırakıp öyle gitti. Normal bir anda olsa biraz tatlıya hayır diyemezdim.
"Kalkabilir miyiz?" Tek başıma yapamayacağım için Yeonjun'dan istemem gerekti. Yerden destek alarak benimle birlikte ayağa kalktı.
Kırık camların oradan beni uzak tutmak istercesine adımlarımı izliyordu. Onun ayakları da çıplaktı ama kendisi için pek de endişe etmiyor gibi görünüyordu. En çok da bundan rahatsız oldum. Benim için hak ettiğimden fazlasını yapıyordu.
"Telefonunuzu ödünç alabilir miyim?" Aklımda Jaehee vardı. Baygın kaldığım süre boyunca sadece onu düşünmüştüm. Meraktan ölmüştür. "Önemli bir arama yapmam gerek." Yeonjun'un yüzünde mimik oynamadığı için diğerlerine baktım.
Beomgyu üzgün bir suratla omuz silkti. "Burada yasak olan tek bir şey var." Dedi. Gözüyle işaret ettiği levhaya baktım. 2023 yılında her bir yerde Telefon Yasak uyarısı görmeyi beklemiyordum. "Cep telefonu kullanmıyoruz hiçbirimiz."
Jaehee'ye ya da başka kimseye telefonla ulaşamayacağımı düşününce az önceki gibi yeniden kalbim hızlanmaya nefesim teklemeye başladı. Acilen burada olduğumu birilerine haber vermeliydim. Herhangi biri arabanın parçalarına ulaştıysa şu an beni ölmüş sanıyor olabilirdi. "Şaka olmalı bu." Diye mırıldandım. "Değil mi?"
Taehyun gözleriyle beni anladığını belli ediyordu ama cevap veremiyordu. Yeonjun hariç diğerleri üzgün görünüyordu durumum hakkında.
"Nasıl cep telefonunuz olmaz? Kaç yılında yaşıyoruz?"
"Kural kuraldır." Dedi Kai beni kırmak istemeyen bir ses tonuyla ama ben buna daha da sinirlendim. Saçma sapan bir kuraldı ve bunu öylece kabullenecek miydim?
Başka bir şeyler düşündüm. Buradan gitmek aklıma geldi. Tek başıma gidemezdim. Araba sürecek fiziksel ve mental gücüm yoktu. "Buradan Roma'ya nasıl gidebilirim? Arabası olan var mı? Beni götürürseniz fazlasıyla ödeyebilirim Roma'ya vardığımızda."
"Biz bisiklet kullanıyoruz. Taehyun'un motoru var ama plakası olmadığı için şehir dışına çıkamıyor." Kai şaka yapıyor olmalıydı ama şaka değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolunu Kaybedenler Oteli
FanfictionBelki de yolunu kaybeden değil, yolunu onda bulandım.