Sabah yine gürültülerle uyanmıştım. Rahatsız olduğum pek söylenemezdi, uykumu almıştım ama hep odamın içinde sessizliğe uyandığım için buna alışmam biraz zaman alabilirdi.
"Çabuk kalk, kahvaltıyı kaçıracaksın." Beomgyu'nun bu sözünü niye dinledim bilmiyorum. Sıcak havaya rağmen sıkı sıkıya üzerimdeki örtülü olan çarşafı attım. Dikkatli şekilde yerimden kalktım. Bu sefer bana Beomgyu yardım ederken Yeonjun'un nerede olduğunu merak etmeden edemedim.
Çok geçmeden mutfaktan gelen takırtılar bana cevap oldu. Bana Beomgyu yerine onun yardım etmesini tercih ederdim. Beomgyu ağırlığımın altında ezilmiş gibi görünüyordu. Ne kadar ağır olduğumla ilgili söylenmesinden bahsetmiyordum bile. Ya da dümdüz ben Yeonjun'a yakın olmak istiyordum.
Kalkıp masaya gittiğimde herkesin tahmin ettiğim gibi dünkü şekilde oturduğunu fark ettim. Bu sefer Taehyun'un soluna değil yine Yeonjun'un yanına oturdum.
Masadaki herkesle toplu şekilde günaydınlaşmıştık. Fakat yine Yeonjun'un desteği ile sandalyeye yerleşmemin ardından kısık bir sesle yalnızca bana "Günaydın" demişti. Bana özel bu selamlama içimi ısıtmış ve mutlu etmişti. Kendimi heyecanlanırken bulmuştum.
"Gamzelerin varmış!" Kai bir anda bağırdığında gülümsemem yüzümden düştü ve yakalanmanın etkisiyle ne yapacağımı bilemedim. Yeonjun eğilerek yüzüme bakmaya çalışıyordu ve masadaki herkesin gözü üzerimdeydi. Bir günaydın kelimesi beni bu hale getirmişti işte. Ben cidden acınası bir haldeydim.
"Kafasındaki bandı ve yüzündeki çizikleri saymazsak Soobin cidden çok yakışıklı değil mi? Plajdaki kızlar görse düşüp bayılırdı." Bahiyyih'nin yorumu hiç de yardımcı olmamış ve bu sefer gerçekten kızarmıştım ve bunu gizleyememiştim bile. Yüzümdeki çiziklerin durumunu bilmiyordum. Derin miydi iz kalır mıydı bir fikrim yoktu.
"Ben kadar değil ama gülümseyince bir albenisi olmadı değil." Beomgyu'nun yorumuna ağzım doluyken yakalandığım için öksürmeye başladım. Yeonjun önümdeki bardağa su doldurdu. Bütün bunlara kendisi neden olmamış gibi uzattığı suyu içtim.
"İyileşince benimle birlikte plaja gelir misin? Seni arkadaşlarımla tanıştırırım."
"Sakın bunu yapma." Dedi Beomgyu. Niyeyse benim gibi biriyle konuşacak tipte biri gibi görünmüyordu. Yeniden laf atmasına şaşırdım. "Bir grup ergen kız, yaz tatili bitince okuldakilere hava atabilmek için seninle milyon tane fotoğraf çekilmek isteyecek."
"Hayır, arkadaşlarım gayet de düzgün insanlar." Diye cırladı Bahiyyih. "İyileşince birlikte gideriz değil mi?" Beklenti dolu bir yüzle bana baktığında ne diyeceğimi bilemedim. Burada ne kadar süre kalacaktım belli değildi.
Zaten aklımı kurcalayan bir soru da buydu. Yeonjun'a bir şekilde burada bir süre daha kalmam gerektiğini söylemem gerekecekti. Nasıl karşılar bilmiyordum çünkü şu an hiç param yoktu. Daha kendim bile ne kadar süre kalacağımı bilemezken 14 yaşında bir kıza yalan söylemek istemedim.
"Yemeğinizi yiyin hadi." Yeonjun'un otoriter sesi yüzüm ve fiziğim hakkındaki yorumları susturdu. Bahiyyih cevap alamayınca surat astı ama uzatmadı. Başka şeyler hakkında konuşmaya başladıklarında katılmasam da bu sefer tepkimi gizleme ihtiyacı duymadım.
Onlardan biri gibi olmadığım kesindi ama uzaktan bize baksalar farklı olduğumu düşünmezlerdi. Kalabalık arkadaş grubunun sessiz kişisi olduğumu düşünebilirlerdi en fazla. Ne lisede ne de üniversitede bir arkadaş grubum olmadığı için kendimi ilk defa bir masaya ait hissetmiştim.
Yemeğin ardından Yeonjun bana başka bir ilaç daha vermişti. Ne yediğime, ne içtiğime özen gösterip doktorlarımın önermediği hiçbir şeyi yapmasam da Yeonjun'un verdiği ilaçları ve yemekleri sorgulamadan alıyordum. Bana ne verdiğine dair bir fikrim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolunu Kaybedenler Oteli
FanfictionBelki de yolunu kaybeden değil, yolunu onda bulandım.