°X

112 16 11
                                    

Bindiği asansörün kapısı açılır açılmaz genç, kendisini dışarı atmıştı.

Bugün günlerden cumartesiydi ve tarotçu Changbin ile buluşacaklardı. Açıkçası biraz heyecanlıydı.

Dün saat tam 20.24'te Minho'nun rehberinde, "Changbin Tarot" olarak kaydedilmiş kişi gence, yarın saat kaçta buluşacaklarına dair kısacık bir mesaj atmıştı. Minho da neye benzediğini bilmediği adama, "Tamam." demişti. Zaten başka ne diyebilirdi ki?

Şu an ise saat tam 13.26'ydı ve Minho, buluşmasından önce kısa bir alışveriş merkezi gezisi yapmak istemişti.

Keşke istemeseydi. Tüm Kore buradaydı resmen!

"Bir şey yok, bir şey yok." Genç adam, gri saçlarını ve biraz dağılmış üstünü düzeltirken söylendi. "Bugün pek iyi bir günümde değilim galiba." dedi ve Changbin'le buluşacağı mekâna doğru ilerlemeye başladı. "Bu şanssızlığım tarotuma yansımasa bari."

Peki iyi olmayan bir gün ve şanssızlık demişken, Minho bugün evden çıkmadan önce kedisi Sungie bir anda yatak odasının halısının üstüne kusmasın mı? Minho, Sungie'nin çiçek kokulu kusmuğunu temizlerken telefonu çalmasın mı? Minho, işini yarım bırakıp telefonunu aramaya koyulmasın mı? Yaklaşık on yedi dakika telefonunu aramasın mı? Uzun uğraşlar sonucu telefonunu bulup aramayı cevaplayacak iken telefonu birden kapanmasın mı?

Neyse, tüm bu zorluklara rağmen çıkabilmişti evden. Telefonunu da açabilmişti ayrıyeten.

Minho düşüncelerinin içinde kaybolmuş, kalabalık caddede önüne bakmadan yürürken yapılı bir bedenle çarpıştı.

Talihsizliklerin ardı sıra gelmiyordu!

Minho, derin bir nefes aldı ve yoluna devam etmeden önce çarpıştığı bedene döndü. "Affedersiniz." dedi çok kibar birisi olduğu için.

"Önemli değil." diye cevap verdi genç adam şaşırmış bir şekilde.

Minho, adamın neye bu kadar şaşırdığını merak etmişti. Bunun yanı sıra elindeki tarot kutusu da dikkatini çekmişti. Bir de saçları fena değildi. Son olarak da vücudu gerçekten güzeldi.

Gri saçlı, kısa süreli incelemesine son verdi ve arkasını dönerek yürümeye devam etti.

Minho, çokta uzun olmayan bir yürüyüşün ardından sonunda Changbin ile buluşacakları kafeye gelmişti.

Genç adam, tarotçu ile vakit geçirecekleri mekânı incelemek gibi bir zahmete girmeden turuncu kapıdan içeri adımladı. Kafenin girişinde, garson olduğu bariz bir kadın tarafından güler yüzle karşılandı. "Hoş geldiniz!"

Minho, güzel kadına tebessüm etti ve hemen ardından da boş masalardan birine oturdu.

Gri saçlı, oturur oturmaz kot ceketinin iç cebinde duran telefonunu eline aldı ve rehberinden Changbin'in numarasını buldu. Tabii ki saate bakmayı da unutmadı.

Dokuz dakika.

Yeşil tuşa bastı ve telefonunu kulağına götürdü.

"Ne diyeceğim ki?" Changbin'in aramayı yanıtlamasını beklerken kendi kendine konuştu. Minho, telefonuyla o kadar ilgiliydi ki oturduğu masaya heyecanla gelen kadından habersizdi.

"Affedersiniz." Gri saçlı sağ tarafından gelen sesi duyar duymaz telefonunu kulağından uzaklaştırdı ve tüm dikkatini sesin sahibine verdi. Sesin sahibi, girişte kendisini karşılayan kadına aitti.

"Buyurun." Genç kadın; kırmızı ojeli, kemikli ve pürüzsüz ellerinin arasında sıkıca tuttuğu menüyü Minho'nun önüne yavaşça bıraktı.

"Teşekkür ederim."

tarot // minbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin